Başlıktaki soruya geçmeden önce ittifak neden yapılır sorusunu yanıtlamak gerekir. İttifakların temelinde ortak algı ve birlikte dayanışarak çözüm üretmek istemi yatar. Toplum, insanlık, varlıklar ve doğa açısından en iyi ve yararlı ittifak sivil oluşumlardır. Sivili bir söylem olarak değil, içeriğini ele almak gerekir. Konuya ilişkin benim tanımım şöyle: Bir sorun çevresinde, çözüm temelinde bir araya gelen özgür iradi katılımcılardan oluşan; ast ve üst ilişkisi olmayan eşitlerden oluşan ve herhangi bir otoriteden emir ve direktif almayan oluşumlar sivildir. Sivil oluşumlar sorun çözme temelli olup, sonuçları itibariyle hak, hukuk ve adaleti gözeten, kamu ve doğa yararına olan bir yapılanmadır. Bu oluşum temel hakları gözetirken, fırsat eşitliği ve adil paylaşımdan yana tavır alır. Yararlı nitelikleri arasında çözülmesi gerekirken çözülmeyen veya yapılmaması gerekirken halka rağmen yapılan şeyleri engellemek ve bu nedenle de muhalif olmak en temel özelliklerinden biridir.
Bu olumlu örneğimiz toplumdaki öteki ittifaklarla örtüşmeyebilir. Kamu yararı ile grup yararı örtüşmeyebilir. İttifakların oluşmasında ortak çıkarlar, ittifakların dağılmasında paylaşım uyuşmazlıkları etkili ve belirleyici olur. Dikkat edilirse, bu toplumsal ittifaklar için değil, toplum içinde oluşan grup temelli çıkar ittifakları için geçerlidir. Bir toplumda ittifak gereği duyuluyor ise; mutlaka önemli olan fakat çözülmeyen sorunlar var demektir. Toplumsal sorunlar genellikle demokratiklikten uzaklaşma, hukukun üstünlüğünün gereğini yapmama, temel hakları gözetmeme, ayrımcılık yapmak ve bunların yanı sıra kurumları işlemez hale getirmek hallerinde ortaya çıkar. Süreç içinde suç ortaklığının varlığı etkisini artırır. Yani suç birlikteliğinden ayrılmak öteki suç sayılanların önüne geçebilir. Demem o ki, elini veren kolunu kurtaramaz hale gelebilir(!) Suç kardeşliği birlikteliğin harcı olur!...
3. Kolektif bilinç ve etik uyanış
• İnsanlar, zamanla sadece kendi çıkarlarını değil, başkalarının acılarını da görmeye başlar.
• Bu etik uyanış, dar çıkar gruplarının maskesini düşürür.
4. İçsel çelişkiler ve güç savaşları
• Dar çıkar grupları, kendi içinde bile eşitlikten yoksundur.
• Güç paylaşımı adil olmadığında, ittifak içi çatışmalar kaçınılmaz olur.
5. Direnişin kaçınılmazlığı
• Ezilenler, dışlananlar, susturulanlar bir noktada seslerini yükseltir.
• Bu ses, çatlağın yankısı değil; yeni bir dünyanın habercisidir.
Senin şiirsel ve felsefi bakış açınla düşünürsek:
Bu tür ittifaklar, erk’in çürümüş biçimidir. Ve erk, eğer adaletle yoğrulmazsa, kendi ağırlığı altında ezilir.
İstersen bu temayı bir şiire dönüştürelim:
“Çatlayan ittifaklar” üzerine bir ağıt mı, yoksa “yeniden doğan direniş” üzerine bir umut şiiri mi yazalım?
"Çatlağın İçinden Doğanlar"
Bir masanın etrafında toplananlar,
Yalnız kendi gölgelerine söz verirken,
Unuttular:
Toprak, su, gökyüzü — ortak mirastır.
Ve halk, sessizken bile duyar.
İttifaklar kuruldu,
Kilitli kapılar ardında,
Refahı bölüştüler,
Sefaleti çoğalttılar.
Ama çatlak büyürken,
Ses sızar duvarlardan.
Sivil toplum,
Bir çocuğun aç bakışıyla başlar,
Bir annenin yürüyüşünde büyür,
Bir işçinin haykırışında yankılanır.
Ve bir şairin dizelerinde
Yeniden doğar.
Çatlayan her ittifak,
Bir uyanışa gebedir.
Çünkü adalet,
Sadece mahkemelerde değil,
Meydanlarda, sokaklarda,
Ve kalplerde kurulur!...