CHP Tüzüğü’nün 19.maddesi şöyle diyor:
“Genel başkan partiyi temsil eder ve parti örgütünü yönetir…”
Yani, özetle, genel başkanın parti üyelerine hakaret etme ve onları alenen aşağılama yetkisi –asla- yoktur…
Ancak… Şöyle buyuruyor pek sayın genel başkan:
“Partinin ilke ve değerlerine bağlı, partiyi ileriye götürecek geçmişi temiz biri çıkarsa [görevi] hemen bırakırım…"
Demek ki;
Parti Meclisi’nde,
Genel Yönetim Kurulu içinde,
Partinin tüm il-ilçe örgütlerinde,
Tüm CHP’li belediye başkanları içinde,
Ve [bizce en önemlisi:] CHP üyelerinin tümü içinde…
Partinin ilke ve değerlerine bağlı,
partiyi ileriye götürecek,
geçmişi temiz biri… YOK!
Kim takdir ediyor bu değerlerin varlığını ve yokluğunu?
Pek sayın genel başkan!..
Bu noktada biraz duralım.
CHP’nin geldiği, getirildiği, sürüklendiği yeri soğukkanlılıkla bir kez daha düşünelim ve tespit edelim.
Genel başkan, ketum bir tek adam tavrı ile tüm CHP’lileri aşağılamıştır; tahkir etmiştir…
Bu noktadan sonra yapacağı tek şey vardır:
Tüm CHP’lilerden özür dilemek ve sıkı sıkıya sarıldığı koltuğunu derhal, “hemen ve şimdi” bırakmak…
Sayın genel başkan çok sayıda seçim kaybetmiştir.
Son seçimler sonrasında halkın içine düştüğü kötümserlik ve moral bozukluğu her türlü tarifin üzerindedir.
Önümüzdeki yerel seçimler ise, bu moral bozukluğunu adeta bir bozguna çevirecek niteliktedir.
Ancak vakit hala bir miktar vardır.
Vazgeçtik özür dilenmesinden, hiç değilse yerel seçimleri kurtarabilmek için, lütfen sayın genel başkan… Bırakın artık o koltuğu.
Yetti artık!