Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombasının atılması sadece yüz binlerlere varan insanın öldürülmesi değil; o coğrafyadaki varlıkların da kırımıdır: “ABD başkanı Truman, Pasifik'teki savaşı bir an önce bitirebilmek için atom bombası kullanmaya karar verildiğini açıklar.6Ağustos 1945’de Hiroşima,9 Ağustos 1945’de ise Nagasaki kentleri atom bombasıyla vurulur.
Pearl Harbor baskını, atılacak atom bombalarına gerekçe yaratmak için göz yumulan bir baskın olarak ifade ediliyor. Bu baskında ABD 12 savaş gemisini, 188 uçağını kaybederken; iki bin dört yüz üç asker ve altmış sekiz sivil yaşamını yitirmiştir. Bu kayıplar gerekçe gösterilerek Japon kentleri bombalanmıştır!
İkinci Dünya Savaşında toplam kayıp 70 milyon dolayındadır.
KENTİN ÖLÜMÜ!
Yıl, bin dokuz yüz kırk beş, Ağustos’un altısı!
Kapandı Hiroşima göğünde yaşamın kapıları…
Enola Gay kustu ölümcül ışık salyalarını.
Ve kentin tüm saatleri, sekiz on altıda durdu!
Hiroşima, ansızın, kalleşçe ve arkasından vurulduğunda;
O kentte artık altmış bin kişi yaşamıyordu!
Ayrıştı bedenler parça parça.
Cehennemi sıcaklıkta kavruldu tenler.
Buharlaştı insanlar bir soluk alımında.
Tenlerden bulutlar savruldu suskulara.
Göremedi insanlar tomurcuklarını baharın;
Vuruk sokaklarda ölü çocuklar oynamıyordu!
Buharlaşan tenler karıştı öldüren bulutlara…
Ve bulutlar rüzgârlarda sürükleniyordu!
Geride kalanlar günlerce soludu buharlaşan ölülerini!
Ve birikti yaşayanların ciğerlerinde ölüm tortusu!
Her şey oldu göz açıp kapama zamanında…
Yüz bin yaralı vardı mezarı göğe kazılamayanlar dışında.
Gelecek nesiller de kurtulamadı cehennem atıklarından…
Anaların rahmine dek ulaştı vahşetin elleri!
Deforme olan ceninler doğmadan gömüldüler.
Saatler günde bir kez haykırdı korkunç katliamı,
Acılar karıştı ayıplı zaferin çığlıklarına;
Ve düştü ayıbın gölgesi insanlığın yarınlarına!
Ayıpları üreten merkezler bu alışkanlıklarını sürdürdüler. Saddam’ı Kuvet’in işgali için cesaretlendirdiler. Irak’a medeniyet getirdiklerine inandırılan canavarlar bir milyondan fazla insanın ölümüne neden oldular. Paramparça edilen, yakılıp yıkılan ve geleceksiz bırakılan Irak’ı Suriye izledi.
İnsanlığın yakasındaki kanlı eller hep aynı merkezi işaret ediyor!
Daha sonra bu alçak saldırıya uyduruk gerekçeler üretildi. Aslında gerçek neden; galibiyeti ile birlikte hâkimiyetini ilan etmek için dünya insanlık ailesine gözdağı vermekti. Yarattıkları terörü tehdit aracı olarak kullandılar. Birinci ve ikinci 70.000’in ardından 60.000 kişi daha yaşamını yitirdi. Sonuçta yaklaşık olarak 200.000 kişi katledilmişti!
Bu katliama savaş demek mümkün değildi. Kullanılan güç sonsuz derecede oransızdı. Bilerek ve tasarlanarak kullanılan araç sonuçta bir toptan yok ediciydi. Kurbana hiç şans tanımayan bir yok edici! Öteki varlıklar da dikkate alındığında yapılan şeyin soykırımın da ötesinde bir varlık kırımıydı…
ABD bu birinci kırımla yetinmedi. Uyguladığı terör eşliğinde Japon Hükümetinin teslim olması için uçaklardan attığı bildirilerle halka çağrıda bulundu. İnsanların yaşadıkları kentleri boşaltmaları da bu çağrılar içinde yer almaktaydı. Bu arada utanmadan, dahası insanlıklarını da unutarak savaşta her şeyin mubah olduğunu ileri sürdüler. Oysa savaş cephede, düzenli ordular arasında geçen ve tümden insanlığa aykırı olmasına karşın uyulması zorunlu kuralları olan bir eylemliliktir! Savunmasız kentlerdeki bebelerin, çocukların, kadınların, yaşlı ve hastaların yakılarak yok edildiği bir eylemlilik değildir.
ABD, kana doymazlığını(Bu tanımlama sıradan ABD halkı için değildir.), 9 Ağustos 1945’te NAGAZAKİ’ YE plütonyum bombası atarak sürdürdü! Orada da ilk patlama anında 75.000 kişi yaşamını yitirdi. Sonraki yıllarda bir o kadar insan daha öldü!
Geçmişte yaşanan kimi olayları bazı halkların ve devletlerin aleyhine soykırım diye kullanan veya kullananlara olanaklar sağlayan ABD kendi kırımının gerekliliğini savundu. “Güçlünün haklı olmaya ihtiyacı yoktur” kuralını uyguladı. Birilerinin gözündeki çöpü görürken, kendi gözündeki merteği görmezden geldi…
Bir başka gerçek ise, insanlar önce kendi türlerine yönelen tehdit ve saldırıları hep birinci derecede algıladılar. Öteki türler ve varlıklar hep göz ardı edildi. Aynı şekilde Nagazaki hep Hiroşima’nın gölgesinde kaldı.9 Ağustos 1945 yılı unutulmamalı!