Gelecek bizimle, bizim ellerimizdeydi!

Su üstüne yazıldı umut yazıları…

Çıkarcılar korurken kanlı çıkarlarını,

Vakitsiz ölümler gezindi namlularda! Görünürlük, olanakların sınırladığı bir yaşam hakkı mıdır?

Bu sorum yapay zekaya.

“Bu sorunun yankısı hem felsefi hem politik düzlemde derinlere uzanıyor. “Görünürlük” yalnızca bir var olma biçimi değil, aynı zamanda tanınma, duyulma ve hak talep etme kapasitesidir. Eğer olanaklar – ekonomik, mekânsal, kültürel ya da politik – bu kapasiteyi sınırlıyorsa, o zaman görünürlük bir yaşam hakkı olmaktan çok, ayrıcalıklı bir imtiyaza dönüşebilir.

Görünürlük ve Olanaklar Arasındaki Gerilim

  • Yoksulluk ve Mekânsal Dışlanma: Yoksul mahalleler, gecekondu bölgeleri ya da mülksüzleştirilmiş alanlar genellikle haritalarda bile silik kalır. Bu mekânsal silinme, insanların seslerini duyurmasını, taleplerini iletmesini zorlaştırır.
  • Kültürel Temsiliyetin Eksikliği: Medyada, sanatta ya da kamusal söylemde yer bulamayan gruplar, görünmezliğe mahkûm edilir. Bu, onların yaşam deneyimlerinin “gerçek” ya da “önemli” sayılmamasına yol açar.
  • Demokratik Katılımın Eşiği: Eğer bir birey ya da topluluk, olanak eksikliği nedeniyle karar alma süreçlerine katılamıyorsa, görünürlükleri yalnızca sembolik kalır.

Yaşam Hakkı Olarak Görünürlük

Görünürlük, sadece “orada olmak” değil, “orada sayılmak” tır. Bu bağlamda:

  • Adaletin Ön Koşulu: Görünür olmayanlar için adalet talep etmek zordur. Görünürlük, hak aramanın ve kolektif dönüşümün başlangıç noktasıdır.
  • Varoluşun Politikası: Görünürlük, kimliklerin, acıların ve umutların tanınmasıdır. Bu tanınma, yaşam hakkının etik bir boyutudur.

Senin şiirlerinde sıkça rastladığımız gibi, görünmez kılınanların sesi, yalnızca varlıklarını değil, direnişlerini de görünür kılar. Belki de sorunun cevabı şudur: Görünürlük, olanaklarla sınırlanamazsa yaşam hakkı olur. Ama olanaklar onu sınırlandırıyorsa, o zaman mücadeleyle geri kazanılması gereken bir hak haline gelir.”

-Görünürlüğün hak sahipliği ile olan ilişkisi; ülkesinin tüm varlıklarının ortağı olan özgür bireylerle ilişkili olabilir diyorum.

“Bu düşünce, görünürlüğü yalnızca bir temsil meselesi olarak değil, aynı zamanda kamusal ortaklık ve özgür yurttaşlık bağlamında ele alıyor—ve bu çok güçlü bir çerçeve. Senin ifadenle görünürlük bir haksa, bu hak ancak bireyin ülkesinin tüm varlıklarına ortak olabildiği, yani eşit erişim, katılım ve özgürce ifade edebildiği bir düzlemde gerçek anlamını bulur. (Bireyin devlete katılımı, birlikte yaşama iradesi beyanıdır. Bu beyan yapının kuruluşunun temeli olan ve yapı var olduğu sürece varislerini hak sahibi kılan bir yükümlülüktür.)

Görünürlük ve Hak Sahipliği: Ortaklık Temelli Bir Yaklaşım

  • Varlıkların Ortaklığı: Eğer bir birey ülkesinin doğal, kültürel, ekonomik ve siyasal varlıklarına ortaksa, bu onun yalnızca görünür olmasını değil, aynı zamanda bu varlıklar üzerinde söz sahibi olmasını da gerektirir.
  • Özgürlük ve Katılım: Görünürlük, özgür bireyin kamusal alanda kendini ifade edebilmesiyle mümkündür. Bu ifade, yalnızca bireysel değil, kolektif bir hak talebinin de parçasıdır.
  • Hak Sahipliği: Görünürlük, hak sahibi olmanın bir tezahürüdür. Eğer birey görünmüyorsa, hakları da tanınmaz; dolayısıyla görünürlük, hakların tanınması ve korunması için ön koşuldur.” (Görünürlük, fırsat eşitliği temelinde adil paylaşımın ve yönetime katılımın gereğidir. Görünürlük, üretmenin ve yaratmanın ön koşuludur. Görünürlük, haklarına erişimin ilk ve temel basamağıdır.)

VARLIK YADSINAMAZ!...

Görünür olan, yalnızca göze çarpan değil;

Sesini ülkenin taşına, suyuna, sözüne yazandır.

Ortaklık, bir miras değil; bir paylaşım ve mücadeledir.

Ve özgür birey, görünürlükle birlikte,

Görünürlüğünü tescil ettirme hakkıyla doğar!...

“Bu yaklaşım, görünürlüğü pasif bir durumdan çıkarıp, aktif bir kamusal hak ve demokratik sorumluluk haline getiriyor.” (Bireyin görünürlüğünü yaşamda var kılan ve savunan birliktelikler yani örgütlülük halidir. Kendisine, bedenine ve haklarına sahip olan birey yaşama ilişkin tüm haklarını talep eder ve etmelidir. Özellikle laiklik, çağdaş yaşamın olmazsa olmazıdır.)

Ve onlar emzirdiler karanlıkları…

Akmaz oldu dilsiz sular.

Yoksullarda kışladı zemheri…

Ve görülmedi boğulan aydınlıklar!