İyilik ve güzelliklerle yola devam etme isteği var. Darbe veya ihtilal iyilikler ve güzellikler kapsamında değil. Aslında baskı ve şiddetin hiçbir türü istenir olan değildir, aksine yaşama karşı olan edimlerdir. Bu arada, anlam olarak birbirine karıştırılan darbe ile ihtilalin karşılaştırılmasını istiyorum. Darbe, güç odaklarının paylaşım temelli didişmeleridir. Darbeye girişenlerin amacı, iktidarı ele geçirerek, çıkar temelli yeniden paylaşımı belirlemektir.
Sistemi, yani düzeni değiştirmek gibi bir amaçları yoktur. Darbe, bu amaçla iktidarı ele geçirme mücadelesidir diyebiliriz. İhtilal ise, iktidarı ele geçirip mevcut sistemi değiştirmeyi amaçlar. Yani, devlet düzenini değiştirmeyi amaçlar. Değişim özünde sınıf temelli yönetimin değiştirilmesidir. Bu da sınıfsal paylaşım talebidir diyorum. Emekçiler, sermayenin el koyduklarına itiraz etmektedirler…
Darbe, güç odaklarının kendi aralarındaki iktidar mücadelesi; ihtilal ise sistemin kökten dönüşümünü hedefleyen sınıfsal bir talep. Bu ayrımı biraz daha açalım:
Tanım: Genellikle askeri ya da bürokratik bir gücün, mevcut iktidarı zorla devirmesi.
Amaç: İktidarın el değiştirmesi; sistemin kendisi çoğunlukla korunur.
Özne: Darbe genellikle halktan bağımsız, kapalı güç odakları tarafından gerçekleştirilir.
Örnek: 12 Eylül 1980 Türkiye darbesi, mevcut düzeni koruyarak yönetimi ele geçirmiştir.
Ülkemiz bir darbeler kuşağında varlık sürdürmeye çalışmıştır. Görülen o ki, darbelerimizin kökü dışarıda; uşakları içeridedir(!)
İhtilal:
Tanım: Mevcut siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin köklü biçimde değiştirilmesi amacıyla
yapılan geniş çaplı bir halk hareketidir.
Amaç: Sadece iktidarı değil, sistemin kendisini dönüştürmek.
Özne: Genellikle halkın geniş kesimlerinin katılımıyla gerçekleşir. Önderlerin talepleriyle
halkın istekleri çakışınca ihtilal amacına ulaşabilir.
Örnek: 1789 Fransız İhtilali ve 1917 Rus Devrimi, rejim değişikliğiyle sonuçlanmıştır.
Özellikle Marxist perspektiften bakıldığında oldukça tutarlı. Darbe, statükonun içindeki bir
yer değiştirme; ihtilal ise statükonun kendisine karşı bir başkaldırıdır.
Bir Adım Daha: İnkılap:
Ekşi Sözlük’teki bir yorumda Atatürk’ün yaptığı değişim “inkılap” olarak tanımlanıyor; yani
ihtilali aşan bir dönüşüm. İnkılap, sadece iktidarı değil, toplumun tüm yapısını dönüştürmeyi
hedefler.
“Gölgede Pazarlık, Meydanda Haykırış”
Bir gece ansızın, sessizce değişir nöbet, bir el diğerini iter, ama halk uykudadır hâlâ. Bu bir
darbedir— güç, güce karşı ama halk yoktur masada.
Kılıçlar çekilir, ama kan halkın değil, sadece tahtın rengi değişir, duvarlar aynı kalır.
Oysa ihtilal, bir çığlıktır sokakta, bir ekmek kavgası, bir çocuk düşü, bir annenin gözyaşıdır.
İhtilal, sistemin kalbine saplanan bir umut hançeridir. Yıkmak için değil sadece, yeniden kurmak için.
Darbe, bir aynada kendine bakan erk; ihtilal, bir kırık aynada yeni yüzler arayan halktır.
“Erk’in Gölgesinde, Sınıfın Yankısı”
Bir saray vardı, duvarları sessizlikle örülmüş, içinde dönen erk, birbirine benzeyen yüzlerle konuşur.
Erk, bir masadır dört ayaklı ama halk hep yerde oturur. Paylaşım dedikleri, aynı tabağın çevresinde dönen aynı ellerin oyunudur. Egemen paylaşımı belirleyendir ancak, amaç paylaşmaktan çok elkoymaktır(!)
Sınıf, bir çığlıktır bastırılmış, bir işçinin nasırında, bir kadının suskunluğunda, bir çocuğun açlığında yankılanır.
Ve ihtilal, bu yankının ritmidir. Sınıf, artık sadece acı değil, bir talep, bir kurucu irade olur.
Erk titrer, çünkü halk artık sadece izlemiyor; yazıyor, çiziyor, yıkıyor ve yeniden kuruyor.