Yirmi birinci yüzyılın üçüncü çeyreğine yaklaştığımız şu dijital çağda, beynimi kemiren temel bir soru var: Solculuk bugün için yine de olanaklı mı? Ya da daha açık bir anlatımla: Solculuk, günümüzün karmaşık düzeninde yine de inandırıcı, gerçekçi ve olanaklı bir çıkış yolu mudur?

Dünlerde "solculuk" denince, tütün tarlasındaki işçinin nasırlı elleriyle tuttuğu orak, tekstil fabrikasındaki kadının çalan sirenle başladığı vardiya ve kamusal hizmetler için sokaklara dökülen öğrenciler gelirdi akla. Gerçekti. Terliyordu. Bedeni vardı.

Bugün solculuk, 140 karaktere sıkışıyor. Ter yok; yalnızca tweet var. Kapitalizmin çarkları artık fabrika dumanıyla değil, algoritmalarla dönüyor. Biz her gün Google'a "kapitalizm nedir?" yazarken, arama motoru bu aramadan reklam geliri elde ediyor.

İşte tam da bu nedenle dijital çağda solculuk, bizzat savaş açtığı sistemin serverlarında barınmak zorunda kalıyor.

Şöyle bir karşıtlığı düşünün: Bir yanda; Amazon depolarında 12 saatlik vardiyada çalışırken tuvalet molası için bile bir anı olmayan işçiler... Diğer yanda; Starbucks'ta vegan latte eşliğinde "kapitalizm çok kötü" diye "story atan dijital aktivistler"... Gerçek hangisi?

Bugünün bazı solcuları, “şirketlerin yeşil raporlarını” paylaşarak çevreci olduklarını ileri sürüyorlar.

Bazıları için “sosyal adalet”, yalnızca LinkedIn profiline iliştirilecek bir etikettir. Bir başka deyişle düzenin gerçek karşıtı değil, etik makyajcısıdır günümüz solcuları bu dijital dünya düzeninde...

Gerçek Solculuğu Ne Bastırıyor?

  • Big Data: İnsanları sınıflarına değil, tüketim alışkanlıklarına göre segmentlere ayırıyor.

  • Algoritmalar: Sınıf bilincini değil, “kişisel marka”yı ön plana çıkarıyor.

  • Influencer Solculuğu: Sistem içi eleştirinin sınırlarını aşamıyor.

Bu durumda sosyalizm ne kadar olanaklı olabilir? Şirketlerin ve devletlerin en büyük ortak paydası durumuna gelen dijital gözetim, insanın yalnızca işçiliğini değil, arzularını bile özelleştirdi.
Hangi taleple çıkacaksın sokağa?
Yapay zekâ bana zam yapmadı mı” diye mi?

Bu düzende gerçek solculuk nereye saklandı?

Belki bir tarım kooperatifinde...
Belki mahalle forumlarında,
Belki hiçbir yerde...

Bugün için gerçek solculuk artık sessizdir. Göz önünde değildir. Çünkü bu çağda solculuk, pazarlama diliyle değil, dirençle anlaşılır.

Bugün solculuk bir hayalettir; ama Marx'ın Avrupa'nın üzerinde dolaşan hayaletiyle ne kadar benzerlik gösteriyor; işte bu da tartışmaya açıktır. Ama yine de bir “gereksinim”dir. Belki bir düzen değil, ama beynimizde yanıtını arayan bir sorudur:

"Ya başka bir dünya olanaklıysa, ama biz algoritmalardan kurtulup da o dünya düzenine nasıl ulaşabiliriz acaba?"