Bazı durumlarda karar verme aşamasında bir kafa karışıklığı yaşayarak; kararsız kalabilirsiniz… Kafa karışıklığı özünde iyidir. Bu durum, aynı zamanda sorgulamanızın yolunu açarak sizi doğruya götürebilir… 

O halde kararsızlıktan kurtulmanız gerekir. Bunun için de daha çok araştırmaya ve yeni bilgilere ihtiyacınız var demektir… 

Elbette zamana ve zamanı iyi kullanmaya da ihtiyacınız olacaktır. Eğer kararsızlığınız, tembelliğinizle birleşip, kararsız olduğunuz konuyu araştırmadan, yeni bilgilere ulaşmadan balıklamasına atlayıp; ne olursa olsun diyerek karar verirseniz; yaşamınızda büyük mutsuzluk, hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşayabilirsiniz… 

Kafa karışıklığını gidermenin bir yolu da; siz de kafa karışıklığı yaratan konuyu bir takım önyargılardan arındırarak, dinç bir kafayla çok değişik-farklı- görüşlerden okumak-dinlemek- çok farklı kaynaklardan da bilgilenmenin yolunu bulmaktır… 

*** 

… 

baba bana bağırma 

farkında değilsin 

arkasını ezilenlerin yaladığı 

bir posta puludur dünya 

bir karadelik yutana kadar uzayda bizi 

asansör boşluğuna itilen bir kedisin sen 

söylemenin tam sırası 

ülkeyi bu duruma senin oy verdiğin 

partiler getirdi baba 

ama ben buradayım, burada hiçbir şeyi unutmadan 

bir yaşamlık kaygı duruşundayım 

yakın tarihimiz için 

… 

Akgün AKOVA 

*** 

Konuyu ne(re)ye bağlayacağım… 

Akgün Akova’nın şiirinde yaşam bulan “seçimler” konusuna elbette… 

Hala psikolojik ve ekonomik olarak etkisinden kurtulamadığımız bir seçim süreci yaşadık. Görünen o ki sıkıntılarımız katlanarak artacak. 

Eşit şartlarda yapılmayan; hak, hukuk, adalet devre dışı bırakılarak, bir takım kurgu kasetlerle, aşırı şekilde artan seçmen sayısıyla sanki savaşa gidiliyormuş gibi algıların yaratıldığı bir seçim sürecini yaşadık… 

Seçim haksız uygulamalarıyla, şekliyle ve sonucuyla toplumun yarısından fazlasını rahatsız-mutsuz- etti ve toplumu bir suskunluğa sevk etti… 

Günlük gazete yazılarıma uzun süre ara verdim. Elim kaleme bir türlü gitmedi. Bu bıkkınlığı, sessizliği tüm arkadaşlarımda gözlemledim. Uzun süre siyasetten, siyasi sözlerden uzak durdum… Bu bıkkınlığı, sessizliği parti ayrımı yapmadan her kesimde gözlemlediğimi de belirtmeliyim… 

*** 

KOKUŞMADAN - ÇÜRÜMEYE… 

Ülkemizin mevcut siyaset anlayışıyla birlikte; tüm siyasetle bağlantılı kurumlar ve argümanlar çoktandır bir kokuşmanın içindeydi zaten. Bu kokuşma da süreç içinde çürümeye dönüştü… 

Tüm bunlardan kurtulmanın yolunu bulabilmek için ülkemizin tüm siyasi partileri öncelikle kendilerini bir sorgulamanın içine çekmelidir… Partilerin tabanları da, parti üst yönetimlerinin-hegemonyasının- kulu kölesi olmadığını göstermelidir. 

Seçim sürecinde ve sonrasında hiçbir şey yaşanmamış ve değişmemiş gibi hareket etmek seçimlerin ve demokrasinin doğasına aykırıdır… Öncelikle bu seçimi bir yenilgi ve kazanma gibi de görmüyorum. Bu seçimin kazananı yoktur. Kaybedeni vardır O da Türkiye ve tüm siyasi partilerdir. 

O halde bu seçim sonuçlarıyla birlikte; geleceğimize iyi, sağlıklı, demokratik, insancıl, eşit paylaşımcı, çevreci ve hurafelerden uzak, özgür düşünceler için yeniden bir başlangıç olsun… 

*** 

“ Dünle birlikte gitti cancağızım 

Ne kadar söz varsa düne ait. 

Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım…”(Mevlana) 

Seçim sonrası herkes yerli yerinde duruyor ve yerini korumaya çalışıyor. Bu yönde de büyük gayret gösteriyorlar. 

Kendilerini sorgulama, bir kenara çekilip, yeni kadroların önünü açmak gibi bir düşünceleri de yok… 

Bu durumda ülkenin siyaseti, siyasi kültürü nasıl gelişir… 

Bunu seçimi kaybeden ve kazandığını zanneden tüm partiler için de söylüyorum. 

Ülkemizde siyasi bir çürümenin içindeyiz. Seçmende siyasi anlamda bir heyecan kalmamıştır. İşin kötü tarafı geleceğe yönelik umutlarda da bir körelme olmuştur… Siyaset konuşmaya bir istek bile duyulmuyor… Sanki ben de bu yazıyı zoraki yazıyormuş hissine kapılıyorum… 

Ülkemizin geleceğinin en büyük umudu olan-olması gereken- CHP’de kongreler süreci başlıyor… Sanki bu yönde de bir heyecansızlık var gibi geliyor bana… 

CHP, yaşadığımız bu seçimi ve sonuçlarını bir milat olarak kabul ederek, kendisini çağdaş anlayışlara, çağdaş demokratik normlara göre, bilime, tekniğe ve laikliği daha çok güçlendirerek; özgür düşüncelere doğru bir değişimlere yönelmelidir.  

Gökyüzünün yarısını kadınlar taşır özdeyişini siyasete taşıyarak, kadınların yerel ve genelde siyasetin içinde olabilmeleri için siyasetin erkek dinozorlarına da artık yeter denmelidir.  

Maksim Gorki,’nin dediği gibi “Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz”  

Daha çok araştırarak, bilgilenerek kafa karışıklığından kurtularak siyasete sarılarak ilgi duymanız dileğiyle… 

Görüşmek üzere…