Olağanüstü günlerden, olağanüstü seçime doğru gidiyoruz…

Partiler, sürenin kısıtlığı nedeniyle ön seçime gidemediler.

Partilerin seçici kurulları ve tek seçicileri partilerinin milletvekilleri adaylarını belirlediler.

İttifak hesapları, partilerin tabanının istediği doğrultusunda gelişmeyebiliyor haliyle.

Bu durum, ülkemizin özel durumu nedeniyle partilerin tabanları tarafından anlayışla karşılanması da bekleniyor.

İttifak hesaplarıyla, bir oyun bile boşa gitmemesi için bir gayret sarf ediliyor…

İttifak partilerinin kendi aralarındaki anlaşmalara göre de hareket etme zorunlulukları var.

Buna göre bazı ittifak partileri güçsüz oldukları yerlerde o ilde güçlü görünün aynı ittifakın diğer partisini destekleme kararı alıyorlar…

Oyların bütünleşmesi açısından ittifak partileri güçlü olan ittifak partisinin listesinden de aday gösterilebiliyor…

Zaman, armudun sapı üzümün çöpü demenin de zamanı değil.

Ülkemizin öncelikle bu kargaşa düzeninden kurtulması gerekiyor…

Seçimi kazanmanın yolu da ittifaklardan geçiyor…

***

Partilerin kendi tabanları, partilerinin aday listelerini beğenmeyebilirler.

Doğrusu Aydın ilimizde ben de partimin listesindeki sıralamayı beğenmedim.

Kadın adaylar, ilk üç sırada yer bulmalıydılar. Genç adayların da öyle…

Şimdi bunları tartışmanın zamanı değil… Seçimler sonrası yeri gelince bu durum hep tartışılır olmalı zaten…

***

Bu seçimlerde taban kaymaları yaşanabilir mi?

Biraz da ittifakların kurulmasıyla partilerin birbirlerine benzeşmeye başladığı söylenebilir mi… Belki de bu duruma benzeşme değil de olağanüstü durumun yarattığı bir zorunluluk –refleks- diyebiliriz…

İttifaklar, bir bölünme olarak görülebilir mi… İttifaklar, partilerin tabanını bir ölçüde özgürleştirdiği için bir bölünme yaratmadığı gibi demokrasi kültürünün gelişmesine ve tek adamlığa karşı duruşa da önemli bir katkı sağlar…

Yıllardır, tek adamlığa, tek karar vericiliğe soyunanlar, koalisyonları hep kötülediler. Şimdiler kendilerini de bir koalisyonun içinde buldular…

***

Ülkemizin geleceği açısından çok önemli bir seçime yaklaşık bir ay kaldı.

Öncelikle, eşit şartlarda yarışmanın önüne engeller konulmamalıdır. Mevcut iktidar, hükümet olmanın tüm olanaklarını kendi ittifakları yararına kullanma yanlışlığına girmemelidir… Özellikle kutuplaştırıcı, onarılması güç, ayrıştırıcı bir dil kullanılmaktan kaçınılmalıdır. Bunun nihayetinde bir demokrasi şenliği olduğu düşünülmelidir…

***

Bu seçimler taban-tavan ilişkisini bir zorunluluk olarak bir birleşmenin veya tam ayrılmanın içine ittiği bir seçim olabilir. Bu yönüyle seçim büyük sürprizleri de beraberinde getirebilir. Ayrıca anketlerin büyük bir yanılgı içinde oldukları bir seçim de olabilir… Halkımız iyice yoksullaştırılmış durumda. Mutfakta yangın var. Tencerelerde et değil, dert kaynıyor. En önemlisi toplum geleceğine dair bir umut da üretemiyor. Kendisini yalnız ve yılgın hissediyor… O ekranlarda kükreyen siyasi seslere de heyecansız öylesine bakıyor… Ne olursa olsun, gelecek bundan daha kötü olamaz diyerek bir değişimi de istiyor…

Görüşmek üzere…