Ma­ka­le Türü: Aka­de­mik İnce­le­me
Anma Ve­si­le­si: Ve­fa­tı­nın Se­ne-i Dev­ri­ye­si
Tarih:

ÖzBu ma­ka­le, Türk ede­bi­ya­tı­nın ve dü­şün­ce ha­ya­tı­nın müs­tes­na si­ma­la­rın­dan biri olan Meh­met Akif Ersoy’un (1873–1936) ha­ya­tı­nı, fikrî arka pla­nı­nı ve edebî mi­ra­sı­nı aka­de­mik bir çer­çe­ve­de ele al­mak­ta­dır. Os­man­lı Dev­le­ti’nin son dö­nem­le­ri ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ku­ru­luş yıl­la­rı­na ta­nık­lık eden Akif, şiiri yal­nız­ca es­te­tik bir uğraş ola­rak değil, aynı za­man­da ah­lâ­kî, top­lum­sal ve millî bir so­rum­lu­luk alanı ola­rak gör­müş­tür. İstik­lâl Marşı’nın şairi ola­rak millî ha­fı­za­da müs­tes­na bir yere sahip olan Meh­met Akif Ersoy’un eser­le­ri, İslâmî de­ğer­ler, vatan sev­gi­si, hür­ri­yet dü­şün­ce­si ve top­lum­sal ada­let kav­ram­la­rı et­ra­fın­da şe­kil­len­miş­tir. Ça­lış­ma­da, Akif’in hayat se­rü­ve­ni kro­no­lo­jik bir yak­la­şım­la ele alın­mış; edebî ki­şi­li­ği, dü­şün­ce dün­ya­sı ve Türk ede­bi­ya­tı­na kat­kı­la­rı de­ğer­len­di­ril­miş­tir.
Anah­tar Ke­li­me­ler: Meh­met Akif Ersoy, Sa­fa­hat, İstik­lâl Marşı, Millî Mü­ca­de­le, Türk Ede­bi­ya­tı

Giriş

Meh­met Akif Ersoy, yal­nız­ca bir şair değil; aynı za­man­da mü­te­fek­kir, mü­ter­cim, vaiz ve ak­si­yon ada­mı­dır. Ya­şa­dı­ğı dö­ne­min sos­yal, si­ya­sî ve kül­tü­rel buh­ran­la­rı­na ka­yıt­sız kal­ma­mış; ka­le­mi­ni ve fik­ri­ni mil­le­ti­nin hiz­me­ti­ne ada­mış­tır. Onun şiiri, ferdî duy­gu­la­rın öte­sin­de top­lum­sal so­rum­lu­luk bi­lin­ciy­le yoğ­rul­muş; hal­kın acı­la­rı­nı, umut­la­rı­nı ve ide­al­le­ri­ni yan­sı­tan bir va­sı­ta hâ­li­ne gel­miş­tir.

1. Ha­ya­tı

1.1. Ço­cuk­luk ve Eği­tim Yıl­la­rı

Meh­met Akif Ersoy, 20 Ara­lık 1873’te İstan­bul’un Fatih il­çe­si­ne bağlı Sa­rı­gü­zel sem­tin­de dün­ya­ya gel­miş­tir. Ba­ba­sı Ar­na­vut asıl­lı Tahir Efen­di, an­ne­si ise Bu­ha­ra­lı Emine Şe­ri­fe Hanım’dır. İlk eği­ti­mi­ni ma­hal­le mek­te­bin­de alan Akif, daha sonra Fatih Mer­kez Rüş­ti­ye­si ve Mül­ki­ye İda­di­si’nde öğ­re­nim gör­müş­tür. Bay­tar Mek­te­bi’ni bi­rin­ci­lik­le bi­tir­me­si, onun di­sip­lin­li ve ça­lış­kan ki­şi­li­ği­nin erken bir gös­ter­ge­si­dir.

1.2. Mes­lek Ha­ya­tı ve Fikri

Ge­li­şi­mi

Me­zu­ni­ye­ti­nin ar­dın­dan bay­tar­lık gö­re­vin­de bu­lu­nan Akif, Ana­do­lu’nun çe­şit­li böl­ge­le­ri­ni do­laş­ma im­kâ­nı bul­muş; hal­kın sos­yal ve eko­no­mik prob­lem­le­ri­ni ya­kın­dan göz­lem­le­miş­tir. Bu göz­lem­ler, şi­ir­le­ri­nin top­lum­sal ger­çek­çi­lik yö­nü­nü güç­len­dir­miş­tir. Aynı dö­nem­de İslâm dün­ya­sı­nın geri kal­mış­lı­ğı üze­ri­ne dü­şün­müş; çö­zü­mü ahlâk, ilim ve ça­lış­kan­lık­ta ara­mış­tır.

2. Edebi Ki­şi­li­ği ve Eser­le­ri

2.1. Sa­fa­hat

Meh­met Akif Ersoy’un şi­ir­le­ri, yedi ki­tap­tan olu­şan Sa­fa­hat adlı eser­de top­lan­mış­tır. Bu eser, bi­rey­sel li­rizm­den zi­ya­de top­lum­cu bir an­la­yı­şı be­nim­ser. Akif, şi­ir­le­rin­de re­aliz­mi esas almış; süslü söy­le­yiş­ten ka­çı­na­rak hal­kın an­la­ya­bi­le­ce­ği bir dil kul­lan­mış­tır.

2.2. İstik­lâl Marşı

1921 yı­lın­da Tür­ki­ye Büyük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan kabul edi­len İstik­lâl Marşı, Meh­met Akif Ersoy’un mil­le­ti­ne ar­ma­ğan et­ti­ği en önem­li me­tin­dir. Şair, bu eseri için ve­ri­len ödülü kabul et­me­miş; marşı mil­le­tin ortak de­ğe­ri ola­rak gör­müş­tür. İstik­lâl Marşı, Türk mil­le­ti­nin ba­ğım­sız­lık ira­de­si­ni, ima­nı­nı ve ka­rar­lı­lı­ğı­nı yan­sı­tan güçlü bir me­tin­dir.

3. Millî Mü­ca­de­le Dö­ne­min­de­ki Rolü

Meh­met Akif, Millî Mü­ca­de­le yıl­la­rın­da Ana­do­lu’yu do­la­şa­rak va­az­lar ver­miş; halkı iş­gal­le­re karşı bi­linç­len­dir­me­ye ça­lış­mış­tır. Kas­ta­mo­nu Nas­rul­lah Camii’nde ver­di­ği vaaz, Millî Mü­ca­de­le’nin fikrî cep­he­sin­de önem­li bir yer tutar. Akif, ka­le­miy­le ol­du­ğu kadar fiilî mü­ca­de­le­siy­le de ba­ğım­sız­lık ha­re­ke­ti­ne kat­kı­da bu­lun­muş­tur.

4. Son Yıl­la­rı ve Ve­fa­tı

Cum­hu­ri­yet’in ila­nın­dan sonra bir süre Mısır’da ya­şa­yan Meh­met Akif Ersoy, has­ta­lı­ğı se­be­biy­le Tür­ki­ye’ye dön­müş ve 27 Ara­lık 1936’da İstan­bul’da vefat et­miş­tir. Edir­ne­ka­pı Şe­hit­li­ği’ne def­ne­di­len Akif, ve­fa­tı­nın ar­dın­dan da mil­le­tin gön­lün­de­ki ye­ri­ni ko­ru­muş­tur.

Sonuç

Meh­met Akif Ersoy, Türk mil­le­ti­nin zor za­man­la­rın­da yol gös­te­ri­ci olmuş; fi­kir­le­ri ve eser­le­riy­le millî ve ma­ne­vî de­ğer­le­rin ko­run­ma­sı­na katkı sağ­la­mış­tır. Onun edebî mi­ra­sı, yal­nız­ca geç­mi­şin bir ha­tı­ra­sı değil; aynı za­man­da ge­le­ce­ğe ışık tutan bir reh­ber ni­te­li­ğin­de­dir. Ve­fa­tı­nın se­ne-i dev­ri­ye­sin­de Meh­met Akif Ersoy’u rah­met, min­net ve şük­ran­la anmak, onun ide­al­le­ri­ni an­la­mak ve ya­şat­mak­la müm­kün ola­cak­tır.

Kay­nak­ça
* Ersoy, M. A. Sa­fa­hat. İstan­bul: Çe­şit­li Bas­kı­lar.
* Düz­dağ, M. E. Meh­met Akif Hak­kın­da Araş­tır­ma­lar. İstan­bul.
* Okay, M. O. Meh­met Akif: Bir Ka­rak­ter Hey­ke­li­nin Ana­to­mi­si. İstan­bul.

Mavi Didim’in de­ğer­li oku­yu­cu­la­rı, tarih sa­de­ce geç­mi­şin ay­na­sı değil, ge­le­ce­ğin pu­su­la­sı­dır. Biz­ler de bu pu­su­la­yı iyi oku­ma­lı, ta­ri­hi­mi­ze, ec­da­dı­mı­za ve on­la­rın bize bı­rak­tı­ğı onur­lu mi­ra­sa sahip çık­ma­lı­yız.
Bir son­ra­ki ya­zı­mız­da bu­luş­mak di­le­ğiy­le...
Ne mutlu Türk’üm di­ye­ne! Son­suz Sevgi ve Say­gı­la­rım­la