Sayın Kemal Kılıçtaroğlu, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde çok çalıştı.
Yaşından beklenmeyen –müthiş- bir performans sergiledi.
Aklı başında olan herkesten büyük övgü-alkış-ne varsa hepsini aldı.
Bu konularda herkes müttefik; söylenecek hiçbir şey yok…
Ama işin bir de “keşke”si var…
Keşke… Geçtiğimiz 21 yılda da [o görkemli yürüyüş eylemi dışında] ciddi bir çaba, etkili bir muhalefet yürütebilseydi.
Ama keşke… Bir muhalefet partisi için olağanüstü ekonomik-sosyal-adaletsizlik ve sair imkan ve şartlar içinde halka kendisini inandırabilseydi.
Keşke… Kurup yönettiği altılı masa liderlerine kendisini Cumhurbaşkanı adayı seçtirebilmek için bol keseden ulufe [milletvekilliği ve türlü çeşitli koltuk vaatleri] dağıtmamış olsaydı…
Keşke… Kendi partisine verilen oyları sere serpe etrafa saçıp, karşılığında kendi başkan adaylığını talep etmeseydi…
Keşke sol cenaha göz kırpıp, sonra da gözlerini sıkıca yumup, faşizan protokoller imzalamasaydı.
Keşke… Yapılan tüm anketlerde muhtemel üç adayın en gerisinde kalmasına rağmen, illaki “ben”, mutlaka “ben” bencilliğine kendisini kaptırmasaydı.
Dini siyaset malzemesi yapan sunni-dinci bir zihniyetin karşısına “ben Aleviyim” stratejisi ile çıkmasaydı.
Ve keşke… Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarlı rakip olma davetlerinin nedenlerini çözebilecek kurmaylık yeteneğine sahip olabilseydi…
Şimdi…
Her şey ne kadar da güzel olacaktı…
Ama sayın genel başkan, yine de olabilir.
Hatalarınızdan ders çıkartabilirseniz.
Değişim talebinizi içselleştirip, sağlam, özverili, bencillikten ve iktidar hırsından uzak yeni bir tavır sergileyebilirseniz…
Yine de her şeye rağmen;
*** Her şey çok güzel olabilir…
Daha önceleri size seslenmiş ve “köprüden önceki son çıkışta olduğumuz” ikazını yapmıştık.
Hayır, yanılmışız özür dileriz; daha daha çok çıkışlar var önümüzde.
Yeter ki, o çıkış noktalarını da atlamayalım.
Sonuç olarak, kızmayın bizlere… Hem siz ne demiştiniz:
*** Beni özgürce eleştirebileceksiniz…
Bize söz verdiniz, sayın başkan. Tutun bu sözünüzü.

http://www.soruyusormak.com