Enflasyonist ortama girdiğimiz son birkaç yılda kendimde ve toplumda gözlemlediğim alışveriş alışkanlıklarındaki değişiklikler hayli fazla.
Alışkanlıklarımızı değiştirmeye iten şey ise algılarımızdır. Algılar gerçeklikten farklı olabilir. İnsanların algısal etkilenimleri mantıklı olmayabiliyor, duygusal nedenler hayli etkili oluyor. Bunun anlamı, enflasyon algılarının piyasadaki fiyatlardaki gerçek değişikliklere değil, dikkatimizi çeken değişikliklere dayanmasıdır. Net bir resim elde etmek için, ekonomistler bir emtia sepetine ve bir yıl önce fiyatların ne olduğuna bakarlar. Bizler ise fiyatını bildiğimiz şeylere dayanan öznel yargımızı kullanıyoruz, bunlar da sık sık satın aldığımız şeylerle genellikle enerji, yakıt ve gıda giderleriyle ilgili oluyor.
Enflasyona tepki olarak gelişen davranış değişiklikleri incelendiğinde bunların çok çeşitli olduğunu görüyoruz;
En temel şey fiyat duyarlılığındaki artış oluyor. Fiyatı nedeniyle bazı ürünlerde satın almayı erteliyorsunuz. Diğerleri için, yaşam için zorunlu ürünlerde daha küçük miktarlarda satın almaya başlıyorsunuz. Yine de biraz hesaplı gördüklerinizi toplu satın almanın daha ucuz olduğunu düşündüğünüz için daha büyük miktarlarda satın almak cazip görünür. İndirim kampanyalarına ve hesaplı ürünlere de duyarlılığınız artmıştır. İronik olarak, enflasyon kısa vadede satın alma miktarınızı artırabiliyor. Evlerde hesaplı alınmış ürünlerden stoklarınız oluşabiliyor.
İnsanların, daha az veya daha çok satın aldığı şeyler konusunda genelleme yapmak, ürünler arasında ilişki kurmak zor. Kıraathaneler, kafeler ve restoranlar müşteri veya ciro kaybetti. Çay kahve evde ailece içiliyor. İnsanlar, yemek fiyatları artınca restoranlarda daha az yemeye başladılar, ama bu kez evde tüketecekleri gıda ürünlerine daha fazla harcama yapmaya başladılar. Restoranda et yemeğine para harcamak yerine markete gidip et satın almak ve evde yemeyi tercih etmek yaygın hale geldi. Telefonla yemek siparişleri düştü. Temel strateji: Yaşam için zorunlu ama pahalı üründen daha az miktarda almak, ürün yaşam için zorunlu ve ucuz ise stok yapmak; yaşam için ikinci derecede gerekli ama pahalı ürünün alımını ertelemek.
Ancak, üretici firmalar açısından belirsizlik var, hangi ürünün fiyatı artarsa insanlar hangi ürüne yönelirler, üreticinin kendi ürettiği ürünlerden hangileri görece ucuz, insanlar alımı ertelerse satıcı firmalar yeni ürün talep etmeyeceklerine göre üretmeye devam etmeli mi? Bunların cevabı da oldukça zor ve karışık...
Satıcı firmalar ise fiyatlama politikaları ile tüketicilerin satın alma davranışlarındaki değişikliklerine hitap edebilirler. İnsanların hesaplı market veya ürün arayışlarının sonucunda satıcı firmalar da davranış değişikliğine girdiler. Ara sıra birkaç kuruş indirimler, indirim olmasa da indirimli ürünlere konulan sarı etiketlleri diğer ürünlere de koymak, bakliyatta 1 kg. yerine 900 gramlık bakliyat paketleri, simitleri inceltmek, cipsin içindeki cipsleri azaltmak, tuvalet kağıdı içindeki ruloların sayısını azaltmak... gibi farkedilmesi zor şeylerle ürüne aynı fiyatı talep ediyorlar ve biraz daha düşük bir miktar sunuyorlar. Aynı fiyatta olduğundan miktar değişikliklerinin algılanması biraz zor olduğu için, tüketiciler bunu çok fazla fark etmiyorlar.
Yukarıda değinildiği gibi insanlar algıda çok kusurludurlar. İnsanlar, belirsizliği gerçeklere göre değil duygulara dayanarak değerlendirirler. Örneğin, en güvenli ulaşım araçlarından biri uçaktır. Buna karşın bir uçak düştüğünde, uçak bileti satışları düşer, çünkü tüm gazete ve televizyonlarda yer almasını takiben bunun oluşturduğu duygu şudur: "Uçak güvenli değil." Benzer şekilde, insanlar yaşamın maliyeti ile mücadele ediyorsa, enflasyonun şok etkisi fiyat artışının büyüklüğünden fazla olabilir.
Yaşadığımız enflasyonun düzeyi de oldukça yüksektir. Etkisinin daha yüksek yaşanması beklenir. İnsanların; algısal etkilenimlerinin çok uçlarda olmasının sonucu olarak bazı alımlarını ertelemesi, bazılarını azaltması, bazılarını artırması nedeniyle ürün türlerine göre taleplerinde büyük değişiklikler yapması süregelen ekonomik dengeleri bozmuş oldu. Bu satınalma değişiminin artçı dalgaları olarak; ekonomik planlamalarda, pazarlamada, nakit akışında, mal sirkülasyonuda dalgalanmalar oluştu. Bazı sektörlerde işsizlik, durgunluk, üretime ara verme oluştu, bazılarında ise aksi bir durum var...
İnsanların enflasyon şoku ile davranışlarındaki olağandışı değişikliklerin üretim, ürün arzı, piyasa ve ekonomik dengeler üzerindeki etkisinin giderilmesi ve tüketici alışkanlıklarının yeni bir normale doğru evrilmesi zamana ihtiyaç gösteriyor.