Didim kıyılarında İngilizce bir kahkaha yükseliyor.
Yan masada biri "Pound yine yükselmiş" diyor, sevinçle...
Bir başkası “Bu ay maaşla Bodrum'a da gideriz belki” diyor, kaygısızca...
Masaya şarap geliyor, bol buzlu... Gözler parlıyor, cüzdanlar da öyle...
Ama aynı sokakta biraz ileride...
Bir Türk emekli başını eğiyor.
Eczaneye bile giremiyor.
Çünkü ilaç fark bedelini ödeyemiyor
Çünkü maaşı yetmiyor.
Çünkü bu ülkenin sahibi değil de, misafiri sanki
Sakına, sakına yaşamaya çabalıyor.
İngilizler Türkiye’ye geliyor çünkü onlar da kendi ülkelerinde emekli maaşıyla yaşayamıyorlar.
Bizim emekliler zar zor sağ kalıyorken ülkemizde; onlar Türkiye'de kaygısızca yaşıyorlar...
İşte burada sorulması gereken soru şu:
Kim kime sığınıyor?
Kim kimi sömürüyor?
Yoksa biz olup, bitenin ayırdına varamadan üçüncü dünya ülkeleri sıralamasında yer alan “ucuz yaşam ülkesi”ne mi dönüştük?
Bir İngiliz emekli maaşı; ortalama 1.500 sterlin ki Türk Lirası olarak karşılığı kabaca 60.000 TL.
Bir Türk emekli maaşı; ortalama 17.000 TL. ki neredeyse bir İngiliz emeklisinin bozdurup bahşiş olarak bıraktığı para kadar...
Pound geliyor, TL’yi dövüyor.
Eziliyor bu ülkenin yoksulu, yaşlısı, dul kadını, yalnız adamı...
Emeklilik…
Bir İngiliz için; şarap, deniz, bahçeli ev, sabah yürüyüşü...
Bir Türk için; bayat ekmek kuyruğu, doktor sırası, kira derdi, elektrik faturası...
Emeklilik…
İngiliz için; yaşamın yeni başlangıcı...
Bir Türk için; yaşamda kalma savaşı.
Hiç kuşkusuz bu tiyatronun adı; Küresel Emeklilik Adaletsizliği...
Başrolde; İngilizler
Figüran rolünde; Türk emekliler
Elbette bu yazı bir İngiliz düşmanlığı değil.
Amacımız yalnızca TL’ye düşman uluslararası bir ekonomik düzenin olumsuz dışsallıklarını gündeme getirmek...
Yabancılar değil sorun... Sorun; bizim yoksullaşmamız, bizim suskunluğumuz, bunlar yetmezmiş gibi bir de bizim bu durum alışıyor oluşumuz...
Siz yine de "Emeklilik dönemini ikinci bahar" mı sanıyorsunuz?
Ne yazık ki aldanıyorsunuz. Çünkü bu ülkede emeklilik; ikinci elden yaşamak... Yetersizliklerle, yoksunluklarla, yoksulluklarla boğuşmak demektir bu ülkede emeklilik...
Sakın ola ki ülkemizde yaşamayı seçen yabancı ülkelerden gelen emekliler için “Ne güzel yaşıyorlar!” demeyin.
Kuşkusuz sizler de onlar gibi yaşardınız; eğer uluslararası alanda sizin paranız da onlarınki kadar saygı görseydi...