Başlığı Kurban Said’in yazdığı Ali und Nino belgesel romanından aldım. Roman 1937 yılında Viyana’da yayınlanıyor. 1917 yılında Azerbaycan tarihi ve yaşam biçimi hakkında bilgiler aktarıyor.
Bugün itibariyle Azerbaycan’da on milyon insan bunun iki milyonu Bakü’de yaşıyor, yüzölçümü 86.600 kilometrekare.
2007 yılında Berlin’de yeniden güncelleştiriliyor. Kurban Said sanat, takma adı, asıl adı Lev Nussimbaum 1905 yılında Bakü’de dünyaya geliyor. 1920 yılından itibaren Berlin’de yaşarken, 1938 yılında tekrar sürgüne gitmek zorunda kalıyor. 1942 yılında sürgünde ölüyor, Positano (İtalya).
Aslen Yahudi inancında iken, sonra Müslüman oluyor. Yazarın biyografisini okuyunca roman daha iyi anlaşılıyor.
Hz. Muhammed’in biyografisini de yazdı. Henüz okumadım, hangi dilde yazdığını da merak ediyorum, araştıracağım.
Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş nedeniyle Avrupa’da Doğu Avrupa tarihiyle ilgi de arttı.
Roman Bakü’de bir lisede ders ile başlıyor. Öğretmen Avrupa sınırlarını konu ediyor. Üç sınırı denizlerle kaplı kıta yarımada. Kıta doğuda Ural dağları ve Kafkaslar ile sınırlı.
Bakü arada kalıyor. Öğrenciler, Avrupa’ya mı, Asya’ya mı ait olmalı, konusunu tartışıyorlar. Geri kalmış Asya, ileri, modern ve ulaşımı arabayla yapan Avrupa arasında öğrenciler tartışıyor. Dinlerine, adet, gelenek ve göreneklerine bağlı öğrenciler Asyalı olmaktan memnunlar.
Ali ile Nino daha ilkokulda aynı sınıfta. Ali matematik dersinde Nino’ya yardım ediyor. Böylece ilk dostluk başlıyor. Nino kız çocuklarının en şanslılarından, Gürcistan kökenli, Hristiyan inancında ileri görüşlü bir aileden geliyor. Bu nedenle okuma şansı var.
İki genç birbirine dostluktan doğan bir aşkla bağlanıyor. Evlenmeleri mümkün görünmüyor. Çünkü biri Müslüman, diğeri Hristiyan dininde.
Sorunları ve ailedeki engeller aşıldı derken, Ali Nino’yu kaçıran rakibini öldürünce Dağıstan’a sürgüne gidiyor.
Birinci Dünya Savaşına bağlı olarak Sovyetler Birliğinde iç savaş çıkınca Bakü’ye dönüyor. Nino ile Ali evleniyor, zorlukları aşıyorlar. Mutlulukları uzun sürmüyor. Ermeni komşular Rusların tarafına geçince iç savaş kızışıyor.
Türklerin umudu Evren Paşa, Anadolu’da savaşı kaybedince Müslüman Türkler İran’a sığınmak zorunda kalıyorlar.
Savaşın getirdiği ayrımcılık Bakü’de dost olan Rus, Ermeni ve Türkleri birbirlerine düşman ediyor. Aynı sıralarda öğrenim görmüş gençler taraf tutmak zorunda kalıyor. Bugün Ruslarla Ukraynalıların düştüğü durum, romanı tekrar güncelleştirdi. Bu nedenle olsa gerek otuz iki dilde çevriliyor.
Her iki aile varlıklı, üst tabakaya ait. Ali’nin İran’daki amcası da varlıklı, saygın aile. Kadınlara uygulanan yasakları kadın ve erkeklerin ayrı dünyalarda yaşamı Nino’yu sürgünde çok mutsuz ediyor. Evlilikleri çok zorlu sınavlardan geçiyor.
Savaş sonunda aile, komşu ve akraba olan çok sayıda sevdiklerini kaybediyorlar. Savaşta varlıkları da yok olunca Bakü’de sıfırdan başlayarak kız çocuklarıyla birlikte yeni bir hayat inşa etmek zorunda kalıyorlar. Nino kadın olarak İran’da çektiği sıkıntıdan ders çıkarır, şükrederek yaşama bağlanır.
Bu romanda iki sevgili bir araya gelebiliyor. Dinlerin, kültür ve sosyal geleneklerin sevenlere getirdiği zorluklar, sevginin gücü ile yeniliyor.
Avrupa’da en çetin savaşlar mezhepler arasında çıkmıştır. Bilhassa Katolik mezhebi katı kuralları bugün de hâlâ devam ediyor.
Savaşların hepsi çok kötü, fakat iç savaşlar daha çok duygusal acı veriyor. Zira dost, komşu yıllarca bir arada barış içinde yaşayan insanlar, savaşta birbirine düşman oluyor. Bosna’da olduğu gibi.
Savaş kararı alan politikacılar şiir, müzik, edebiyata değer verse, tarihi okusa savaşlar olmazdı. Politikacı olan kadınlar, erkekler arasında sözü geçsin, diye erkekten daha sert olmasalar silahlanma olmaz, bugün Federal Almanya Dışişleri Bakanı gibi.
Dinler, mezhepler insanları yasaklarla mutsuz ediyorsa, yanlış aktarılan duygu, düşünce ve uygulamalarda hata vardır. İnançlar barış sağlamalı, birlik olmaya özen göstermelidir. Yoksa toplumda sınıf farklarını yaratmaya vesile olur.
Kendi içinde çıkan savaşlardan ders alan Avrupa, Birlik oldu. Birliğin birinci ilkesi birbiriyle savaşmamak. Ekonomi ve ticaret maksadıyla başladı.
AB barışı yalnız Avrupa’da sağlarsa denge gezegende bozulur. Oysa insanlık, kendisi için istediğini, diğer kıtalar için de arzu etmelidir, der. Şimdilik gidecek başka gezegen yok.
O halde AB modern sömürmeye son vermelidir. BATI diğer ülkelerde savaşa sebep olmamalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk gezegenimize ders vermiş. Yalnız benim yaptığım, dediğim doğrudur, diyen BATI dinlemiyor, tarihten ders almıyor.
Yurtta Barış, Dünyada barış!
Barış ve sevgiyle kalın!