Benzerlerini geride bırakan, onlardan daha çok başarılı, daha çok yetenekli ve zeki olan insanlar diğer hemcinslerinden daha üstündür.
Nitelik ve nicelik yönlerinden yüksek olan insanlar başarır. Böylece idare eden, yöneten konumuna gelmeyi hak eder ve karar mercilerinde görev verilir.
Sömürgecilik tarihinde yetenek, zekâ ve diğer niteliklere bakılmadan üstün sınıf cilt rengine göre BEYAZ olmuştur. Bilim insanları, zamanın filozofları, düşünen tahsil yapma şansı olanların desteğiyle, insan tek bir ırk olduğu halde cilt rengine göre ırk çeşitlerine ayrılmıştır. İlim adı altında ders kitaplarında yazılmış, beyinlere işlenmiştir.
Böylece doğuştan üstün sınıf BEYAZ ırk, diğer koyu cilt insanlara hükmetmek, eşya gibi satıp mal sahibi olmayı, onları köle olarak kullanmayı doğru bulmuş, hakkı olduklarına inanmışlardır.
Bugün BEYAZ insanların çoğunlukta yaşadığı Avrupa, Amerika ve Avustralya kıtaların zenginlik ve varlığın kökeni Asya ve Afrika kıtalarına dayanıyor. Asya ve Avrupa Afrika tarihini simgeleyen en değerli güzel müzeler Avrupa kıtasındadır.Tarih zaman zaman yeniden tekrar eder, ama çağımızda ırkçılık konusunu yazan, anlatan düşünürler günümüzde hâlâ var olan ırkçı zihniyetine dikkat çekiyor. Asırlar sonra tarihte yapılan hatalardan ders çıkarılması amaç ediliyor.
Düşüncede ve davranışta reform, diğer moda trendler gibi çabuk olmuyor. Mobil telefon kullanma pandemi gibi çok hızlı bir şekilde günlük hayatımıza girdi. Ama yerküremizde sosyal paylaşım, henüz eşit olmaktan oldukça uzak görünüyor.Makalemin başlığını Ronny Blaschke’nin Spielfeld der Herrenmenschen başlığıyla yazdığı kitaptan aldım. Sömürgecilik ve Irkçılık Futbolda hâlâ izlerini gösteriyor.Kitabın yazarı hükmeden üstünlerin yaşadığı ülkelerden hareketle, tüm yeryüzüne seyahat ederek, futbol kulüplerinde sporcularla bizzat söyleşiler yaparak, gözlemlerini bu kitapta derleyerek yazıyor.Koyu ciltli olan sporcular oyun sahasında iyi koşma ve vücut gücü gereken rollerde oynatılıyor. Ani karar vermede, kısa pas karşılaştırma gibi zekâ mantık gereken yerlerde beyaz oyunculara görev veriliyor.Antrenör, yan hakem ve diğer idareci lider görevlerinde Siyah sınıftan nadiren görev alan var. Hakimiyet hâlâ BEYAZ sınıfında.
Siyah cilde sahip oyuncular maymun sesleri çıkararak söz ve sembollerle aşağılan davranışlarla karşılaşıyorlar.
Çeşitliliğe tolerans, saygı sözde kalıyor. Seyircilere kadar ulaşmıyor. Sömürülen ülkelerin bağımsızlığa kavuşmalarında futbol kulüplerin rolü, katkıları ve önemi çoktur. Cezayir’de Fransa’ya karşı, Hindistan’da İngiltere’ye karşı mücadele, diğer ülkelere örnek oluyor, cesaret veriyor.
Futbolun yaydığı, etki altına aldığı halkın çoğunluğunu birleştirici büyüsü, diğer spor alanlarında görülmüyor. Futbol artık fakir halkın oynadığı spor çeşidi değil, endüstri olduğu için Amerika’da SİYAH sınıf takım masraflarını karşılayamıyor. Bu nedenle millî takımlara kadar yükselemiyorlar.
Sömürülen ülkelere BATI’dan göçlerle BEYAZ nüfusu yerleştirilirken, varlıklı olmaları konusunda imtiyaz verilmiştir. Brezilya gibi Lâtin Amerika, Namibya gibi Afrika ülkelerinde SİYAH sınıf eşit haklara sahip değildir.
Sömürgecilik olmasaydı, futbolun bugün ulaştığı yayılması düşünülemezdi. İngilizler, Fransızlar ve Almanlar futbol sporunu hükmetmek amacıyla kullanmışlar. Irkçılık hatalı ve insan ırkı tek bir ırk olduğu halde bugün geride kalan izleri toplumda etkileri devam ediyor. Bilhassa sömüren kıtalarda yaşayanlar cilt, görünüş, göç kökenli, din, dil ve farklı kültürden gelenler SİYAH sınıf yapılıyor.Aslında genelde erkekler futbol ile ilgilenirler. Yetmiş yıllarında gelen, o zaman konuk işçi, altmış yıl sonra göçmen oldukları kabul edilen ilk neslin çocuklarını okuturken, futbolun etkisini kavramıştım. Almanca henüz bilmedikleri için, futbol öğrencilerime ruhsal huzur veriyor, sosyal yönden kendilerini gösterme olanağı sunuyordu.
Avrupa Futbol Maçları Yarışı 2024 yılında Almanya Millî Takım Kaptanı İlkay Gündoğan ve diğer koyu cildi olan oyuncular hakkında tartışmaya demokratik, hak adalet hukuk ve insan haklarına saygı gösterenler utanarak şahit oldular. Üst derecede politikacılar tarafından tartışmada fikir üretildi. Başbakan, hepsi çocuklarımız, diyerek son sözü söylemek zorunda kaldı. Almanya için Alternatif (AfD) bir Milletvekili Millî Takımda kaptan ve oyuncular BEYAZ olmalıdır, sözünü kamuya ait televizyonda söyleyince kulaklarıma, duyduğuma inanamadım.
Bu satırları yazarken İlkay Gündoğdu’nun artık Alman Millî Takımı’nda oynamama kararı haberi basın ve medyada duyuldu, okundu.
Konum olan kitabın yazarı Ronny Blaschke 1981 yılında Rostock kentinde dünyaya geldi. Aynı şehirde Spor ve Siyasal Bilim okudu. Yazar ve gazeteci olarak Süddeutsche Zeitung, Frankfurter Rundschau gibi ciddi gazetelerde sporda siyasi konular hakkında makale yazıyor, konferanslar veriyor.Hükmeden ülkelerde SİYAH sınıfına ait oyuncular siyasal konularda, eşit paylaşım hakkında konuşunda oyuncu olarak devam edemiyorlar.Görülmez duvarların örüldüğü bölümde sessiz sedasız olurlarsa, ancak üstünlerin arasına girebiliyorlar.
Kitabın yazarına Facebook’ta Almanya Kadın Millî Takımında neden koyu ciltli göçmen çocuk ve torunları yok, diye sordum. Çok ilginç bir soru, henüz araştırmadım, diye yazdı.
Bu kitap mutlaka Türkçe’ye çevrilmelidir. Yalnız futbol ile ilgilenenler değil, tarihçiler de konuyu ele alacaklardır. Çünkü ırkçı zihniyet yalnız BATI’da değil, tüm gezegende hükmetmektedir. Pandemi gibi ciddiye alınmalıdır. Kitap 254 sayfa 11 ara başlıktan oluşuyor. Önsözünde benzerlikler, son bölümde neler yapılması gerekiyor, tavsiye ve izah ediliyor.
Kapağında çizmeli iki ayak küremize basıyor, dünya haritasında sömürenlerin, sömürülen ülkelerden daha küçük alanını görünce okuma merakı artıyor.
Dünya’da olup bitenleri anlamak ancak, ülke sınırlarını aşarak anlaşılabilir. Hükmeden, hükümdarların sıradan halkın organize olmalarından neden korktuklarını daha iyi kavrama imkânı verecektir.Sömürülenler futbol kulüpleri olmasaydı bugün bağımsız olamazlardı. Fakat henüz yapılacak daha çok şey var. Yolun sonuna gelinmedi.
Okuyarak kalın!
Kaynak kitap:
Ronny Blaschke, Spielfeld der Herrenmenschen, Verlag Die Werkstatt, Bielefeld 2024
ISBN: 978-3-7307-0686-2