Almanya için Alternatif, Alternative für Deutschland, kısaca AfD partisi 2013 yılında kuruldu. Etkisi, eylemi görülmeyecek kadar küçüktü. 2015 yılında Macaristan sınırında aç susuz bekleyen sığınmacılara Alman hükümeti ülkeye giriş izni verdi. Zamanın başbakanı Dr. Angela Merkel yerkürede mazlumların Anası olarak tarihe geçti. Dünya tarihine, emsali görülmemiş aşırı ırkçı 1933-1945 yılları arasında, yazılan Almanya’nın çirkin yüzünü az da olsa bir müddet unutturdu.
Bu olaydan sonra aşırı sağcı parti AfD güçlenmeye başladı. Sığınmacı, mülteci akımına karşı yürüttüğü düşmanlık kampanyasını göçmen kavramıyla halkı kışkırtma ve nefret duyguları yaymayı başardı. Çoğu Alman vatandaşı olan yirmi beş milyon insanı düşman ve sorun gösteriyor.
Başardığı Doğu Almanya eyaletlerinde birinci veya ikinci parti konumunda olmasında görülüyor. Sosyal medyayı çok iyi kullanıyor, yerelde bizzat halkın içinde protesto hareketlerini destekliyor, organize ederek gençliğe bizden başka hiçbir parti size gelecek güveni veremez, diyor. Almanya’yı parça parça geri elde edeceğiz, prensibini yürütüyor. Düşüncelerini açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar.
Partinin tüzüğü ari bir Alman toplumu yaratarak adım adım Hitler rejimini geri getirmeye amaç ediyorlar.
İki Almanya, 1989 yılında duvar yıkılıp 1990 yılında birleşince Doğu Almanya Batı Almanya’ya dahil edildi. Doğu Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde olumlu olan kurallara dikkat edilmedi. Her çocuğa yuva, erkek ve kadına eşit olan yasalar yok sayıldı. Ekonomide para severler iyi yürüyen fabrikaları geliştirmek yerine kapattılar. İşsiz kalan gençler Batı Almanya’ya göç etti.
Tarihte işlenen hatalar AfD partisinin işine yarıyor, yükselmesine katkı sağlıyor.
Irkçılık zihniyeti her iki Almanya’da hep vardı. Ama tarihte hükümetler, politikacılar sağdan gelen şiddet olaylarını ciddi olarak ele almadı. Yalnız Türk ailelerin evleri yakılmadı, Türk İşverenleri öldürülmedi. Afrika ve Asya görünümlü insanlar da güvenli yaşamadı. Bu grubun medyada görülür olmaları gerekirken yok sayıldı. Zamanın İç İşleri bakanları sağdan gelen şiddet ve cinayet olaylarında sağ göz ve kulaklarını kapattılar, soruşturma yapılmadı.
Hitler rejiminden sonra yalnız az sayıda yöneticileri, ön safhada olanlar cezalandırıldı. Nazilerden temizleme işi Amerika, İngiltere ve Fransa ülkelerin etkisiyle, yönetiminde uygulandı. Aynı zihniyette olan, destekleyen milyonlar ülkede yönetici olarak yaşamaya devam ettiler. Altmış yıllarında konuk Türk işçileri gönderilirken tarih detaylı olarak
öğretilmeliydi.
İlk nesil emirlere itaat ettikçe, işçi olarak kaldıkça bir sorun yoktu. Ama çocuk ve torunları biz insanız, işimiz her alanda Alman olarak doğanlarla eşit hak ve hürriyet istiyoruz, dediler, çoğu vatandaşı oldular. İşte o zaman Türk toplumu sorun olmaya başladı.
Afganistan, Irak ve Suriye’de savaşlarla başlayan sığınmacı sorunu Avrupa’da sağ partilerin yükselmesine sebep oldu.
1945 yılında İkinci Dünya Paylaşım Savaşı’ndan sonra çocuk ve torunları ana baba, büyük ana babaları sorumlu tuttular. Siz o zaman ne yaptınız, neden engel olmadınız, diye sordular. Bazı Almanlar Hitler rejimi katliamlarından, ölüm fabrikalarından gerçekten haberleri yoktu, bilenler de utanç ve korkudan doğruyu söylemedi.
Bu nedenle Hendrik Cremer, Je länger wir schweigen, desto mehr Mut werden wir brauchen, sustukça daha fazla cesarete ihtiyacımız olacak, başlığıyla yazdığı kitapta tehlikeye karşı halkın ayağa kalkması gerektiğini, tehlikeyi kavraması ve demokrasiye sahip çıkmasını öneriyor.
Kitabın yazarı Alman Enstitüsü nezdinde İnsan Hakları için çalışıyor. Federal Almanya Meclisi’ne bu konuda bilimsel danışmanlık yapıyor.
AfD partisi yasak edilmeli diyenlerin argümanlarını sıralıyor. Kamu hizmeti veren medya bu partinin yöneticilerine söz hakkı vermemeli. Çünkü bu parti demokrasi yoluyla seçildi, ama demokratik değildir, Anayasa Mahkemesi gözetimindeki
bu tehlikeli parti yükselip, karar alma gücüne sahip olursa hak, hürriyet ve adalet insana göre yapılacak. Ten rengi başka, ailesinde göç hikâyesi olan, dini görünüşü çizdikleri Alman olma resmine uymayan ve muhaliflere göre uygulanacaktır. Bunun anlamı ülkede kaos ortamı yaşanacaktır.
AfD’nin nasıl tehlikeli bir parti olduğunu Brandenburg Eyalet seçiminden sonra gençlik kolunun milyonları sınır dışı edeceğiz diye şarkı söyleyip, dans etmeleri gösteriyor.
Türk toplumu olarak altmış dört yıllık ülkede emeğimiz var. Çocuk ve torunlarımız önlerine konulan tüm engellere rağmen çoğu başardı. Doktor, öğretmen, bakan, politikacı milletvekili, müsteşar, Büyükşehir Belediye Başkanı, güzel sanatların her dalında genç nesiller katılım sağlıyor, ülkeye hizmet ediyorlar.
Be nedenle yeni reform ile Alman vatandaşı olma işlemlerini acele yürütmeli ve siyasete katılmalı. Artık yalnız seçme ve seçilme hakkını kullanma kâfi değil, çalışan öncü düşünürleri, milletvekillerini desteklemek şart olmuştur.
Politikanın hayatımızın her alanında etkisi vardır. İlk nesil kendine iyi bakarak sağlıklı yaşamaya dikkat etmeli, ki genç nesillere yük olmasınlar. Katılma, aktif olma çağrımı ikinci ve sonraki nesiller için yazıyorum.
Siz politika yapmazsanız, sizin adınıza başkaları yapar.
Aziz Nesin
Siyasetle kalın!
Tehlikenin farkında olmak ve argüman derlemek için bu kitap mutlaka okunmalı:
Hendrik Cremer, Je länger wir schweigen, desto mehr Mut werden wir brauchen.
Piper Verlag GmbH, Berlin/München, 2024
ISBN 978-3-8270-1508-2