Şehir kavramı Farsçadan Türkçe’ye alınmıştır, eş anlamı kent. Manzara kelimesi Arapçadan, bir yerden bakılınca gözün uzaklarda görebildiği yerlerin tümü. Manzaralı bir ev deyince görünüşü güzel demektir. Almanya’da kavram Stadtbild, Şehir Manzarası negatif kötü görüntülü anlamda kullanıldı.

Almanya Başbakanı Şansölye Friedrich Merz, Hristiyan Alman Birliği Partisi (CDU), bu kelimeyi 14 Ekim tarihinde ifade etti. İç İşleri Bakanı iyi çalıştı, çok sığınmacı sınır dışı edilerek, geldikleri ülkelere gönderildi, iyi temizlik yapıldı. Sıra şehir manzarasını kirleten göçmenlere geldi, anlamına gelen sözleriyle göç ve göç kökenli olan, demokrasiyi koruma sorumluluğu duyan herkesin sokaklara çıkmalarına sebep oldu.

2025 yılı Ocak ayından Eylül ayına kadar olan zaman diliminde 17651, aynı zaman dilimi 2024 yılında 14706 sığınmacı sınır dışı edilerek Türkiye ve Gürcistan’a geri gönderildi. Beşte biri çocuk ve genç yaşta. Sırada 900000 sığınmacı sınır dışı edilmeyi bekliyor.

Baskı arttı, sözünü geri alması istendi. Bunun üzerini sözünü geri almak yerine pekiştirerek, kızı olanlara sorun, ne demek istediğim anlaşılır, dedi.

Bu sözünden sonra Kızlar Merz’e karşı diyerek CDU parti binaları önünde tüm Almanya’da gösteriler yapıyorlar.

Kısa bir süre önce şiddet sokakta değil, kadın ve kız çocukları evde şiddet görüyorlar demişti.

Başbakanlık görevli bir politikacının genelleme yapan sözleri

toplumun dörtte birini temsil eden insanları töhmet altında bırakır. Halkı kutuplara ayırır, ırkçı NAZİ düşünceli gençler sokakta Asya ve Afrika görünüşünde olanlara şiddet uygular.

Elbette her toplumda iyisi kötüsü vardır. Göçmen veya ailesinde göç hikâyesi olan görünüşü, dini, kültürü ve dili başka olan veya dışlayarak başka yapılanların arasında da şiddete eğilimi olanlar vardır.

Genelleme insanı haklı olduğu bir konuda haksız duruma düşürür. Hele bu insan politikacı ise değerini, seçmenlerin güvenini kaybeder.

Bizim evimize komşu binada sığınmacılar yaşıyor. Sokağa bakan penceremizin önünü balkon gibi kullanıyoruz.

Çoğu kez kadınların yanında üç dört çocuk var. Okula giden öğrenciler aralarında Almanca konuşuyorlar.

Erkek önde kadın arkada yürürken, kadınları çarşaf giymiş, görünmez halini görünce Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnettarlığım büyüyor.

Çöp kutusunun önünde durup sigara içen erkeklerde var, izmaritini rastgele yere atanlarda.

Erkek çocuklara sevgi gösterip, kız çocuklara mesafeli davranan babalar olduğu gibi, eşit muamele yapanlarda.

Aslında konuşulması gereken konu mobil telefon pandemisi.

Önüne bakmayan, düşenler olunca gülmek iyi geliyor.

Çocuk arabası süren anne ve baba çocukla ilgilenmiyor, önüne bakmıyor. Zaman zaman hatırlatıyorum, saygıyla davranıyorlar.

Duvarlar yıkıldıktan sonra iki Almanya birleşti. Şehir manzaraları çok değişti. Yıllarca göçmenler yaşadığı halde göç ülkesi olduğunu Almanya ancak çok geç, şu son yıllarda kabul etti.

2026 yılında altı eyalette seçim yapılacak. Seçim hazırlıkları, politikacıların konuşmaları sertleşir, yine göçmenler kurban edilir.

Radikal, sağcı ve ırkçı partisi Almanya için Alternatif (AfD) ile çalışmayacağız demeye gerek yok, böyle söylemlerle CDU’nun zaten o partiden farkı olmaz.

Şehirde dışarda çalışanlar göçmen görünüşlü işçiler. Paket dağıtan postacılar, yol, sokak inşaatlarında çalışanlar, hasta ve yaşlı bakıcılar, ülkenin refahına katkı sağlayan diğer işçiler seçim zamanında göze hoş görünmüyorlar.

Berlin’de sokakta yaşayanların çoğu Romanya ve Bulgaristan gibi Avrupa Birliği’ne üye Doğu Avrupa ülkelerinden geliyor.

Sosyal yardım alanların yarısı Ukrayna’dan gelenler. Düşman Rusya-Putin olunca sorunun adı söylenmez.

Almanca karşılığı olduğu halde gençlerin İngilizce konuşması, çoğu dükkânların, iş yerlerinin İngilizce olması kimseyi rahatsız etmiyor. Arapça, Türkçe konuşulursa Müslüman olursa sorun oluyor.

Almanya’da İsrail’i eleştirmek, Yahudi düşmanlığı sayılıyor. Bu durumda sıkı önlem alınıyor, ama Müslüman düşmanlığına karşı önlem alınmıyor.

Göçmen veya ailesinde göç hikâyesi olan Alman vatandaşları her meslekten sığınmacı ve ülkeye yeni gelen göçmenlerin uyumu için birçok projede çalışıyor. Fakat böyle olumlu işlerde çalışanlar medyada görülmez, basında nadiren okunur. Asya ve Afrika görünüşü olan insanlar negatif haberlerde gösterilir. Ve polisiye haberler medyada tekrar tekrar gösterilir.

Bu nedenle, çoğunluk topluma şehir manzarasını göçmenlerin kirlettiğine inandırmak, algı yaratmak zor olmaz.

Göç ve sığınmacı problemi küresel sorundur, çözümü de ancak küresel mümkündür. Savaşlara sebep olan, silah satan ve iklim değişmesine sebep olan zengin endüstri ülkeleri daha fazla sorumluluk almalıdır. Sınır ötesi düşünemeyen politikacılar çözüme katkı sağlayamaz.

Şayet kadınlar, kızlar daima oyuna getirilir, göçmenler arasında korku yaratacak sözler söylenirse, bu insanlar kendilerini güçlüler tarafından sahiplenmiş hissederler, hürriyetlerini kaybederler.”

Prof. Dr. med. Karl Lauterbach (SPD), eski sağlık bakanı

Hoşça kalın!