Önemli olmayan hiçbir meslek yoktur. Ama diğer bütün meslekler için öğrenciler yetiştiren meslek çok daha önemlidir.

Öğretmenlerin öğretmeni Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk bu mesleğe çok önem vermiştir. Bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum, deyimi çok daha önce de Anadolu’da söylenmiştir.

Belirli günler unutulmaya karşı konulmuştur. 24 Kasım Öğretmenler Günü tıpkı Anneler Günü gibi, bir gün kutlanıp, unutulan bir gün olmamalı.

İç Anadolu’da bir köy okuluna gelen müfettişin sınıfta bir kız öğrenci dikkatini çeker. Öğretmenine, bu kız öğrenci çok zeki, bunu köyden tahsil yapmaya göndermelisin, der. 1956 yılında Öğretmen Okulu’na giden yolculuğum böyle başlar.

1963 yılında mezun olduktan sonra tren istasyonunda bir subay beni karşılayıp, askeri bir vasıtayla okuluma götürüp, okul müdürüne teslim etmişti. İşte Devlet Baba böyle bir babaydı.

İlk maaşımın 305 TL olduğunu hatırlıyorum, önce köy hocası, sonra şehirde mahallenin tek hocası olan dedeme bağışlamıştım. O zaman hocalar maaş almaz, bağışla geçinirlerdi.

Almanya’da 1973 yılından itibaren mesleğime devam ederken, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunda hizmet eden Alman bilim insanlarının yetişmemizde, tahsil hayatımızda bıraktıkları izlerin çok faydasını gördüm.

Örneğin; çoğu okul şarkı melodileri Almancadan alınmıştır:

Daha dün annemizin kollarında yaşarken, bugün okullu olduk şarkısı Mozart bestesinden- Morgen kommt der Weihnachtsmann- uyarlanmıştır.

Öğretmen Okulları Köy Enstitülerin devamıdır. Aynı kalitede öğretim uygulandı. Kız erkek öğrenciler ayrıldı ve Köy Enstitüleri Öğretmenleri Öğretmen Okullarında ders vermeye devam ettiller.

Baba, eti senin, kemiği benim, diyerek çocuğunu okula teslim ederken hem eğit hem öğret derdi. Eğitimi öğretimden daha ön plânda tutardı. Eğitilmeyen çocuğa öğretmek mümkün olmaz.

Karnede öğrencilerime Hal ve Gidiş notu verdiğimi bana, Prof. Dr. Cihat Karaali ilettiği, Eğitim Sürecinde Öğretme ve Öğrenme Eğiliminin Önemi, makalesiyle hatırlattı.

Yeri gelince tekrar ediyorum. Eğitim ile öğretim arasında fark vardır. Ama Türkiye’de genellikle öğrenime de eğitim deniyor. İki önemli ilke birbirini tamamlar.

Pedagoji bilim insanlarına göre çocuğun en önemli eğitim yaşı 3-6 yaş arası. Bu yaşlarda eğitilmemiş çocuğa sonraki yıllarda öğretmek oldukça zor oluyor.

Ağaç yaş iken eğilir.

A

-2-

Almanya’da bazı eyaletlerde dokuz öğretmenden sekiz öğretmen erken yaşta emekliye ayrılmak zorunda kalıyor. Berlin’de ise durum alarm verici.

Öğretmenlerin enerjisi bitmiş, yorgun. Fazla yük veriliyor, eğitme imkânı yok. Sınıflar kalabalık, bürokrasi işleri de omuzlarına yükleniyor.

Çoğu kez sınıfta birkaç eğitilmemiş öğrenci sürekli derste rahatsız ediyor, diğer öğrencilerin dersi takip etmesini engelliyor.

Halbuki öğretmenin görevi eğitme ve öğretme olunca, kazandığı deneyimlerle ve geleceğe yol gösterir. Yaşam koşullarına ve zamana uyum sağlayarak öğrencilerini tehlikelere karşı uyarır,

kendisi örnek olur ve teşvik eder, cesaret verir.

Bilhassa yaşadığım ülke Almanya’da ırkçı söylemlerle öğrenciler dışlanıyor. Başaran çocukların çoğu iyi niyetli bir öğretmen ve destekleyen ailesi sayesinde yoluna devam edebiliyor.

İki Almanya’nın birleşmesiyle aldığımız olumlu yolda, bütçe kısıntıları sebebiyle birçok projelere devam edilmedi.

Temel eğitim öğretim sınıfı, Eingangsstufe bu projelerden biridir. Öğrenci bir Anaokulu ve bir ilkokul öğretmeniyle okula başlıyordu. Bu projede çocuğu bulunduğu yerden alma imkânı vardı. Bazı derslerde sınıf iki grup halinde ders yapıyordu. Eğitim ve öğretim birlikte yürüyordu. Yüksek tahsil yapabilen öğrencilerimin çoğu bu modelle okula başlayan öğrencilerdi.

Birinci sınıftan sonra, yani iki ders yılı bir eğitmen bir öğretmenle devam ettikten sonra öğretmen yalnız sınıfı üçüncü sınıfa kadar götürüyordu. Fazla masraf oluyor, diye projeye devam edilmedi.

Öğrenci neden, niçin, nasıl sorularına cevap verebilmeli. Yalnız meslek başarı, karne ve diploma için öğrenmediği bilinci okulda verilmeli. Sosyal etik, yardımlaşma, insan olma yolunda ailenin eğitimde rolü böyle projelerde etkin oluyordu.

Neden öğrendiğini kavrayan öğrenci düşünce ve zihinsel yeteneklerini, aklını kullanarak geliştirir. Bilgiyle donanmış insanların sağlıklı yaşadığı, mesleğinde başarılı olduğu araştırmalar sayesinde kanıtlanmıştır.

Almanya geleceğini yurt dışında yetişmiş kaliteli, çalışan elemanlarda arıyor, ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Ülkesinde yaşayan çocukları yetiştirmeye yatırım yapmıyor. Diploma alamadan okulu terk etmek zorunda kalan gençleri yetiştirme yerine, küresel ihtiyaç olan yetişmiş, kaliteli elemanları getirerek hazıra konuyor. Gelenler de Almanya’da artan ırkçılık, ayrımcılık politikasından dolayı, ülkeyi terk edip, diğer Avrupa Birliği ülkelerine gidiyor.

O halde, öğretmenleri renkli, çok kültürlü topluma iyi hazırlayacak projelere yatırım yapmalı. Öğretmenlerin sorunlarını çözme yolunda önemli adımlar atılmalıdır. Emekliye ayrılma yaşı esnek yapılmalı. Erken ayrılma zorunda olan öğretmenlerin maaşlarında yapılan kesintileri, kanunen ayrılma yaşına ulaşınca eskiden olduğu gibi tamamı verilmelidir.

-3-

Ailesinde göç hikâyesi olan öğretmenler aynı şekilde göçmen çocuklarına daha faydalı olabilir. Öğretmen adayları ırkçı düşünceli bir profesöre rastlayınca tahsillerini yarıda bırakıyorlar. Çocuk ve gençleri ayrımcılığa karşı sağlam hazırlamalıdır. Öğretim üyesi değiştirme imkânı sağlanmalıdır. Bireyin kendine güveni küçük yaşta verilmelidir.

Torunum çok yorulmuştu, yarın devam edersin, dedim. Ben, dedemden öyle öğrendim, başladığım işi yarıda bırakmam, sonuna kadar yaparım, diye cevap verdi.

Demek ki çocuğa yakın çevresinde olan yetişkinler yalnız sözleriyle değil, davranışlarıyla da örnek olmalıdır.

Cihat Bey’in bilimsel çalışması olan makalesini kaynak olarak kullandım. Almanca yazmasını da çok önemli buldum. Düşünce ve bilgi önderleri, çoğunluk Alman toplumuna iletmeli ki, önlem alınsın, sorunlara çözüm aransın. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca biyografisi ve Uyumluluk kitabıyla ilgili yazdığım makaleyi de arşivde bulmak mümkündür.

“Öğretme ve öğrenme eğilimi yalnızca bilgi aktarma aracı değil, aynı zamanda karakter gelişiminin temelidir.

Öğretmenler yalnızca bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda değer örnekleridir.”

Prof.Dr. Cihat Karaali

Okuyarak, hoşça kalın!

Kaynak olarak kullandığım makale ve alıntı:

Prof.Dr. Cihat Karaali, Eğitim Sürecinde Öğretme ve öğrenme Eğilimin Önemi.

Bakınız:

Cihat Bey’in biyografisi ve kitap hakkında makalem arşivde, Uyumluluk, 02.06.2024