Beka, sınırda değil, sofradadır;
Paylaşılmayan ekmekte, susuz bırakılan derededir.
Çok kazanan göğe saray kurarken,
Az kazanan toprağın altında kaybolur.
Adalet yoksa, beka da yoktur;
Çünkü yaşamın özü, eşit nefeste saklıdır.
Beka, yalnızca sınırda değil,
Sofrada bölüşülen ekmekte,
Susuz bırakılan derede,
Göğe yükselen betonun gölgesinde…
Çok kazanan daha çok kazandığında,
Az kazanan daha da yoksullaşır;
Birinin sarayı yükselirken,
Diğerinin nefesi daralır.
İşte o an, çözülür toplumun bekası.
Doğa da sorar sessizce:
Benim hakkım nerede?
Ormanım kesildiğinde,
Suyum satıldığında,
Toprağım zehirlendiğinde,
İhanet içindedir yağmacı madenciler!
İnsanlığın bekası da tükenir.
Hak olmadan, hukuk olmadan, adalet olmadan;
Beka bir boş kelimedir.
Çünkü beka, yalnızca var olmak değil,
Yaşama hakkını eşitçe paylaşmaktır.
Güvendir, güvencedir ve sorunsuz gelecektir.
Beka, çocukların aç kalmadığı bir sabah,
Kadınların özgür yürüdüğü bir sokak,
Hayvanların susuz kalmadığı bir yazdır.
Beka, gökyüzünün mavi kalmasıdır,
Toprağın bereketini saklamasıdır.
Adalet, bekayı besleyen köktür.
Paylaşım, bekayı büyüten sudur.
Dayanışma, bekayı koruyan gövdedir.
Ve biz biliriz:
Adalet olmadan beka olmaz.
Beka, ancak eşit nefeste,
Ortak sofrada ve birlikteliklerde,
Paylaşılan umutlarda yaşar.
Beka, sofrada başlar.
Paylaşılmayan ekmek, bölünmeyen umut,
Birinin fazlası, diğerinin yokluğu
Toplumu sessizce çürüten adaletsizliktir!...
Doğanın Bekası – Su, Toprak, Orman
Beka, gökyüzünün mavi kalmasıdır,
Toprağın bereketini saklamasıdır,
İstemlerin gövermesi, düşlerin yeşermesi; Umutların çiçeğe durmasıdır.
Suyun özgürce akmasıdır denize.
Doğa olmadan toplum olmaz,
Toplum olmadan beka hiç olmaz!
Ortak Umut – Dayanışma ve Yenilenme
Adalet, bekayı besleyen köktür.
Paylaşım, bekayı büyüten sudur.
Dayanışma, bekayı koruyan gövdedir.
O halde çağrımızdır:
Beka için adalet,
Adalet için paylaşım,
Paylaşım için insan ve doğa birliği.
Var olsun yaşamak, yaşasın var olmak…