“Devletin amacı iyi yaşamdır, yalnızca var olmak değil.”
— Aristoteles, Politika
“Önemli olan yaşam değil, iyi yaşamdır.”
— Platon, Crito
Antik Yunan’da siyaset, yalnızca bir yönetim sanatı değil, insan ruhunu ve toplumları yücelten bir erdem etkinliğiydi. Platon için siyaset, adaletin beden bulmuş biçimiydi; toplumun ve bireyin “iyi yaşam”a ulaşma çabasıydı. Aristoteles ise devleti, yalnızca yaşamda kalmak için değil, iyi ve erdemli bir yaşamı gerçekleştirmek için var olan bir yapı olarak tanımlıyordu. Siyaset, onların gözünde yüce bir idealdi: Toplumun ortak iyiliği için akıl, adalet ve erdemle şekillenen bir uğraş.
Peki ya günümüzde?
Bugünün siyaset arenasına baktığımızda, “yüce bir amaç”tan çok “cüce bir menfaat”in belirleyici olduğunu görmek acı verici bir gerçeklik... Devlet yönetimi, yurttaşlara adil ve erdemli bir yaşam sunmak yerine, çoğunlukla belirli çıkar gruplarının varsıllığını artırmaya hizmet eden bir araca dönüşüyor. Artık siyasetin gündeminde kamu yararı değil, imar rantı var; adalet değil, ayrıcalıklı ihaleler var.
Platon’un “erdemli bireyler olmadan erdemli bir toplum olmaz” sözü, bugünün siyasilerinin kulaklarını tırmalamalı... Çünkü bugünün “toplum mühendisliği”, yurttaşları daha özgür, daha ahlaklı ya da daha bilinçli bireyler yapmak yerine; daha bağımlı, daha tüketici ve daha sessiz yığınlara dönüştürmeye çalışıyor.
Rant uğruna doğa talan ediliyor, kamu mülkiyeti özelleştiriliyor, kentler betonla boğuluyor. Siyasal kadroların “yüce hedefleri”, seçim takviminden ve proje panolarından öteye geçemiyor. Bütün bunlar olurken Aristoteles’in “devletin amacı iyi yaşamdır” sözü çürümüş betonun altında kalıyor.
Oysa siyaset, yalnızca oy kazanma sanatı değil; bir halkı adaletle, ahlakla ve ortak akılla yönetme sorumluluğudur. Ne yazık ki, bu yüce idealler bugün ya unutturulmuş ya da sahte gülücüklerin arkasına saklanmıştır.
Bugün siyasetçiler kendilerine açıkça sormalı:
Gerçekten iyi yaşamı mı kurmaya çalışıyorsunuz?
Yoksa yalnızca iyi bağlantılar mı kuruyorsunuz?
Toplumun ortak iyiliği için mi varsınız, yoksa kişisel çıkarlar için mi oradasınız?
Platon’un ve Aristoteles’in mirası hâlâ bizimle konuşuyor. Ama onları anlayacak kulaklarımız, onları hatırlayacak vicdanlarımız kaldı mı?
Siyaset, ya yeniden yüce bir amacın hizmetine girecek ya da cüce bir menfaatin gölgesinde sonsuza dek küçülecek... Ki küçülüyor da...Üstelik ülke yönetiminde olanlar bir yana, oylarımızla yerel yönetime taşıdığımız Özlem Çerçioğlu ve benzerleri eliyle daha da küçülecek... Ne acıdır ki bu küçülme bağlamında; kanacak hiç bir saf kalmadı bu ülkede "her şey daha güzel olacak" diye başlayan boş masallara...
Selma Erdal; Didim, 14 Ağustos 2025