Dengesiz bir iklim değişimi süreci yaşıyoruz. Geçen yılların aksine bu bahar ve yaz başı çok yağışlı geçti. Temmuz ve sonrasında yine sıcak havalar bekleniyor. Güney ve Batı bölgelerimizde orman yangınları başlayabilir ve günlerce dumanlı turuncu gökyüzünü yeniden görebiliriz. Bir orman mühendisi olarak umarım, hiç yangın olmaz, olursa da yangın söndürme uçakları bari bu dönem yeterli olur.

İster nemli, ister kurak ortamda olsun, yaşlı ormandaki ağaçlarda, ayakta veya yere düşen kütüklerde büyük miktarda karbonun depolandığı karmaşık bir sistem oluşur ve bu durum yüksek miktarda biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur. Bu ormanlardaki en yaşlı ve en büyük ağaçlar birkaç yüz ila birkaç bin yaşında olabilir ve sonuçta orman üyeleri karbon emilimi ve depolanmasında hayati rol oynarlar.

Ağaçlandırma Yeterli Bir Çözüm değil

Çoğu insan, ağaçların ve ormanların iklim değişikliğini azaltmada önemli bir rol oynadığını kolayca algılıyor. Ağaç dikmeyi amaçlayan çabaların bir nedeni bu. Ancak birçok insanın anlayamadığı şey, ağaçlandırma ile  oluşturulan ormanla, yaşlı ormanların aynı olmadığıdır. Bilinmesi gereken, iklim değişikliğini hafifletmek için daha fazla ağaç dikmenin basit bir şey olduğu, yanan ve yok olan ormanlarla kaybettiğimiz iklim değişikliğini önleyici gücün oluşturulmasının ise çok daha karmaşık bir olay olduğudur. Ağaçlandırılan ağaçların onlarca yıl iklim değişikliğini önleyici gücü çok zayıf olarak kalır.

Ormanın Yaşı ve Bileşimi Önemli

Ormanların yaşının ve bileşiminin orman yangınlarını önlemede ve karbon depolama rolünde büyük farklar var.  Eski, yaşlı orman her ikisinde de (yangın önleme ve karbon depolamada) en iyi ormandır. İşte bu değeri nedeniyle gelecekteki orman yangınlarını önlememize yardımcı olacak ve iklim değişikliğini azaltmak için en iyi görevi yapacak olan “yaşlı ormanları ne pahasına olursa olsun korumamız” gerekiyor.

Orman Büyüdüğünde...

Ormanlık alanlar, depolanmış organik karbonun önemli rezervuarlarıdır, Bir orman yandığında, karbon depolaması azalır ve dünya atmosferini ısıtan sera gazlarının konsantrasyonuna ek olarak karbondioksit salınır. “Ormanlar yeniden büyüdüğünde, atmosferdeki karbonu tekrar emerler”, ancak bu uzun zaman alır. Onlarca veya yüzlerce yıl. Bu arada, ağaçlandırılan alanlar “yaşlı doğal orman kadar yangına dirençli olmadığından” böyle bir döngü daha fazla orman yangını üretebilir.  Yanan ormanların yerine ağaçlandırılmış ormanların çoğalması yangın lehine bir durum oluşturacağından ormanın yönetimi daha da zorlaşabilir. Yaşlı doğal ormanla, ağaçlandırma ile oluşan ormanı, yangın ve karbon depolama yönünden bir tutamayız.

Ormanın Gelişme Öyküsü;

Odun üretimi veya yıkıcı orman yangını gibi büyük orman bozulmalarından sonra, bazı türlerde  ağaç tohumları çimlenir, yanan kütüklerin diplerinden sürgünler çıkar ve yeni fideler oluşabilir. Bu yenilenmenin hızı, ağaç türlerine, kütük saysına, dağılan tohum miktarına ve bozulma sonrası ortamın uygunluğuna bağlıdır. Böylece bu bölgede eskiden beri yaşamış (bu bölgeye uyum sağlamış) eski ağaç türlerinin kütüklerinden ve tohumlarını dağıtmasıyla hızla büyüyebilmesi ağaçlandırmaya göre yeni kurulan ormanın “doğallaşması” için daha uygundur. Bu şekilde birkaç yıl içinde, ağaç fideleri hızla büyür ve sürekli yeşil bir örtü oluşturacak şekilde genişleyebilir. Sonuç, kısa boylu ve benzer yaştaki ağaçlardan oluşan henüz olgunlaşmamış bir ormandır. Bu olgunlaşmamış ormanlar, yere yakın ince gövdeleriyle, küçük dalları ve yaprakların bolluğu nedeniyle yüksek orman yangını riski oluşturabilir.

Yangınla yok olmadığı takdirde bu küçük fide ormanının bir sonraki aşaması,  içlerinden boyu daha küçük kalan ağaçların gölgede kaldığı, daha büyük, daha hızlı büyüyen ağaçlar tarafından ışığı engellendiği için alttakilerin kuruyarak öldüğü bir büyüme ve ölüm-kalım sürecini içerir. Bununla birlikte, toprak zamanla daha da kesintisiz olarak gölgelenir. Yaşlanmaya başlayan ve boyu uzayan bu ormanlar karbondioksiti verimli bir şekilde emer ve ağaç gövdelerinde ve köklerinde depolar. Altta kalan ve ölen türler zamanla çürür, çürüme nemi arttırdığından bu şekilde orman yangını olasılığı azalır. Kapalılık oluşturamamış ormanlarda ise genellikle ot ve çalı topluluğu alt tabakada oluşur. Bu da yangın için riskli bir ortam yaratır.

Yaşlanan Orman

İnsanlar yaşlanınca dirençleri kaybolur, ormanlar için durum aksinedir. Ormanlar yaşlanabilir, ancak zayıflamazlar, doğal süreçlerde gelişirlerse veya doğal yapılarına uygun yönetilirlerse güçlenirler. 

Orman olgunluğa yaklaştıkça alt tabakadaki ot ve çalılar yok olduğu gibi, üst tabakadaki hakim ağaç gövdelerinin alt ve orta kısmındaki dallar da kurur ve dökülür. Bu dallar zamanla çürür, toprak için gübre görevi görür. Hayatta kalan  hakim ağaçlar zamanla daha da büyüyecek, bu şekilde “her yıl artan şekilde ek karbon biriktirecek”, karbonun bir kısmını da dökülen dallarda ışık mücadelesinden yenilip yıkılan  “ölü ağaç gövdelerinde” orman tabanında bir çeşit ölü ağaç enkazı olarak depolanacaktır.

Bu olgun ormanda, zamanla çok daha az ama çok daha büyük ağaçlar ortaya çıkar ve orman daha karmaşık hale gelir, orman içinde nem artar, artan sayıda bitki ve hayvan türlerine sahip olur, yangına karşı direnci artar.

Ormanın Yönetimi Hataları

Yangın riski açısından bir ormanın yaşına ve olgunluğuna ek olarak, coğrafi konum da önemlidir. Daha kuru  Güney ve Batı bölgelerimiz yangına daha hassastır. Ancak; belirttiğimiz gibi yaşlı ve kapalılığı optimal olan ormanlar, ölü odunların büyüklüğü ve nem içeriği nedeniyle orman yangınlarına karşı dayanıklıdır.

Bununla birlikte, yaşlı ormanlarda yapılan orman yönetimi hatalarının yanında, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak daha sıcak ve daha kuru koşullar gibi olumsuzluklar bir araya geldikçe ormanın direnci zayıflayacaktır. Bu durum, olgun yaşlı ormanları bile orman yangınına daha yatkın hale getirecektir. Ülkemizde son yıllardaki orman yangınlarında bu iki faktörün birleşmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Bu konu incelenmeye ve tedbir alınmaya muhtaçtır.

Doğa Ne Yaptığını Bilir

Her durumda, doğa ne yaptığını bilir ve genel olarak sorunlara insan müdahalesi daha olumlu olmak yerine durumu daha da kötüleştirmeye neden olur. Ormanlarımızın doğal kalmasına fırsat verebilirsek, artan biyolojik çeşitlilik, su tasarrufu ve rekreasyon dahil olmak üzere birçok fayda elde edeceğiz ve daha az orman yangını yaşayacağız. Ormanlarımızın doğal bir şekilde yaşlanmalarına fırsat vermeliyiz.