Bir ermiş kişi şöyle buyuruyor:
- Yalan söyleyeni aşağılamayın; onu anlamaya çalışın, yardım edin…
Evet… İnsanın doğasında, görülme, görünme ve değerli bulunma isteği vardır.
Kişi, bir şey başardığında toplumun ona “Aferin” demesi —
benliğini besler; kişiliğindeki bazı arızaları tamir eder.
Ama insanların bir kısmı bu ilgiyi, [şu ya da bu nedenle,]
yeterince görmemiştir…
O yüzden başkasının başarılarını kendileri yapmış gibi anlatmak, içsel bir “ben de varım” çağrısı olarak ortaya çıkar.
Bu tür yalan, çoğu zaman benlik yoksunluğunun dışa vurumudur.

GÜÇSÜZLÜĞÜ ÖRTME ÇABASI
“Ben yaptım” yalanı, aynı zamanda bir güç illüzyonudur. Gerçekte etkisiz, görmezden gelinen ya da kendisini değersiz
hisseden kişi, bu yalanla kendi güçsüzlüğünü örtmeye çalışır...
Bir anlığına bile olsa, başkalarının gözünde “yapan”, “yaratan”, “başaran” biri olmak ister.


PARILTI YAMASI
Psikolojik düzlemde bu davranış, narsistik savunma kategorisine girer.
Kişi kendi yetersizliğini kabullenemez; çünkü “kusurlu”
görünmek içsel olarak O’na katlanılmaz gelir.
O yüzden, başkasının emeğini sahiplenerek kendine bir parıltı yaması ekler.
Ama bu parıltı yapaydır; çünkü dışarıdan kısa süreli de olsa alkış toplarken, içeride özsaygı erir.
Bu yalan türü [ayrıca] yalnızca bir birey davranışı değil, etik bir kırılmadır.
Birilerinin emeğini çalmak, gerçeği bozmaktan daha öte bir şeydir.
İlişkilere, adalete ve güvene zarar vermektir.

O yüzden bu tür yalan, sadece bir sahte övünç değil, aynı zamanda bir adaletsizliktir.

Sonuç olarak, “Ben yaptım” diyerek yalan söyleyen kişi aslında şunu söyler:
- Görünmek istiyorum, fark edilmek istiyorum, yetersiz hissetmekten korkuyorum.
Toplumun onayını almak için “göründüğü gibi olmamayı” seçen kişi, [aslında] kabul görmek istediği için yalan söyler…
Albert Camus’un sözü ile soruna son noktayı koyalım: “Yalan söylemek, bir insanın özgürlüğünü kendi elleriyle boğmasıdır.”