Bir “mal”dan yararlanmak istiyorsanız onu ya satın alırsınız ya da belirli zaman aralıklarında kullanmak için kiralarsınız.
Bu mal taşınır olur ya da taşınmaz olur… Fark etmez.
Siyasetçinin mal biçimi [ya da içeriği] taşınır da olabilir; taşınmaz da…
Bütün bu farklılıklar onların mal-beyanlarında gözükmez; saklıdır.
Vitrine alenen çıkmaz “mal”lar…
Merdiven altındaki müzayede de sessiz çığlıklar atarak sıralarını [yani kaderlerinin efendisini] beklerler.
Derken, yine sessiz bir biçimde gonk çalar; piyasa açılır ve…
Satış, müzayede yöneticisinin ( münadinin ) son çekiç darbesiyle akdedilmiş (münakit) olur.
Nasıl mı?
Merdiven altı alaca karanlıktır.
Bu satışın hiçbir evrakı, imzası, mührü yoktur.
İlan edilmiş rayiç bedeli de yoktur.
Serbest ekonomi kuralları içinde alıcı terazinin kaç okka çektiğine bakar ve bedeli belirler.
Satın alınan siyasetçi ile mal sahibi arasındaki ilişki mafya ahlakının keskin ilkeleri ile süregelen tombul bir münasebettir.
Sonra sıra malın mallık düzeyi ya da derecesine gelir.
Alıcı tarafından “görev” ya da görevler oluşturulur…
Ve en sonunda da Rahmetli Münir Özkul’un o meşhur repliğine sıra gelir:
- Perde!..
Ve oyun başlar.
Sahnede kurultaylar vardır, Ekmelettin’ler vardır, 6’lı Masa’lar vardır… Destekler, icazetler, kirasının kim tarafından ödendiği [doğal olarak] belirsiz kocaman ve lüks ofisler vardır, “yürü ya kulum”lar vardır.
Yok yok sözü daha fazla uzatmak gereksiz.
Kiralama ilişkisinde de benzer ilişkiler hüküm sürer. Ancak tek fark, kullanım süresinin daha kısa, verilen görevlerin daha basit ve yavan olmasıdır.
Hepsi bu kadar.