Genellikle çöken toplumlarda insanlar inançlara ve milliyetçiliğe sarılarak hayata tutunmaya çalışırlar. Üretildiği varsayılan ve tabulaştırılan sanal değerler üzerinden varlık sürdürme çabası, özde milliyetçi bir yaklaşımdır.
Güncel sorun algılarıyla yola çıkan ve mevcut koşulların elverdiği ölçüde öz güçlerine dayalı olarak çözümler üretmek isteyen örgütlü (siyasi parti) yapı görece bağımsız milliyetçilerdir.
Milliyetçilik, uluslaşmanın ilk basamağıdır. Özellikle kurtuluş ve kuruluş temeli olan toplumlarda, sorunlara ve çözümlere yaklaşımlar milliyetçilik temelinde yükselir. Kurtuluş ve kuruluş milli iradenin en açık ifadesidir. Seçim sürecinde milliyetçilik söylemi çok kullanıldı. Ne yazık ki, bu çaba ülke yararına değil bazı siyasi partileri suçlamak amacıyla kullanıldı. Milliyetçilik olgusuna baktığımızda ülke genelinde üç faklı öbekleşme görülmektedir. Geleneksel (kır) milliyetçilik, kent milliyetçiliği ve kişisel konumlarına bağlı olarak sorun algısı oluşan milliyetçiler. Konunun ayrıntılarına son öbekten başlayalım. Konu ile ilgili olarak Fikri Sağlardan uzun bir alıntı yapıyorum:
“Sinan Oğan’a oy verenlerin çok büyük oranda gençler olduğu açık.
Bu gençler, kan ve kafatası milliyetçiliği yapmıyor. Onlar yurtsever gençler.
Kimlik siyasetinden bıkmışlar.
Özgüvenleri var. Bilgili ve bilinçliler.
Çoğunluğu çok iyi eğitim almış.
Sinan Oğan istedi diye “tercihlerini” değiştirmezler...
Önemli özellikleri, yaşam biçimlerine karışılmasına şiddetle karşı çıkmaları.
Aldıkları eğitime, yetkinliklerine ve yeteneklerine uygun adil kazanç bekliyorlar.
İtelenmekten, horlanmaktan ve aşağılanmaktan hoşlanmıyorlar.
Sorgulayan ve hakkını arayan ama fazlasını da istemeyen güçlü karaktere sahipler.
İstikrar istiyorlar.
Gururlular.
Ekonomik çöküntüde çektikleri sıkıntıları yalnız başlarına aşma peşindeler.
Ailelerine yük olmak onları incitiyor.
Sosyal devleti yok eden siyasi anlayışlara olan düşmanlıklarının nedeni, “yaşanılacak bir ülke oluşturmamaları!”
Siyaset yapma biçimini değiştirmeyenlere kızgınlar…
Hayal ettikleri bir yaşamı yaratamadığı için siyasete karşı öfkeliler!” (FİKRİ SAĞLAR, BİRGÜN,17.05.2023)
Küreselleşmek, kaynakları yağmalamak ve ulusal pazarlara giriş vizesi almak için tezgahlanmıştı. Ülke çıkarını egemenlerin çıkarı ile aynı gören ve gerçeklikten kopuk; araştırıp soruşturmak gibi bir sorunu olmayan ve soru sormayan yığınlar…Bu klasik kır milliyetçiliğinin tabanını oluşturuyor. Kentli milliyetçiler bir başka grup. Bu ikisinin dışında üçüncü öbek de Fikri Sağlar’ın anlattığı eğitimli kesimdir.
Ülkesine ait olan şeylere sahip çıkan kişi milliyetçidir. Milliyetçilikteki ortak bağlar; ortak vatan, ortak dil, ortak kültür ve ortak gelecek tasarımı.
Ülkesine ait olan şeylere ve tüm insani değerlere sahip çıkan kişi yurtseverdir. Yurtseverliğin artısı, yasal dayanaklı kurumlar güvencesinde adil paylaşım istemidir. Bu doğrultuda tüm varlıkların temel haklarına saygılı olmasıdır. Doğanın ve öteki varlıkların, varlıklarını sürdürme güvencesini sağlama istekleridir.
Sermaye sadece varlık değil, kesinlikle hükmeden varlıktır!
Yaşananları görmeyenlerin, yaşanabilecekleri algılaması mümkün değildir…
Gerçekte görmek; sadece var olanları değil, olabilecek olanları da görebilmektir.