ÇAĞRIMDIR!...
Halkımız için ve onların adına yerel yönetime çağrımdır!...
Musluklardan akan su, kullanılabilir ve içilebilir hale getirilsin…
Paylaşım adil ve eşitlikçi olursa; barışın, refahın, mutluluğun ve özgürlüklerin, sevginin, saygının, hoşgörünün, onur ve saygınlığın nedeni olur. Uzlaşmaların, birlikteliklerin yaşamın her alanına yansımasına neden olur. Sağlıklı, güven içinde ve mutlu olarak yaşamak tüm normal insanların istem, beklenti ve talepleridir.
Devlet, tasarrufunda olan varlıkları kamu eliyle işleterek kazandığı zaman, temel görevlerinin yanı sıra refaha, kalkınmaya ve istihdama katkı sunar. Devletin klasik görevlerinin önde geleni; eğitim, sağlık ve güvenliktir. Ulusa ait olan kaynaklar özelleştirildiğinde, o varlıklar üzerinden kazanç elde edenler sadece maddi kazanç sağlamaz, maddi kazancın yanı sıra, siyasi ve sosyal kazanımları olur. Bu kazanımlar onları ayrıcalıklı konumlara taşır. Oysa üstte saydığımız temel görevler devletin varlığının, birliğinin ve geleceğinin güvencesidir. Eğitimi, sağlığı ve güvenliği özel alana terk etmek, devletin genel çoğunluğu terk etmesi ile eş anlamlı olabilir. Ülkenin gerçek sahiplerinin ülke ile olan bağları koparılmış olur(!) Özelleştirmeler, doğal paydaşların haklarını kendi rızaları olmadan ellerinden alınmasıdır.
Adil bir vergi düzeni, kazananların olduğu kadar, kazanma olanağı bulamayanlarında (işsizler, dar gelirliler) güvencesidir. Sosyal devlet, hukukun üstünlüğü temelinde demokratik yol ve yöntemleri benimseyerek uygulayan devlettir. Sosyallik olgusunun temelinde adalet ve eşitlik vardır. Bu algı genel ve yaygındır. Varlık güvencesinin temeli, sosyal güvenlikle var olmaya devam edebilir.
Şimdi paylaşmamak sorununa gelelim. Yaşadığımız sorunların çok büyük bir bölümü paylaşımdan kaçınıldığı için yaşanmaktadır. Yani, yaşadığımız sorunlar adil ve eşit paylaşımı geçin, hiç paylaşmamaktan kaynaklanmaktadır. Paylaşmak söz konusu olduğunda, paylaşılabilecek bir değerin olması gerekir. Bu değerler varlıklar ve onların getirileri olabilir. Örneğin; ticareti ele alalım. Ticaret için mal veya hizmetin üretilmesi gerekir. Temel olan bu malların ülkemizde üretilmesidir. Üretim ortamlarına pozitif olarak yaklaşılmaz ise; doğrudan değil ama dolaylı olarak üretim engellenmiş olur. Bir zirai üretim için girdiler; tohum, ilaç, gübre, elektrik, su gibi girdiler söz konusudur. Tohum yabancıların kontrolünde ise ve sadece bir kez ürün veren kısır tohum dayatması hiçbir koşulda ülke yararına olamaz! İlaç ve gübre fabrikaları ya kapatıldı ya da satıldı. Buda üretimi engellemenin başka bir yöntemidir. Bu koşullarda üretici üreteceği malların girdilerini karşılayamaz. Bunun sonucunda da üretmekten vazgeçer(!) Kesinlikle ülke yararına olmayan bu gelişmenin nedenleri arasında çiftçiyi toprağından koparmak ve Anadolu’yu insansızlaştırmak girişimleri olabilir(!) İş burada bitmiyor; üretimi engellenen temel ihtiyaç maddelerinin dışarıdan ve dövizle alınması gerekiyor. Dış alımları sınırlı sayıda kişi yaptığı zaman, serbest rekabet koşulları ortadan kaldırılmış oluyor. Aynı şey ihalelerde yapılıp, bütün ihaleler aynı kişilere veriliyor ise?
Daha önceki yazılarımda birkaç kez değindiğim; denetimsiz ticaret, kontrolsüz inşaat ve imtiyazlı yağmacı madencilik … Bu paylaşılmayanlara bazı üst düzey makamları da ekleyebiliriz. Milyonlarca lisan, yüksek lisans ve doktoralı insanlarımız var iken, bazı kişilere özellikle kariyerlerine bakılmaksızın birden fazla maaş alma olanağı tanınırsa? Özellikle vatandaşlık hakları ile fırsat eşitliği yerle bir ediliyor(!) Bütün bunlar, paylaşmama zorbalığının ve dayatmasının sonucudur(!)
Paylaşmayanların gelirleri artarken; ehliyetsiz yandaşların sosyal statüleri yükseliyor. Yönetimi belirlemede söz hakları artıyor. Yasalar ve kurallar üstü güçleri ve dokunulmazlıkları artıyor(!) Kültürsüz sermaye saldırgan olur çünkü; haksız ve hukuksuz bir oluşumun sonucudur(!)
Değersizler toplumun tüm değerlerini yok ederken; bir çekirge sürüsü gibi geçtikleri yerlerde umudu ve geleceği tüketiyorlar! Böylece paylaşmama sorunu kartopu gibi büyümeye devam ederken; toplum tüm varlıklarıyla birlikte değerlerini kaybediyor! Hızla kan kaybeden toplum geleceksiz bir geleceğe doğru hızla yol alıyor!