Ya­şa­nı­la­sı bir ya­şa­mın so­run­suz­ca sür­dü­rü­le­bil­me­si için, gü­ven­li bir or­ta­mın ol­ma­sı ge­re­kir. Gü­ven­li ortam, ge­le­ce­ğin ön­gö­rü­lür ol­ma­sı­dır. Ön­gö­rü­len bir ge­lecek ki­şi­sel plan ve pro­je­le­rin kur­gu­lan­ma­sı ola­na­ğı­nı sunar. Bu ola­nak ha­fi­fe alın­ma­ma­lı ve yad­sın­ma­ma­lı­dır. Kur­gu­la­mak; yeni, fark­lı ve is­te­nir olanı ifade eder ve adına umut denir. Bi­linç­li bi­rey­ler var ol­du­ğu sü­re­ce umut­la­rı bit­mez. Sa­de­ce yaşam bit­ti­ğin­de umut biter. Bir var­lı­ğın için­de bu­lun­du­ğu or­tam­da; kork­ma­dan, ka­çın­ma­dan, kuşku duy­ma­dan his­set­ti­ği ra­hat­lık­tır güven. Gü­ve­nin temel da­ya­na­ğı konum ve ko­şul­lar hak­kın­da ye­ter­li bil­gi­ye sahip ol­mak­tır. Bilgi gü­ve­nin sı­nır­la­rı­nı ge­niş­le­tir. Bilgi her ko­şul­da güç ve öz­gü­ven de­mek­tir. Yani güven bilgi ve bi­linç de­mek­tir. Bi­linç­li birey gü­ven­li ya­şa­mın ön ko­şu­lu­dur.
Güven, ya­şa­mın is­te­nir renk­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı­dır. Ya­şa­mın gök­ku­şa­ğın­da göz alıcı tüm renk­le­rin her tonu bu­lu­nur. Tek ba­şı­na güzel olan renk­ler, gök­ku­şa­ğı bi­le­şe­nin­de çok daha güzel gö­zü­kür.
Gü­ven­li kişi so­run­la­rı­nı aş­ma­sı­nı bilir, sorun aşmak bir ba­şa­rı­dır. Ba­şa­rı­lı ki­şi­ler sa­de­ce üret­mez, üre­tir­ken de ya­ra­tır! Yap­tı­ğı işe bi­linç­le yak­laş­mak ve yap­tı­ğı işe ak­lı­nı kat­mak us­ta­lık­tır. Ya­rat­mak ken­di­ni aş­mak­tır; ken­di­ni aşmak da ge­le­ce­ği ya­ra­ta­bil­me po­tan­si­ye­li­ne eriş­mek­tir. Ön­gö­rü­lür ge­lecek, yaşam gü­ven­ce­si­nin sür­dü­rül­me­si­dir. İnsan­lar ne­le­re gü­ve­nir? Soru şöyle ya­nıt­la­na­bi­lir; ken­di­si­ne, çev­re­si­ne, ül­ke­si­ne ve dünya in­san­lık aile­si­ne. İnsan ken­di­si­ne gü­ve­ni, gü­ven­li bir or­tam­da gü­ven­ce­ye alı­nır. Var olan­la­rın ko­run­ma­sı, ge­liş­ti­ri­le­rek ge­le­ce­ğe ak­ta­rıl­ma­sı, en temel in­sa­ni gö­rev­ler­den bi­ri­dir. Bu olum­lu ol­gu­nun ger­çek­leş­ti­ril­me­si, çev­re­sin­de­ki­le­rin gü­ven­de ol­ma­sıy­la ola­nak­lı­dır. Çevre gü­ven­li­ği için bi­lim­sel çö­züm­ler, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü te­me­lin­de ele alın­ma­lı­dır. Top­lum­sal güven bi­rey­sel gün­ler top­la­mı­dır ki; bu pay­la­şım ve da­ya­nış­ma­dır.
Ge­le­ce­ğin ön­gö­rü­le­bil­me­si gü­ven­ce­le­re bağ­lı­dır. Gü­ven­ce­ler bü­tü­nü yö­ne­tim sis­te­min­de yer alır. Sis­te­min gü­ven­li ola­bil­me­si için; ön­ce­lik­le hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün be­nim­sen­me­si ve ya­şa­ma iliş­kin temel hak­la­rın ku­rum­sal gü­ven­ce­le­re bağ­lan­ma­sı ge­re­kir. De­mok­ra­tik ve laik ku­rum­lar, ya­şa­mın gü­ven­ce­si­dir. Ülke yö­ne­tim­le­ri ül­ke­de­ki kişi, doğa ve öteki var­lık­la­rın gü­ven­ce­si­dir.
GÜ­VENLİK.
Gü­ven­lik, ola­bil­di­ğin­ce her ko­şul­da ya­şa­mı doğal aka­rın­da sür­dür­mek için alı­nan ön­lem­ler se­ti­dir. Set ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­si, ya­şa­mın her ala­nı­nın gü­ven­lik kap­sa­mı­na alın­ma­sı ger­çe­ği­ni işa­ret eder. Bu kap­sam­da en sık ifade et­ti­ği­miz gü­ven­lik vur­gu­la­rı can ve mal gü­ven­li­ği­ne iliş­kin­dir. Özel gü­ven­lik­ler ar­tı­rı­lın­ca genel gü­ven­li­ğin alanı da­ra­lır. Fark­lı iki gü­ven­lik ça­tış­tı­ğın­da ege­men­le­rin ve yö­ne­ten­le­rin gü­ven­li­ği ön alır(!)Oysa ön­ce­lik­li ol­ma­sı ge­re­ken va­tan­daş­la­rın(ka­mu­nun), ya­şa­mın her ala­nı­na iliş­kin gü­ven­lik­le­ri­ne ön­ce­lik ta­nın­ma­sı­dır. Ya­şam­la il­gi­li tüm gü­ven­lik­le­rin gü­ven­ce­si dev­let­tir. Çünkü bir birey dev­let olu­şu­mu­na ka­tıl­dı­ğı zaman, bunun kar­şı­lı­ğın­da bir yaşam gü­ven­ce­si bek­ler. Bu­ra­da ge­çer­li olan kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si­dir. Özgür iradi ka­tı­lım­cı bi­rey­le­rin gü­ven­ce­si; dev­le­tin sağ­la­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu gü­ven­ce­ler­dir. Bu gü­ven­ce­ler top­lum ya­şa­mın­da be­lir­li alan­lar­da öne çıkar Bun­lar eği­tim, sağ­lık ve tüm gü­ven­ce­le­ri içe­ren sos­yal gü­ven­lik­tir. Sos­yal­lik ol­gu­su, ya­sal­lık­la bir­lik­te yol alır. Ya­sa­la­rın anası ise, ana­ya­sa­dır. Ana­ya­sa­lar ulus için uy­gu­lan­ma­sı ge­re­ken­ler­den olu­şur…
GÜ­VEN­CE.
Gü­ven­ce; ya­şa­mı ko­lay­laş­tı­rı­cı te­mi­nat, ga­ran­ti, da­ya­nak, olum­lu inanç ve po­zi­tif istem ve bek­len­ti­dir.
Gü­ven­lik, tekil ör­nek­ler­de fiili du­ru­mu yan­sı­tır­ken, gü­ven­ce istem ve bek­len­ti­le­ri de içe­rir. Dev­let olu­şu­mu bu ge­rek­li­lik­le­ri yasal ve ku­rum­sal gü­ven­ce­le­re bağ­lar. Bu gü­ven­ce­ler; is­tem­ler­den, ya­şan­tı ve de­ne­yim­ler­den ve ka­tı­lım­cı ortak akıl­dan bes­le­nir. Özel­lik­le ge­le­ce­ğe iliş­kin gü­ven­ce­ler; ay­dın­lar, dü­şü­nür­ler, sa­nat­çı­lar ve alan uz­man­la­rı­nın top­lu­ma kat­kı­la­rı­dır. Ay­dın­lar, ken­di­le­riy­le bir­lik­te (pay­la­şım­cı) ül­ke­le­ri­nin ve dünya in­san­lık aile­si­nin ya­ra­rı­nı dü­şü­nür ve is­ter­ler. Sa­nat­çı­lar, sı­ra­dan­lar­dan önce gö­re­bil­dik­le­ri ge­le­ce­ği gün­cel ya­şa­ma ta­şı­ma ça­ba­sın­da olan üret­ken ya­ra­tı­cı­lar­dır. Alan uz­man­lı­ğı bir yö­nüy­le us­ta­lık­la ça­kı­şır. Usta üret­tik­le­ri­ne dü­şün­ce­si­ni katar. Aynı za­man­da usta yap­ma­dan önce gö­re­bi­len­dir; sı­ra­dan­lar ise bir işi ancak ya­pıl­dık­tan sonra görür. Bu nok­ta­da sa­nat­çı­nın ar­tı­sı, us­ta­nın üret­tik­le­ri­ne yü­re­ği­ni kat­ma­sı­dır! Bütün bun­lar ge­le­ce­ğin gü­ven­ce­si için ol­maz­sa ol­maz­lar­dır! Ön­gör­mek, far­kın­da­lık­la baş­la­yan bir sü­reç­tir. Ne­le­ri niçin is­te­di­ği­ni bilen in­san­lar bi­linç­li olan­lar­dır. Po­zi­tif bi­linç laik, de­mok­ra­tik ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün be­nim­sen­di­ği ya­pı­lar­da ye­şe­rir. Bu ya­pı­lar ola­bil­di­ğin­ce fark­lı­lık­la­rı as­ga­ri­ye in­dir­me­ye ça­lı­şır. Düzey eşit­li­ği­nin ya­ra­tıl­ma­sı, fır­sat eşit­li­ği­nin ol­du­ğu kadar adil pay­la­şı­mın­da ol­maz­sa ol­ma­zı­dır. As­lın­da bu olgu top­lum­da­ki refah dü­ze­yi­nin ya­şa­ma yan­sı­ma­sı­na hiz­met eder.
Dünya sa­de­ce in­san­lar için değil, tüm var­lık­lar için gü­ven­li hale ge­ti­ril­me­li­dir. Bunun için, dün­ya­da ba­rı­şın ege­men kı­lın­ma­sı, in­san­lı­ğın önde gelen gö­rev­le­rin­den bi­ri­dir. Ya­şa­nı­la­sı bir dünya, tüm var­lık­la­rın yaşam gü­ven­ce­si ol­ma­lı­dır. Gü­ven­de ol­ma­sı ge­re­ken sa­de­ce in­san­lar değil, tüm öteki can­lı­la­rın da gü­ven­de ol­ma­sı ge­re­kir. Hiç kuş­ku­suz bu­nun­la da bit­mez. Doğa, hava, su ve ya­şa­mı var kılan tüm kay­nak ve or­tam­la­rın gü­ven­ce­ye alın­ma­sı ge­re­kir!...