Yılın son günlerinde Noel Bayramı kutlandıktan sonra şehir adeta bir sessizliğe bürünür. Süslenen çam ağaçları sokaklara atılıyor. Bayram telaşı geçti, dinlenme ve bu sakin günlerde güç, kuvvet enerji biriktiriliyor. Yılbaşı kutlamalarına hazırlık yapılırken nesil farkı belirgin oluyor. Gençler havai fişek atılması yasak olmayan bölgelerde ışık gösterileri yapmaya hazırlanıyor. Yaşlılar ise televizyon programlarıyla gelecek yıla adım atacaklar.
Yıl eskimez, biz insanlar 2023 yılını terk ediyoruz, yıl yeni de olmaz, gelen yıla hızlı adımlarla giriyoruz. Geçmiş yıllarda kazanılan bilgi ve deneyimlerle teknolojide görülen ilerleme sayesinde haber ve olaylar çok hızlı bir şekilde toplumlara global olarak yayılıyor.
Korona pandemi, ailede huzur, sevgi ve mutlu yaşamın önemini yoğun olarak hatırlattı. Bu güzel duyguyu paylaşmak ve örnek olması bakımından bence kayda değer haberlerin en önemlisi evlenme yıldönümü kutlaması oldu.
Yayın yönetmenim gazeteci Sefa Doğanay ve eşi Sümeyra Hanım yirmi beşinci evlilik yıldönümünü kutladığı haberi beni çok sevindirdi. Biz yazarlar sevinçlerimizi düşünceye çevirerek okuyuculara duyurmalıyız.
Türk toplumu düğünlere çok önem veriyor. Düğün salonları kâr ediyor, gençler birbirleriyle tanışma fırsatı buluyor.
Korna çalarak ses kirliliği yapmadan, araba konvoylarıyla havayı kirletmeden düğün dernek devam etsin. Trafiğe engel olmadan, ceza ödemeden yapılsın. Bir Alman komşum korna çalma kültürünü çok acayip bulduğunu söyledi. Düğün gelin ve damadın özelidir, gürültüye ihtiyacım yok, diyor.
Düğünde evlenen çiftlere bir ömür birlikte yaşaması arzu edilir, ama bu dileğin gerçek olması zamana bağlıdır. O halde on, yirmi, yirmi beş ve daha fazla yılı evlenme yıldönümleri kutlanmalı, hem de coşkuyla, gümüş, altın, platin, elmas yılları olsun. Sefa Bey ve Sümeyra Hanım Berlin’de kutlamaya başladı, önce Almanya sonra Türkiye’ye yayılsın, görkemli olsun.
Tüm dünyada kötü haber, haber sayılıyor. Bilhassa Almanya’da göçmen kökenli azınlık toplum televizyonda görülmez, basında okunmaz, radyoda duyulmaz. Be nedenle Türkçe yayın yapan, iletişimi sağlayan basın önemini koruyor. Teknoloji sayesinde görsel yayınlar da çok ilgi görüyor.
Bu yılda Alman, Fransız yapımı ARTE TV veya Alman, Avusturya, İsviçre yapımı 3 SAT TV gibi Türk Alman toplumuna ait böyle iki dilde Türkçe Almanca yayın yapan kaliteli bir televizyon kanalımız olsun.
COSMO radyoda bir söyleşide, otuz yıl sonra Almanya’da Türkçe konuşan nesil kalacak mı, sorusu gündeme gelmişti. Resmî makamlarca Türkçe korunmuyor, teşvik edilmiyor. Bu soruyla hüzünlenme duygusu beni sarmıştı. Ama dün komşum umut verdi. Hanım Türkçe öğrenmek istiyor, eşi yardım edecek. Dört aylık bebeğe de öğretecekler. Eşim kitaplarını verdi, minik aile çok sevindi. Ben de bebek otuz yaşına gelince Türkçe konuşup, yazacağı için umutlandım, sevindim.
Yılın son günlerinden gelecek yıla taşımamız gereken güzel bir olayı daha paylaşmak istiyorum.
CHP-BB, Cumhuriyet Halk Partisi Berlin Birliği nezdinde, Emekli Çalışma Kolu Başkanı Müberra Hanım başkanlığında çok faydalı bir konferans izledim. Köşedaşım Ali Sönmez, Demenz hakkında çok detaylı bir konferans verdi. Dikkatle izlemek için not almadım, yazılı bilgi alınca bu konuda makale yazacağım.
Ali Bey çok iyi hazırlanmıştı, kendimi üniversitede sandım. Bilimsel açıklaması anlaşılmıştı. Bunu katılımcıların sorularından anladım. Hastalık seyrinden önce bunama ve hafıza kaybını önlemek ve geciktirmek için neler yapmalı, sorusu emeklileri çok meşgul ediyordu. Sağlıklı Yaşlanma makalem okunsaydı emekliler biraz rahatlardı. Zira bu makale hafıza kaybından önce uygulanması gereken yaşam kurallarını anlatıyor. Toplantının başarılı geçmesine çok sevindim. Emeklilerin bilgi seviyesi ilgilerinden belli oluyordu. Partinin ilkelerine layık emekliler sağlıklı, bilinçli yaşamayı hak ettiler.
Niyetim, amacım iyi örnekleri 2024 yılına taşımak, devam ettirmek, yeni düşünceleri uygulamaya teşvik etmektir. Ben bu satırları yazarken Berlin Aralık ayı sonunda adeta Sonbaharı yaşıyor. Sürekli yağmur çiseliyor.
Pencereden bakıyor ve kuşların sesini duyuyorum. Karşı duvar bitki örtüsü. Yıllar önce koyu mavi renginde IKEA duvarını görmeyelim diye imza toplamıştık. Böylece duvarda parmaklıkla tırmanan bitkiler kuş, kelebek ve uçan böceklere yuva, diyar oldu. Dünya’da metropolleri yeşil duvarlarla örterek hem görünüşe güzel katkı sağlamak hem de iklim değişimine karşı önlem alan örnek ülkeler var. Türkçe okunan her ülkede bu arzum örnek olsun. Bir birey başlar, imza toplar ve böylece başarıya ulaşılır, şehirler de yeşil manzaralarla süslenir.Sevgili okuyucularım bu yılda var olan dostlukları koruyup, yeni dostlar edineceğiz. Ekim ayında Didim Öğretmen Evi’nde tanıştığım Yıldız Teker Maner Hanımın bana ilettiği şiir gibi bir yıl geçirmenizi diliyorum.
2024 Yılı
Öyle bir yıl olsun ki;
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun.
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
O da gençlerden uzak olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Hoşça kalın!