Deniz, deniz gibi
Dağ, dağ gibi görünür
Ankara'da sevdiğim aylar Eylül, Ekim
Mayıs, Haziran gerisi yalan..
Ne kışı kış
Nede yazı yaz oluyor Ankara'nın
Bu gün havanın güzelliği ve güneşin sıcaklığı, sıcak bir el gibi dokunaklıydı Ankara'da
Bir tek lahmacun'un 350 TL. ye, satıldığı kebapçıdan çıktım Ekim ayın da okumak için İş Bankası yayınlarının satıldığı kitapçıya daldım.
Raflardaki çeşit çeşit, yazarların yayınları ve dünyanın çeşitli klasiklerinin sergilendiği raflara teker, teker bakarak 4 adet kitap seçtim kasaya gittim" İş Bankası müşterisi iseniz" indirim var dedi kasadaki görevli, evet dedim.
Toplamda 303 TL ödedim.
Sonra... Cebir mi, cebirsel hesap mı sordum kendi kendime, hükmün hakimiyeti kim de bu işin matematiği olmalıdır.
Yediğim lahmacun'un ham maddesini ve kitapların hammaddesi bağlamında hesap yaptım olmadı; verilen emek değerini hesaba kattım mantığım kabul etmedi olmadı tutturamadım..
Ömer Hayyamı, Viktor Hugoyu, Honore'de Balzac'ı çağırasım geldi" bir bilenler olarak" zahmetlerine değmez dedi MONTAIGNE..:)
Kanunları sordum Montaıgne ye dediki..
Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar..
Kendilerini dinletmeleri akıl dışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil.
Mistik olmak işlerine gelir
Nasıl olursa olsun inandırırlar
Bu ülkede bir Lahmacunun ederi 4 kitaptan daha yüksek ise.
Kanunların neresindeyiz, doğruyu hangi kitaptan okumalıyız..!
Hesaplar kimde..?