Sivas, Sivaslılığından,

İnsanlık, insanlığından

Utandı ama…

Yobaz, yobazlığından utanmadı…

***

“Birimize bir şey olursa ne yaparız' dediler.'Kalanlar, ölenler için şiirler yazar'

dedi Metin Altıok…

***

Sorguluyor beni yüzün

Yüzüme düşerken hüznün

Utanıyorum, 2 Temmuz 1993’ten

Ve kızarıyor yüzüm utancından…(Erdoğan Şahin)

***

Ey yüreğimin onmaz acıları

Ey beynimin dinmez sancıları

Suç ne bende ne de sende

Suç seni karanlıklara gömenlerde

Ne de olsa yurttaşımsın

Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne

Bilmelisin bir yerin var can evimde –Aziz Nesin-(Milliyet Sanat,341)

***

Sivas- Madımak katliamından bu yana 30 yıl geçti.

Kahramanmaraş ve Çorum’da da yaşamıştık benzerlerini…

Ve daha önceleri çok daha büyük acıları yaşamıştı atalarımız…

Ne değişti dünden bugüne…

Bir şey değiştiğine inanan var mı içinizde…

Şimdi toplumu; kendi siyasi anlayışına, mezhebine, yaşam tarzına göre değiştirmeye çalışan bir anlayış var… Alevi katliamı için fetvalar veren Ebussuud’u başının üstünde tutan, Cemevi çümbüş evi diyen, ülkedeki dini eğitimi bir mezhebe göre uygulayan bir anlayış yönetiyor ülkemizi…

İşte bu yüzden hep yanmaya devam ediyor “Madımak” yüreğimizde…

Bu kaçıncı yakılışım…

Küllerimden kaçıncı kez doğuşum…

Yobaz kuşatmalarda çırpınışım…

Ve de sevgisizliğe kurban edilişim…

***

Etik, felsefenin önemli bir koludur. Genellikle etik ile ahlak’ı birbirine karıştırırız ve aynıymış gibi de düşünürüz... Etik bir sorgulayan olarak evrenselken, ahlak ise bir sorgulamayan olarak yereldir… Şimdi aklımıza hemen okullarda niçin evrensel bir değer olarak etik okutulmuyor da, yerel olan din-mezhep- bağlantılı Ahlak okutuluyor sorusu gelebilir… Bu sorunun yanıtını, kendi anlayışlarına ve inançlarına göre bir ahlak’ın okutulmasını isteyen siyasi iktidarlara sormak gerekiyor...Belki de iktidar olmalarının yolu bu tercihten geçiyor!..

Eğer; zamanında bu yoz ahlaki anlayışları sorgulayabilseydik, toplum olarak, bu acıları bu katliamları yaşamayabilirdik…

***

Felsefeci E.Levinas, Hitler faşizmini tüm acılarıyla birlikte yaşamış bir düşünürdür… Levinas: Akıl almaz bu olaylar karşısında etik davranışların ve ahlaklı olmanın bir anlamı var mıdır? Diye sorgulamaya başlar.

Levinas’a göre: “ilk felsefe” olarak tanımladığı etiğin kalkış noktası, Ben değil, Öteki’dir. İnsan kendi ihtiyacının, acısının ve hayat mücadelesinin önüne ötekinin ihtiyacını, acısını ve hayat mücadelesini koyabildiği ölçüde ahlaklıdır. Daha farklı bir ifadeyle etik: Batı felsefesi geleneğinin temel öznelik yapısı olan “kendi-için-olma” yapısını terk edip “öteki-için-olma” deneyimidir. Kısacası Levinas’a göre etik: “Ötekine kayıtsız kalmamaktır…

***

2 Temmuz, insanlık tarihinin en karanlık ve ders alınması gereken sayfalarından biridir… 2Temmuz, kendi dışındaki inanca, kültüre, dile, tahammül edemeyen ve empati yapmadan yoksun bir anlayışın ürünüdür. Bu anlayış; hâkim siyasi güce de güvenerek bu tür insanlık dışı eylemleri gerçekleştirebilme cesaretini bulmuştur…

Mevcut anlayış ve eğitim sistemi devam ettiği süreçte yeni Madımaklar yaşanmaz diye bir şey yok… Bir inancı, bir mezhebi, bir kültürel yapıyı yok sayarak, ötekileştirerek, Cemevlerine cümbüşevi derseniz; bazıları da sizin gücünüze güvenerek kendilerine bu yönde bir vazife çıkarabilirler…

***

Ve yangın yerinden bir türkü yankılanıyor kulağımıza;

"Ne güneş yüzü gördüm

Ne de gökyüzü gördüm

Derde düştüm heder oldum

Beter oldum ben

Laf anlamaz, söz dinlemez oldu gönlüm

Dağlar sevdamı atamadım ben"...

(Hasret Gültekin 1971 - (Yüreğimizde yaşıyor)

***

Ve şair Hayrettin Geçkin'n dizelerine yansıyan duygu sağanağına yansıdığı gibi:

"Ben, içinde her yaştan

Çocuklar taşıyan

Bir şairim

Ne zaman Madımak deseler

Kül kesilir oyuncaklarım"

Hayrettin Geçkin

***

Sivas’ı unutmak, insan olmayı unutmak demektir…

Sivas’ı unutmak, din faşizmine geçit vermektir…

Sivas’ı unutmak, özgür düşünceye, sanata, sanatçıya, sahip çıkmamaktır…

***

Madımak “utanç müzesi” olsun… Müzeyi gezdikçe yüzümüz kızarsın, insanlığımızdan utanalım…

Sevgi ve özlemlerimle Canlar…