Tarih ve zamanla gelişme endüstri, sosyal ve teknoloji alanlarında, insanın yaşamında kolaylıklar sağladı, sağlıyor.

İnternet çağı da yaşamımıza renk kattı, uzakları yakın etti. Didim’de dost bir komşum, bir nefes kadar yakınız, demişti. Torunum Yeni Zelanda ve Avustralya’da iken bizzat bunu yaşamıştım.

Birgün torunuma oyuncak almaya gitmiştim. Dükkân taşınmış, kapının üstünde taşındığı adres yerine, bir internet adresi vardı. Kapıdaki bir kadın, torununuz varsa size yardım etsin, adresi bulursunuz, demişti.

Bu olaydan sonra bir öğretmen olarak, zamanda bir dönüş olmasına hem gülmüş hem de sevinmiştim. Artık bizim nesil genç nesillerden öğrenecektik.

Bir noktayı düşünmemiştim, her şeyde olduğu gibi internet kullanımı aşırı olursa kullanan bireyin ve dolayısıyla toplumun sağlığına kötü, negatif etki edeceğini. Bilgi sayar gereçleri sağlıklı kullanılmazsa riziko, yan etki ve tehlikeleri var.

Bu nedenle hayatta kalan büyükanne ve babaları, genç aileleri geç de olsa uyarmalıyız. Biz yazanlar okumaya, dinlemeye, gözlem yapmaya zaman ayırmak zorundayız. Öncü düşünürler uyarıları topluma iletmelidir.

Facebook, Twitter gibi sosyal medya olarak tanımın, belli bir zamandan sonra kullanıcı sosyal değil, sanal olduğunu kavrıyor.

Piyano çalan, temizlik yapan, kasap ve yapı işçilerinde görülen kol ve el meslek rahatsızlığı, interneti aşırı kullananlarda da görülüyor, ilk sırada Çin ve Türkiye geliyor.

Günde beş altı saat ve daha fazla kullanan gençleri bağımlı yapıyor. Yan etkisi alkol, uyuşturucu ve sigara müptelası gibi oluyor.

Pencereden bakıyorum, sokakta geçen köpek ve çocuk gezdirenler veya otobüsten inip gidenlerin elinde mobil telefon var. Yüzde doksan dokuzu çocuk, köpek veya beraber yürüdüğü kişilerle hiç ilgisi ve iletişimi yok.

Çin’de trafik lâmbaları yere yapılıyor.

Güney Kore’de yüzde otuz gençlere internet tutkusundan kurtulmak için cep telefonu bulunmayan ortamda terapi uygulanıyor. Tutku genci ruhsal hasta, bağımlı yaptığı için dikkat dağılımı, okulda başarısızlığa itiyor.

Aldığı önlemlerle, dünya ülkelerine örnek olan Güney Kore’de belli bir saatten sonra, şans oyunları, polisiye şiddet içeren yayınlara ulaşma engeli uygulanıyor.

Kullanıcı bireyler APP gibi olanaklara açık olarak para ödemiyor, fakat arka plânda reklâm amaçlı çok para döndüğü için devletler yeterli önlem almıyorlar.

Yetişkinler de dahil uzun bir süre ekran karşısında izleyen kullanıcılarda göz görmede sorun yaşanıyor. Gözün gelişmesi otuz yaşında tamamlanıyor. Bu yaştan önce görülen göz kusurları tedavi edilemiyor.

Verilen bilgiler, resimler çok yoğun, bu nedenle negatif haber ve nefret sözleri gençleri duygusuz yapıyor. Şiddete yönelirken, uygularken acıma hissi, merhamet duymuyor.

Bir yaşlı para otomatı önünde fenalaşıp, yerde yatıyor. Dört genç adamın üstüne çıkıp, para çekiyor. Ancak beşinci genç yardım ediyor, ama adam kaldırıldığı hastanede ölüyor.

Trafik kazasında yardım çağırmadan önce, ölen insanların fotoğrafı çekiliyor. Bu nedenle Almanya’da kanun çıkarıldı, ceza veriliyor. Okuyan okumayana duyursun.

Sosyal olmayan medyada hakarete ve şiddete uğrayan politikacılar artık kullanmadıklarını duyuruyorlar. Bu nedenle medya kullananlar gücünü göstermeli, anonim kullanmayı yasak edilmesi için protesto gösterileri yapmalıdır.

Z nesli sokakları kapatıyor, ellerini sokağa yapıştırarak polislere zorluk çıkarıyorlar. Ama yalnız arabaya karşılar, kendileri dijital dünyada yaşıyorlar. Riziko, yan etki ve tehlikeye karşı yürüyüş yapıp, protesto yapmıyorlar. Halbuki atmosferde bulunan karbondioksitin yüzde dördü internet kullanımında oluşuyor.

Bu durumda iş yetişkinlere düşüyor.

Çocuk ve gençleri kaybediyoruz, önlem alınmalı, yeni kanunlar uyarılmalı, diyen orta öğretim okul müdürlerin önerileri ciddiye alınmalıdır.

Öğretmenlerin interneti iyi kullanmasına önem veren ülkelerde, derste öğretmen kontrolünde araç olarak bilinçli kullanılırsa öğrenciler iyi öğreniyor ve başarıyor. Yetişkinler öğrenmeden, çocuk ve gençlerin eline verilen cep telefonları yanlıştı. Bu nedenle, zararın neresinden geri dönersen kârdır, diyerek davranmalı.

Önce öğretmenler öğrenecek, sonra öğrencilere öğretecekler.

Artık emeklilere internet gereçlerini kullanma kursları veriliyor. Emekliler ve diğer genç ana babalar öğrenmek zorunda. Torunum gösteriyor zamanına son verilmelidir ki, içerik ve zaman sınırını büyükler kontrol etsin.

İnternetle sayısal dünyada kalın!

Kaynak olarak kullandığım ve okuduğum kitap:

Manfred Spitzer, Digitales Unbehagen, mvg Verlag, München 2020

www.mvg-verlag.de 

ISBN 978-3-7474-0224-5   

ISBN 978-3-96121-580-5 (e-kitap)