Duyarsızlık, acımasızlık ve bilerek, isteyerek uygulanan politikalar sonucunda yaşam yaşanılmaz hale getirilmiştir. Ülkedeki işsizliği, pahalılığı ve kontrolsüz fiyat artışlarını; çalışanlar, emekliler, ziraatla uğraşan çiftçiler ve esnaf yaratmadı, bu nedenle herhangi bir sorumlulukları yoktur. Ama görülen o ki, faturayı emekçilere ödetmek istiyorlar. Enflasyonun nedeni çalışanlara ödenen ücretler değil. Enflasyonun temel nedeni gerekli üretimlerin yapılmamasıdır. Tüm ihtiyaç maddelerinin dışarıdan alınmasıdır. Adil bir vergi sisteminin olmayışı ve vergilerin emekçilerden (yoksullar) alınmasıdır. Bu yetmiyormuş gibi, bazı varlıklı kesimlere uygulanan vergi muafiyetleridir.
Alınan vergilerin, yapılan özelleştirmelerin, satılan arsa arazi ve vatandaşlıkların karşılığında alınan paralar nerelere harcanıyor? Mega yatırımlar için ödenen güvenceler; yol, köprü, havaalanı ve Hasta haneler için ödenen paralar enflasyonun nedenidir. Kontrolsüz inşaatlar, denetimsiz ticaret, yağmacı madencilik, soyguncu borç verenler…
Dibe vuranlar yaşamdan kopuyor. Farklı koşullar nedeniyle yığınlar aynı zamanda dibe vurmaz. Böyle olsaydı, yığınsal dibe vuruşlara tanık olabilirdik. Ancak, kayıplar farklı alanlarda ve farklı biçimlerde ve öncekilerden daha fazla olmaya başladı. Gelir kayıpları, iş kayıpları, eğitim yetmezliği, sağlığa erişim zorluğu ve sosyal güvencelerden uzaklaşmak aynı olumsuz sürecin sonuçlarıdır. Yoksullaşmak, çaresiz kalmak ve yalnızlaşmak kaçınılmaz olarak yaşanacaktır.
Kötüye ses çıkarmama suskunluğu, elde kalanları kaybetmeme endişesinden kaynaklanıyor olabilir. Olası daha kötüden kaçınmak isterken; var olan kötüye ses çıkarmamak, planlı kötülüklere alan kazandırmaktadır.
YIKILIRIZ İÇİMİZE!...
Umut tükenmedi ama tökezledi…
Anne işsiz, çocuk yarınsızdı.
Sevgiyle gülümsedi anne,
Çiçeklendi çocuğun bakışları!...
Nereye akar ki cümle nehirler?
Bu acılar kimden gelir, kime gider?
Gelmez olasıca bir gelecek görünür;
Biz yıkılırız kendi içimize!
Yangın yerinde sönmüş güller,
Hallerimiz hal değil, böyle biline…
Baş tacı yaptılar yeteneksizlerden,
Ve kıydılar kıyılamazlara(!)
Semirttiler halk düşmanlarını;
Yaşamın karakışında bırakarak insanları.
Gerçeğin gözlerine bakamayanlar,
Sadece kendi çıkarlarına baktılar.
O “yürü kulum” denenler ülkeyi yıktılar!
Geminin dümeninde umudu hançerleyenler;
Bütün yolları yolsuzluğa çıkanlar özgür,
Üreten ve yaratanların eli-kolu bağlı!
Güller sönerken sürdü can yangınları!
Mevcut yapıyı sürdürebilmek için, ihtiyaç duydukları parayı yoksullardan almaya devam edecekler. Yoksullar bu oyunu örgütlenerek ve direnerek çözebilirler. Saflar çok netleşmiştir, sorun şu veya bu parti değil, muhalefetin birleşmesidir. Muhalefet farklılıklarını korumak istiyorsa, birlikte olmanın ve dayanışmanın kaçınılmaz olduğunu görmelidir. Yoksa, gelmekte olan yaz zemherisidir(!)…