“ChatGPT ile yazan öğrenciler daha az düşünüyor” diyor MIT’nin bir kaç ay önce yayınlanan bir araştırması... Bu araştırmada ileri sürülen sava ve elde edilen bulgulara göre; beyin aktivitesi azalmış, hafıza zayıflamış, metinlere sahiplik duygusu bile kalmamış. Sonuçta araştırmacılar yeni bir terim bile üretmişler: “Bilişsel Borç” (Cognitive Debt). Daha açık bir anlatımla yapay zekâya aşırı yaslanmak bizi zihinsel olarak borçlandırıyor. Her yanıtı dışarıdan almak, içeride hiçbir şey bırakmıyor. Ne hafıza/bellek, ne eleştiri, ne özgünlük...
Haklı olabilirler. Ama eksikler. Çünkü kimse şu soruyu sormuyor:
ChatGPT mi tembelleştiriyor, yoksa biz çoktandır tembelliğe gönüllü müydük?
Düşünmek zor iştir. Ve bu çağ, zoru sevmez.
Google’a yazarsın, yanıtını alırsın.
Wikipedia’dan kopyalarsın, ödevin hazırdır.
Artık ChatGPT var; iki anahtar söz belirleyince tez bile yazdırırsın.
Ama unutulan şey şu: ChatGPT bir araç. Ne düşünür, ne anlar. Yalnızca sana aynalık eder.
Sen ne kadar derin düşünürsen, o da o kadar derinleşir.
Sen sıradanlaşırsan, o da sıradan sonuçlar üretir.
Bir başka deyişle sorun ChatGPT değil. Sorun, ChatGPT’ye ne sorduğumuzda...
MIT’nin araştırmasına göre, yalnızca “kendi zihniyle” yazan öğrencilerin beyinleri daha aktifmiş.
Doğru olabilir. Çünkü düşünmek kas gibidir. Kullanmazsan körelir.
Ama bu hep böyleydi. Kitaptan ödev yapan da düşünmezdi.
Hazır slayttan sunum yapan da...
İlham verici olmayan eğitim sisteminde, öğrenciler çoktandır düşünme dışı yolların uzmanı olmuşlardı.
ChatGPT yalnızca bu süreci hızlandırdı. Çünkü o gidiş çoktandır başlamıştı; sorgulamaktan uzak eğitim uygulamalarıyla...
Şimdi herkes endişeli:
Beynimiz çalışmıyor.
Orijinallik/özgünlük kayboluyor.
Eleştirel düşünce yok oluyor...
Bence sorulması gereken temel soru şu:
Peki, biz bu teknolojiyi neden yalnızca "hazır bilgi" için kullanıyoruz?
Neden onu bir “düşünce ortağı” gibi değil de, “bilgi otomatı” gibi görüyoruz?
Belki de yapılması gereken, ChatGPT’yi reddetmek değil; onu nasıl kullanacağımızı yeniden öğrenmektir.
Antik çağda Sokrates, “Yazı hafızayı öldürür” demişti.
Ama yazı ölmedi; tersine insan zihnini genişletti, geliştirdi.
Şimdi benzer bir eşikteyiz.
ChatGPT ya bizi zihinsel olarak uyuşturacak ya da bize ayna tutup, daha derin düşünmeye itecek.
Seçim bizim.
Kopyalanan bilgiyle değil, kurulan anlamla yaşar insan.
Yapay zekâ ile düşünmenin değil, düşünmeden yapay zekâya teslim olmanın tehlikesidir temel sorun...
*Bir açıklama:
“ChatGPT ile yazan öğrenciler daha az düşünüyor” diyor Massachusetts Institute of Technology (MIT)’nin yeni araştırması.
(Dikkat! Karıştırmayın: Bizim “MİT” değil; Amerikalıların, düşünmeyi meslek edinmişler için kurduğu “MIT” ki açılımı Massachusetts Teknoloji Enstitüsü olan kuruluş.)