Kadınlardan söz edildiğinde Nazım Hikmet’i anımsamamak olası değil. O’nun Kadınlarımız adlı şiirinden bir bölümünü okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar,
bizim kadınlarımız şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
Nazım Ustayı saygıyla anarak, yazıya başlayabiliriz. Yaşamın olmazsa olmazı olan kadınların değeri ile toplumların düzeyini anlamak mümkün. Gelişmiş bir toplumda, kadınlar insan olarak yaşamdaki saygın yerlerini alırlar. Gelişememiş toplumlarda kadınlar eşitler olarak görülmedikleri için onlara karşı yaklaşımlar olumsuz olabilir. Toplumlardaki kadına bakış, inancın ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkar. Yeterince gelişmemiş bir beyin kadının varlığına tahammül edemez ve onu istediği gibi olmaya zorlar. Aynı kafa, doğada hayvanlarla yaşamı paylaştığımızı kabul edemez. Bitkilerin ve onların var oluşuna olanaklar sunan doğanın anlam ve önemini kavrayamaz!
Kadınlar doğurandır, üretendir ve yaratandır! Hayatı var kılan, renklendiren ve donatandır. En adil üleştiren, ayrımsız paylaştıran, kanatları altında varoluşlara yol verendir. Ve kadınlarımız yaşamı yaşanır kılandır ve geleceği, yaşayacak olanlara sunandır. O kadınlar ki, sadece çocuklarını değil; kocalarını da büyütürler(!)
Kadın ile erkek arasındaki temel sorun; yaratan ve onun arasında geçiyor…Yapısal ve biyolojik varsayımsal yetmezliği erkekler, otoriterlikle aşmaya çalışırlar(!) Kadınla erkek arasındaki çatışma bu temelde gelişir. Bilgi ve bilinç yaşamın donanımlarıdır. Kadın fonksiyonel olarak yaratan konumunda, erkek ise; ona katkı sunandır. Bu gerçeklik, bir kompleksinde kaynağı olmaktadır. Erkek eline geçen her fırsatta onu etkisiz elemana dönüştürmeye çalışır(!) Tümden ortadan kaldırmaya yönelemiyor çünkü ona her zaman ihtiyacı var. Ancak onun var olmasını fakat görünür olmasını istemiyor. Bunun için çalışmamasını ve evine kapanmasını istiyor. Evinde otursun ve kendisinden istendiği kadar çocuk doğursun(!)