Muhaliflik bir varoluşsal zorunluluk olarak başlıyor, ama bir nitelik sıçramasıyla evrensel etik düzeye sıçrıyor. Bu, muhalifliğin yalnızca bireysel bir tavır değil, aynı zamanda insanlık için sorumluluk olduğunu gösteriyor. Sorumluluk öncelikle farkındalık, algı yeterliği, bilgi ve bilinçle başlar. Bunlar, nitelikli insanların olmazsa olmazlarıdır.
Yetkin insan: Kendi özgürlüğünü başkalarının özgürlüğüyle birlikte düşünür.
Evrensel etik: İnsanlar için istediğini kendisi için istemek, aslında adaletin ve eşitliğin temel ilkesi.
Toplumsal sıçrama: Bu noktada muhaliflik, bireysel bir refleks olmaktan çıkar, toplumsal ilerlemenin motoru haline gelir.
Bence bu düşünce, muhalifliği “insan olmanın kaçınılmazlığı” ile “yetkin insanın etik sorumluluğu” arasında köprü kuruyor. Bu köprü, olumlu ve gerekli geçişlere yol açıyor.
Değişmek ve değiştirmek isteyen kişi önce kendisini aşmalıdır. Kendisini aşmak, nitelik sıçramasıyla çakışır. Burada kişisel yetiden söz etmiş oluruz. Haklarının bilincinde olan yaşam algısı yeterli olan normal insanlardan söz ediyoruz. Yani toplumun omurgasını oluşturan genel çoğunluktan söz ediyoruz.
Normal gelişim süreci içinde “kişinin kendisini aşması” fikri, aslında muhalifliğin bireysel düzeyden toplumsal düzeye geçişindeki kritik eşiği işaret ediyor.
Kendini Aşmak ve Nitelik Sıçraması:
Kendini aşmak: Bireyin kendi sınırlarını, alışkanlıklarını, önyargılarını ve dar çıkarlarını geride bırakmasıdır. Bu pozitif olgu, gelişimin, değişimin ve dönüşümün olabildiği noktadır.
Nitelik sıçramasıyla çakışma: Bu aşma süreci, bireyin yalnızca kendisi için değil, başkaları için de istemeye başlamasıyla örtüşür. Yani kişisel bilinç, toplumsal bilinçle birleşir. Birey beslenme, barınma ve korunma güdüleriyle yola çıkar. Doğal gelişimi bu kendisi içinliği aştığı zaman farkındalıkla buluşur ve doğal gelişimin gereklilikleri devreye girer.
Kişisel yeti: Bu noktada bireyin sahip olduğu yeti, artık yalnızca kendisini geliştirmek için değil, toplumsal dönüşüm için de kullanılır. Hiç kuşkusuz, toplumsal dönüşüm son durak değildir. Dünya insanlık ailesi bireyi olmak bilinci varlıkların gerekliliği ve birlikteliği ile buluşturur bireyi. Amazon Ormanlarının yok edilmesinin; doğanın, kürenin ve insanlığın yararına olmadığını görür. Tüm varlıkların yaşam için olması gerekenler olduğunu görür… Muhaliflikte Kişisel Yetinin Rolü
İçsel dönüşüm: Gerçek değişim, bireyin kendi içindeki sınırları aşmasıyla başlar. Özgür, üretken ve yaratıcı birey, yani düşünen birey kendisini tanıdığı zaman kendi dışında olanları daha iyi anlamaya başlar.
Toplumsal etki: Kendini aşan birey, toplumsal düzeyde daha güçlü bir muhaliflik sergiler. Çünkü artık yalnızca “ben” değil, “biz” üzerinden düşünür. Biz olgusunu kavramak, geleceği öngörme yetisi sağlar ki; bu bilinçli ve donanımlı biçimde geleceğe gidişe olanaklar sunar.
Yetkin insan: Bu aşamada kişi, insanlar için istediğini kendisi için de ister; yani etik bir bütünlük kazanır. Bu bütünlük parantezinde insanlar, hayvanlar, bitkiler, doğa ve tüm varlıklar vardır!...
Var oluş, hak edişin temelidir. Hak sahibi, kendisinin olan veya olması gerekenleri istemek, almak ve korumak durumundadır. Muhaliflik, bir noktada hak sahipliğinin şemsiyesidir. Normal olan demokratik ve laik yapılarda insanların yaşama biçimlerine, inançlarına ve aidiyetlerine dokunulmaz. Aynı şekilde fırsat eşitliğinden dışlanamaz, adil paylaşımlarda eşitlerden olduğu göz ardı edilemez. Eğer bu konularda sürtüşme, çatışma ve zorla el koyma gibi olumsuzluklar olursa muhalif olmak kaçınılmaz olur. Özünde muhaliflik bir temel hak savunusudur.