Karanlık Kış günlerinde, aralık ayında Hristiyan dünyasında kutlanan Noel Bayramı hazırlıkları dört hafta önce başlıyor.30 Kasım’a en yakın pazar günü ilk hafta Advent zamanı ilk mum yakılır. Advent, Latince Adventus kelimesi Türkçe’de varış anlamına gelir. Hristiyanlıkta İsa’nın doğum günü kabul edilen Noel bayramına kadar günler geri sayılır. Noel arifesi dördüncü Pazar’da dördüncü mum Advent çelenginde yakıldıktan sonra 24 Aralık kutsal akşam karşılanır.25-26 Aralık ikinci derecede akraba ve mezar ziyaretleri sonucu bayram sona erer. 27 Aralık’tan itibaren sokağa atılan çam ağaçları belediye temizlik firması tarafından toplanır, hayvanat bahçelerine verilir. Sosyal medyada konu olmuştu, süslenen çam ağaçları ormandan kesilmez, özel olarak Noel için yetiştirilir.Türkiye’de Yılbaşı gecesi 31 Aralık’ta süsleniyor. Bu durumda Noel ağacı değil, Yılbaşı ağacı demek doğru olur.
Hristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde yaşayanlar bu yazdıklarımı görerek yaşıyor.
Türkiye’de yaşayanlar ve Türkçe konuşulan diğer ülkelerde ilginç olabilir. Bu nedenle yazmayı doğru buluyorum.Advent çelengi çam dallarıyla süslenmiş dört mumdan ibarettir.
Advent takvimi çok bölümlü kutuların 24 kapağının arkasında küçük sürprizler ve şekerlemeler bulunur ve her gün bir kapısı açılır.
Münih ’de bir Türk öğretmenin Advent çelengi ve benzeri takvimi, Ramazan ve Çocuk Bayramları için yaptığını okumuştum.
İsa Peygamber’in doğumu olduğu için bir ay boyunca çocukları sevindirecek etkinlikler, süslemeler, yani her şey çocuklar için yapılıyor.
İnsanlık, deneyimlerden ders alarak uyum sağlayarak, kendi kültürüne değiştirerek uygulayarak, bugüne ulaştı. Bu nedenle Türkiye’de de bayramlar daha renkli olabilir.
Kış mevsiminde şehirlerin ışıklarla süslenmesi, karanlık günleri çekilir hale getirir.
Bir amaca ulaşmak, bir ilkeye varmadan önce beklemek umut demektir.
Beklemeyi öğrenmek de bir sanattır. Bayramı beklerken zamanın kolay geçmesi için gelenekler önem kazanır.Bekleyen derviş muradına ermiş.
Bir dostun, bir akraba veya bir arkadaşın kırıcı söz veya davranışından sonra, bunu senden beklemezdim, deriz.
Gönülsüz bir şey vermeyi ertelemek işin kolayına gitmektir. Nasreddin Hoca bunu iyi yapar. Bekle eşekçiğim, yaz gelsin yonca yiyesin.
İnternet çağından önce, postacı yolu beklenirdi. Sevilen biri geç gelirse, bekle gözlerim bekle ne gelen var ne giden, denir. Bilhassa ilk çocuğunun doğumunu bekleyen genç anne baba sabırsız olur. Bazı gözü açık insanlar her yerde ve durumda sabırsız olurlar. Sıra bekleyenlerin önüne saygısızca geçerler.
Aç insan hayalinde yiyecek bulacağı zamanı düşünerek beklemeyi kolaylaştırabilir. Tutuklu olan insan hür olacağı günleri düşünerek sabreder. Savaşta barışa ulaşılacak günleri hayal etmek oldukça zordur.
Altmış yıl önce Almanya’ya gelen, adına alay eder gibi konuk işçi denilen ilk nesil, Türkiye’de hostese emanet edilen çocuklarını havaalanında beklerken, o geceyi uykusuz geçirirlerdi. Heyecan ve endişe vardı, öyle ya çocuklar ana babaya alışacak mı, yoksa Türkiye’de geride kalan nine ve dedeyi mi arayacaklardı, zamana bırakmaktan ve beklemekten başka çareleri yoktu. Kuşkulu uyku evin bekçisidir.
Türkiye’yi idare edenler İkinci Paylaşım Savaşı’na girmeyi önlemişlerdi. Fakat dar ve ekonomi sıkıntısı tüm Avrupa’yı etkisi altına almıştı. Çocuklar kendinden büyük kardeşlerin küçülen giysilerini giyerdi. Bana ait ilk elbise dikildiğinde on iki yaşındaydım. Öğretmen okuluna gireceğim yıldı, yeni elbisemi bekleme ve sonunda giyince çok sevinmiştim, yıl 1956.
Okula gitmeden önce bostan bekledim, okulda ise tatilleri ve babamın gelmesini bekliyordum.
Hayal aleminde düşüncelerin uçmasına hiç kimse, hiçbir şey engel olamaz. Düşünce hürdür, bazı düşünceler, düşler söylenir veya yazılırsa ülkeleri idare eden hükümdarlar için sorun olabilir.
Bu satırları yazarken masamda Almanya Sosyal Demokrat Parti’sinin Noel zamanı bekleme esnasında iyi dilek mektubu var. Sosyal demokrat Otto Wels’in sabırla sürgünde umutla beklediği anlatılıyor. Mecliste, canımızı ve hürriyetimizi alabilirsiniz, ama onurumuzu asla, dediği 1933 yılından sonra Hitler rejimine karşı koyamayınca, ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Umutla Almanya’nın demokrasiye kavuşmasını göremeden 1939 yılında 66 yaşında Paris’te vefat etti.
Ülkeden gidemeyen muhaliflerden hapis şartlarında veya ölüm cezası nedeniyle hayatta kalan azdı. Hayatta kalma şansı bulan muhaliflerde uğraşacak güç ve enerji kalmamıştı.
Muhaliflerden ülkeyi terk etmek zorunda kalan sosyal demokratlar geri dönerek, savaş sonu Almanya’nın demokrasi ile idare edilen hukuk devleti olmasında çok gayret ettiler. Ernst Reuter’de Türkiye’ye sığınmıştı. Savaştan sonra Berlin’i idare eden Belediye Başkanı görevini üstlendi.
Dünya’ya çağrı yaptığı konuşma tarihe geçti. 9 Eylül 1948 tarihinde meclis binası (Reichstag) önünde bu konuşmayı tam on beş yıl bekledikten sonra yapmıştı.
“Ey dünyanın halkları, Amerika’da, Fransa’da, İtalya’da! Bu şehre bakın ve tanıyın, bu şehirden ve halkından vaz geçemezsiniz! Hepimiz için tek çare birlikte hareket etmektir. Mücadeleyle düşmanı yener, karanlığın üstünden gelebilir ve bu savaşı kazanırız.
Beklerken sabırla kalınız!