Başlık ilk bakışta kene çağrışımı yapıyor. Keneler genellikle sevilmeyen asalak varlıklardır. Bir biçimde yapıştıkları bedenin kanını emerek varlıklarını sürdürürler. Ancak burada önemli olan, kene tam kapasiteye ulaşınca, yani şişince, yapıştığı bedenden düşer. Şişmelerine karşın, sömürdükleri bedenlerden düşmeyenlerin en tipik örneği insanlardır(!)
“Türkiye'nin öncelikli sorununun enflasyon olduğunu söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Yüksek büyümenin toplumsal refah yaratması beklenirken, gelir dağılımında yaşanan adaletsizlik ülkemizin öncelikli sorununun enflasyon olduğunu gösteriyor” dedi.
Yüksek enflasyonun yoksullaştıran bir büyüme yarattığına işaret eden Sönmez, “Sadece ekonomik değil toplumsal ve sosyal sorunlara da neden olan enflasyon, toplumun refah düzeyini aşağı çekerken, üretim çarklarında ciddi bir ivme kaybına yol açıyor” diye konuştu.
Hayat pahalılığı ve satın alma gücünde yaşanan azalmanın, ekonomik ve toplumsal anlamda çalışma barışı başta olmak üzere olumsuz sonuçlar yaratabileceğini hatırlatan Sönmez şunları söyledi; “Dünya, enflasyon ile ekonomi bilimi çerçevesinde mücadele ederken, ülkemiz maalesef uyguladığı yöntemler ile ciddi olarak ayrışıyor. Karar vericilerin artık daha aktif, akılcı, yaratıcı ve bilimsel politikalar üretmeleri kaçınılmaz görünüyor.”
İyi insan sadece zararsız olan değil, yararlı olabilendir. Yararlı olmayı bilinçli olarak uygulamaya çalışan kişi; farkındalıklı, duyarlı, özgüvenli, duygudaşlık algısı olan ahlaklı kişidir.
Yapay zekaya “tufeyli” ve “asalak" sözcüklerinin anlamını sordum, aşağıdaki yanıtları verdi:
“Tufeyli" kelimesi, Türkçede "asalak" anlamına gelir. Bulunmayan Arapça kökenlidir ve genellikle başkalarının sırtından geçinen, kendi başına bir şey üretmeyen veya katkıda bulunmayan kişiler için kullanılır2. Ayrıca, "salaş, virane, yıkık" anlamında da kullanılabilir.
Asalak nedir?
"Asalak," başka bir canlının üzerinde veya içinde yaşayarak ondan beslenen organizmalara verilen isimdir. Bu organizmalar, konakçı olarak adlandırılan canlılardan besin ve barınma gibi ihtiyaçlarını karşılarlar. Asalaklar, konakçılarına zarar verebilir ve hastalıklara neden olabilirler. Örneğin, pireler, keneler ve bağırsak solucanları asalaklara örnek olarak verilebilir.
Asalak kelimesi, mecazi anlamda da kullanılır ve başkalarının emeğiyle geçinen, kendi başına bir şey üretmeyen kişiler için de kullanılabilir.”
Üstteki anlatıma benzer tanımlamayı bazı yazılarımda ben ruhbanlar için kullanmıştım. Varlıkları var olan emek ve sermaye sınıfının varlığı ile olanaklı olan ve kendisi için değil ama; sermayenin emek sömürüsünü sorunsuz olarak gerçekleştirmesi için hizmet ve “rıza” üreten ruhban sınıfıdır. Ruhbanlar üreten değil, sadece tüketendir. Egemenler sömürdükleri kesimden aldıklarının bir kısmını kendi hizmetlerinde olan ruhbanlara verir. Ruhbanlar sermaye ile ilişkiye girince yani sermaye sahibi olunca egemenlerin safında yer alırlar. Özellikle yeterince gelişmemiş yapılarda hızla gelişme olanağı bulurlar. Demokrasiden, hukuktan ve bilimsellikten uzak yapılar onlar için uygun iklim yaratır(!)
Mikroplar v e asalaklarla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz; onların en güçlü oldukları an, sırtından geçindikleri varlıkların en zayıf olduğu andır. Bu gerçeklik dikkate alınmadan sömürmeye devam edenler, en güçlü oldukları anda kendi sonlarını hazırlamış olurlar(!)
Güvenmek, beklentilerle test edilen bir olgular bütünüdür. Güvenli bir ortamda olmak, güveni sürdürülebilir kılar. İstenmeyen, beklenmeyen ve hoş karşılanmayan şeyler güvenin yıkılmasına hatta yok olmasına neden olabilir(!)
Bana ait olan birkaç anlamlı sözle yazıyı sonlandıralım:
-Yargıda tarafsızlık, hukuktan yana olmakla başlar…
-Bir toplumda seçenekler azalınca faşizmin ayak sesleri duyulur!
-Özgürlükler elden gidince geride insanlık kalmaz!
-Ahlak toplu yaşamın güvencesi, vicdan ahlakın bekçisidir!
-Halk, sürü gibi teslim olan değil; haklarını bilen, hukukunu savunandır…
-En savunmasız olan, gözü kapalı olarak inanandır!
-Yangın yerinde umut yeşermez!