Gelişmiş ülkelerde paylaştıran; yasalar kurumlar, kurallar ve ilkelerdir. Gelişememiş olan ülkelerde ise, paylaştıran ayrıcalıklı olan otoritedir. Otoriter bir paylaştırıcının olduğu yapıda öncelikle eşitlik zarar görür. Fırsat eşitliğinin olmadığı bir yapının demokratik olması olanaksızdır. Aynı bağlamda ekonomisinin iyi olması beklenemez, eğitim büyük olasılıkla çağdaş olamaz ve yetersizdir, sağlık ise, sadece olanakları olanlar içindir. Böyle bir yapıda yargı bağımsızlığı olamaz. Yani bütünsel olarak hak, yetki ve sorumlulukların uyumu bileşenleri olamaz.
Temel hakların öznesi kişilerdir. III. Kuşak haklarda dayanışma hakkı ön plana çıkmaktadır. Dayanışma olgusu sınır tanımaz. En ücra köşelerde olan hukuksuzlukları dünya vitrinine çıkarır. Dayanışma haklarının taşıyıcısı, bilinçli ve örgütlü gruplardır. Dayanışma olgusu genel çıkarları kavradığı için grup haklarını da içerir. III: Kuşak hakları söyle sıralayabiliriz:
1-Varlık sürdürme ve gelişme hakkı.
2-Barış hakkı.
3-Temiz ve korunan bir çevrede yaşama hakkı.
Bu hakları gerçekleştirebilmek için; karşılıklı destek ve bağlılık, katılma hakkı dolayımında güç ortaklığı, sempati, empati ve özgür iradi katılım gerekmektedir. Hak, varlıkla vücut bulan bir olgudur. Bu nedenle hak, doğal olarak olması gereken olduğu için; herhangi bir kişi veya kurum tarafından verilmez. Bu verilemez haklar çok haklı ve geçerli gerekçeler olmadığı sürece geri alınamaz! İnsanların, hayvanlara ve öteki türlere yaşama hakkı vermek gibi bir ayrıcalıkları yoktur. Kanunların amacı hak ve menfaatleri korumaktır. Kanunlar hukuka uygun olmaz ise; normal insanları kanunlardan koruma gereği ortaya çıkar. Güç kullanan otorite veya odaklar içinde aynı şey geçerlidir.
En büyük güç, paylaştırma yetkisidir(!) Yasalara uygun, adil ve fırsat eşitliğini gözeten paylaşım, paylaştıranın değil; paylaşımdan pay alanların toplumdaki güçleri ile ilişkilidir. Paylaşımdaki adil yaklaşımlar, gelişmiş bir yapıyı yansıtır. Adil olmayan paylaşımlar hukuksuzluğu, adaletsizliği ve otoriterliği yansıtır.
Demokratik olmayan paylaşımda en büyük pay, paylaştıran için güçlü olması istenenlere gider(!) Bu güçlü olması istenenler, paylaştıran iradenin hizmetinde olanlar olur. Paylaşımdan alınan paylarla siyasetin finansmanı sağlanır. Paylaşım yoluyla güçlü kılınanlar, sosyal statülerini yükseltirken; doğrudan yönetime katılma hakkına da kavuşurlar(!) Bir ülkenin teslim alınması ve varlıklarına el konması böyle bir sürecin kaçınılmaz sonuçlarındandır.
Paylaşım yetkisinin içinde atama yetkisi de var. Makamlar özünde ulusa ait olan icracı güç odaklarıdır. Kişisel ve grupsal çıkarlar adil dağılımı büker(!) Hak etmeyenin hak sahibi olduğu haller, antidemokratik bir yapıyı işaret eder.
Çalıntı sorularla sınav kazananlar, öncelikle fırsat eşitliğini işlemez hale getirirler. Bu çalmalara karşın kendi güç ve yeteneği ile sınav kazanıp okul bitirenler işe girmek için başka barajlarla karşılaşırlar. İşe girmek için girdiği sınavda en yüksek puanı alanlar da mülakat engeline takılırlar! İşte bu paylaşımın çalma ve el koyma aşamasıdır(!) Cebren ve hile ile uygulanan mülakatlar, sadece kendilerinden olan ve liyakatsiz olanların önünü açmak içindir!