Anna-Freud-Okuluna giden öğrencilerin çıkardığı derginin konusu ve önemini birinci bölümde yazmıştım.Ülkeleri idare eden yöneticiler, politikacılar toplumda davranış sınırları yasa ve kanunlarla koyarlar.Bu dergide muaşeret kuralları konu ediliyor. Görülmez, ama önemli sınırlar insan ilişkilerine yön verir, barışı sağlar. Kavga ve şiddeti önleyici görevi vardır.Klara B., makalesinde sınavdan önce korku nasıl yenilir, sorusuna bulduğu çareyi anlatıyor. Zamanla hayatta geçmeyen hiçbir şey yoktur. Önce rahatlayıp, derin nefes almalı ve strese sınır koymalı. Ölümden başka her olumsuz düşünce ve olaya karşı alınacak önlemler vardır.
Carleen S., özür dilemenin erdemliğini konu olarak seçmiş. Bir insan yaptığı bir hatadan dolayı özür dilerse, kendi omuzunda taşıdığı negatif hatıranın yükünden kurtulur. Manen huzur duyar. Ataerkil toplumlarda erkek çocukları mükemmel olmak zorundadır. Hata yapmazlar, bu nedenle özür dileme öğretilmez.
Genç yaşadığı toplumda kendi davranışına sınır koyamaz, çevresinde devam ettirir. Kuracağı ailede çocuklarına iyi örnek olamaz.
Hayatta tek bir insan hata yapmaz, o da hiçbir şey yapmayandır.
Sophie S., Lea B., bu okulda Psikoloji derslerine verilen önemi gösteren makalede, ruhsal sorunları ele alıyorlar. Katıldıkları bir etkinlikte sağlığına kavuşan iki kadının hastalık süresinde çektikleri sıkıntıyı dinliyorlar. Bazı toplumlarda ruh sağlığı konusu tabu yapılır. Her hastalıkta olduğu gibi, ruh hastalıklarında erken teşhis önemlidir. Hasta kendisi hasta olduğunu kabul edene kadar zaman geçer, tedavisi zorlaşır. Çoğu kez sınırı koyma hastaya kalınca, aile fertlerine sıkıntı yaratır.
En zor sınır koyma, insanın kendisine ait olunca meydana geliyor. Viviana S., yazısında bunu anlatıyor. Ders çalışırken sonucu değil, sırayla detayları düzene koyarak öğrenme sınır koymayı kolaylaştırır. Öğrenirken ezberleme ön plâna çıkarılırsa unutulur. Öğrenci önce sınavlar için öğrendiğini düşünür. Halbuki öğrenilen çoğu bilgiler bir ömür işe yarayacaktır.
Vücuda dokunmada sınır koymanın önemini Karoline B., Alex B., yazılarında işliyorlar. Her insan sarılarak selâm vermeyi, el öpmeyi sevmez. Gösterilen vücut dilini anlamak ve bu sınırı kabul etme küçük yaşta öğrenilir. Kovid 19 pandemi geçirdiğimiz yıllarda fiziki mesafenin önemini kavradık, önlem olarak bu alınan dersi unutmadan gereken durumlarda, ortamda kullanmak artık zor olmaz. Hastalık derecesinde, dokunmaktan korkan insan vardır.
Kuralsız yaşama toplumu kaosa sürükler. Linda Z., günlük hayatta yapmak istemeyiz, ama uymak zorunda kaldığımız sosyal kurallar, insanı uygulamaya zorlar, diyor. Şahsın arzusu ile karşıdakinin arzusu arasına sınır koymak, hayır demeyi öğrenmekle mümkündür. Kurallar olmasaydı insanın hayatı daha güzel olamazdı. Düzensiz, karışık yaşam toplumu huzursuz eder. Trafikte saygı ile sürücüler birbirlerine yol vermezse, tıkanıklık yaşanır, trafik durma noktasına gelir.
Birey kendine saygılı ve vefalı olursa, çevresi de o şekilde davranır. Bu durumda karşılığını alır.
Anuschka H., haberinde voleybol karşılaşmaları, spor eğlencesinin okulda önemini yazıyor. Fotoğrafta takım olmanın, birlikte oynamanın öğrencilere yaşattığı mutluluk görülüyor. Okullarda spor dersleri ve etkinlikler öğrencilere nefes aldırıyor, zihin yorgunluklarını gideriyor. Böylece enerji toplamaya yardım ediyor.
Müziğin duyguya etkisini Marie E., makalesinde yazıyor. Müzik insanı ağlatır, teselli eder, anılarını tekrar yaşatır. Müzik olan yerde insana hiçbir kötülük gelmez. Müzik, Spor ve Resim gibi sanat dersleri öğrencilerin ruhlarını ve beyinlerini dinlendirir. Dinlenen, huzur bulan öğrencinin beyni yeni bilgiler öğrenmeye hazır olur. Yetenekleri geliştirme sınırında, öğretmenlerin rolü elbette çok önem kazanıyor.
Antonia B., Sophie S., öğretmenleri Tschackert Hanım ile yaptıkları söyleşiden birinci bölüm makalemde bahsetmiştim.
Okul öğrencileri ruhsal olarak güçlendirmeli, iyi donatmalı ki, öğrenciler kriz durumunda karşı koyabilsin. Ruhsal yönden sağlıklı olan bir öğrenci çözüm yolu bulabilir. Mantığını kullanarak problem çözebilir.
Okul sisteminin öğrencilere verdiği sıkıntı gelecek korkusu yaratıyor. Başarı gösterme yarışında daima güçlü olma sorunu, zayıf olanların yarı yolda kalmasına sebep oluyor. Dayanışma yerini bencilliğe bırakıyor.
Öğrenci yaşadığı toplumda sürekli gelişen ortama uyma zorunda kalıyor. Ve buna ayak uydurma zorlaşıyor. Savaşlar, iklim değişiminin getirdiği doğa felâketleri öğrencilerin zihninde ve ruhunda iz bırakıyor.
Medyada olumsuz, negatif haberler tekrar tekrar veriliyor. Yetişkinlerde ve bilhassa öğrencilerde negatif etki ediyor. Uyuma zorluğu çekiyorlar, buna bir de hafta sonu geç yatmaları, gece geç vakitlere kadar eğlenmeleri ilâve edilirse, uykusuzluk öğrencileri yoruyor. Dinlenemedikleri için başarı seviyesi düşüyor.
Psikoloji dersi veren öğretmenin verdiği “Wertschätzende Kommunikation (WSK)“ İletişime Değer Verme, projesine katılan öğrenciler daha önce okul hayatında kötü deneyim yaşayan öğrenciler. Okulda çeşitlilik ve pozitif deneyim arzu ediyorlar. Psikoloji ve pedagoji öğretmeni olarak derse devam etmesi gerekiyor. Bu durumda okul sistemi, sorunu olan öğrenciler için öğretmenlere zaman vermesi şarttır. Aksi takdirde bugün okulda çözülmeyen sorunlar, ileride toplumda daha büyük sorun ve problem olarak ortaya çıkacaktır.
İnsan vücudunun bir bütün olduğu unutulmamalı. Ruh sağlığı iyi olmayan, mutsuz yaşayan öğrenci gelişemez ve topluma faydalı olamaz. Kendisinden beklenen ürünü veremez, başaramaz. Başarısız bireylerden oluşan toplum da başaramaz, ileriye gidemez.
Okul sistemi küresel değişime uymak zorundadır. Okulda yalnız psikoloji dersi veren öğretmen ve dersi alan öğrenciler değil, herkes ruhsal sağlığın beden sağlığından ayrı tutulmayacağı bilincinde olmalıdır.
Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.
Mustafa Kemal Atatürk
Sevgili okuyucularım, günlük hayatta sınır koymak, devletin yasa ve kanunlarla koyduğu katı sınırlar değildir. Bu nedenle bu dergiyi örnek alarak özetlemeye çalıştım. Konu çok detaylı, makalemin amacı günlük ve özel yaşamınızda gereken sınır hakkında düşünce üretmenize yardım etmektir.
Yerinde ve zamanında hayır demek, karşısında hiçbir şey vermeyen ama hep almayı amaç edinen kişilere karşı, dur demeyi öğrenmek mümkündür. Küçük yaşta çocukları eğitmeye başlamak, ailenin ve okulun görevidir.
Hayatlarında göç hikâyesi olan, büyük ana babaları Asya ve Afrika kökeni, dini, cilt rengi veya adı nedeniyle ayrımcılığa uğrayan öğrencileri donatma ve güçlendirme konusu bu dergide ele alınmamış. Gelecek başka bir dergide konu olarak ele alıp yazmalarını öneriyorum. Ve gençlerin düşünce ve deneyimlerini merak ediyorum.
Hoşça kalın!
Kaynak:
Grenzen, “Bis hierhin und nicht weiter”, Anna-Freud-Culture,
38. Ausgabe, Juni 2023.