Hayat pahalılığı görülmemiş boyutlara ulaştı.
Dayanılması [hatta yaşanması] oldukça güç bir süreci sürdürüyoruz.
Kabul.
Berbat.
Feci…
Ancak gelin bu kez farklı bir pencereden bakalım bu rezalet durumun çerçevesine.
AKP kadrolarının “dava” dedikleri içerik, ya da hedefte ne var?
Hangi menzili nişan alıyor bu zihniyet?
Üstelik açık açık da dile getiriyorlar:
*** Yeni Osmanlıcılık!
*** Yani Cumhuriyet öncesi düzen ve yönetim şekli.
*** Hani neredeyse şeriat…
Bu hedef ya da hedefler içinde yaşadığımız uzun yıllar boyunca açıklıkla dile getirilmedi mi?
O hedeflere doğru dikkatli, temkinli, sabırlı ama sürekli adımlar atılmadı mı?
*** Atıldı!
Peki bu adımların atılmasına Türkiye toplumundan ciddi ve kararlı bir tepki geldi mi?
*** Hayır!
İşte asıl mesele budur.
Altını çizmekte olduğumuz gerçek bu oluşdur…
Daha doğru bir ifade ile, aydınlık, demokratik, ilerici bir direncin oluşmamış olmasıdır.
Peki… Bu noktada bir önemli soru daha:
*** Bugün AKP iktidarının günden güne eriyişi hangi nedenden kaynaklanmaktadır?
İşte asıl meramımız bu sorunun yanıtında gizlidir:
*** Hayat pahalılığı!..
Yani… Bizler, hayat pahalılığına gösterilen tepki sayesinde ve yoğunlukla bu nedenle, Ortaçağa doğru yönünü çeviren bir devlet anlayışından… Aydınlanma değerlerine doğru rotasını yeniden ayarlamaya çalışan bir umudun içinde çalkalanıyoruz.
Bu acı gerçek hemen önümüzde duruyor.
İşte bu gerçeği tüm açıklığı ile görerek, daha doğrusu tüm dinamikleri ile birlikte anlayarak adımlarımızı atmamız gerekiyor.
Gerçekçilik budur.
Gerçekliğin karşısındaki sözcük ise, hayalciliktir; bunu hepimiz biliyoruz.