Z kuşağı; Türkiye tarihindeki en değişik düşünceli, en eğitimli nesildir.  Batılılar Gen Z diyorlar. Bu kuşak arasında internetin, yabancı dil bilgisinin, popüler kültürün yaygınlığı nedeniyle Dünyanın uzak köşelerindeki gençler birbirleriyle iletişim halinde olabiliyor, yurt dışında bir hayat düşünebiliyorlar. Bu durum beyin göçü için alt yapıyı oluşturuyor. Yalnız, beyin göçü için temel neden bu değil, en önemli nedenler; bu neslin yokmuş gibi davranılması, siyasette, ülke üzerinde etkin olmaları için onlara yer açılmaması, ekonomik açıdan zayıf bırakılmalarıdır.
    En hassas oldukları alanlar; bireysel haklar ve özgürlükler, sanat, doğa, teknolojik imkanlara ulaşabilme, kaliteli bir  eğitim alma, temel olarak demokrasinin korunması ve çok iyi bir iş bulabilme imkanı... 
    Z kuşağının, toplumun iyiye doğru değişmesi ve ülkenin herkes için daha iyi daha adil bir yer haline gelmesi için politika ve fikir platformlarında söz sahibi olması gerekiyor. Onlar toplumda aktif olmazlarsa toplum sağlıklı bir şekilde olumluya evrilmeyecektir. 
    Bu yüzden Z kuşağı, meydanı yaşlı X ve (artık bir kısmına orta yaşlı diyebileceğimiz) Y kuşaklarına bırakmayarak öne çıkarak fikirlerini söylemeli, fikir platformlarında yer almalı ve legal partilerde öne çıkmalı, seçimlerde oy kullanmalıdır. Ama, olayı oy kullanmak seviyesine indirgemek, onları seçimden seçime hatırlamak sağlıksız bir gidiştir. 
    Ancak, "Demokrasimizin gelişmesi için gidip oy kullanan, fikirlerini söyleyen, taleplerini, sorunlara çözümlerini savunan ve demokratik sürece aktif katılan gençlere ihtiyaç var".
    Z kuşağının siyasi partilere karşı doğal bir yakınlıkları yok. Onların partilere ulaşmaları, siyasi partilerin de onları dinlemeleri ve onları umursadıklarını göstermeleri, bu neslin üyeleriyle çalışmaları zorunludur. Bu nesil empatiktir ve önemsedikleri zorluklara çözümleri vardır. Bugün siyasi partilerin sırf görsellik için partiye dahil edilen Z kuşağı üyeleri var, ancak onlar X ve Y kuşağından olan politikacıların ağırlığı ve gölgesi nedeniyle görüşlerini öne çıkaramıyorlar.
    Siyaset kurumu Z kuşağı ile iletişim sorunları yaşıyor. Daha yaşlı iki kuşağın her alanda hakimiyeti var. Bu hakimiyet Z kuşağını dışa itiyor. Bu nedenle, Z kuşağının isteklerine, tartıştıkları konulara, getirmeyi istedikleri uygulamalara, sosyal kültürel ve politik meselelere önerdikleri çözümlerin benimsenmediği bir ortam oluşmuyor. 
    Z kuşağı üyeleri, onların öncelikleri veya değerleri ile uyumlu partilerle saygın ve organik ilişki ortamı kurulmadıkça, onları sosyal, ekonomik, politik bir davayı desteklemede veya oy vermeye ikna etmede çok ileri gidilemeyecektir.
    Gençler öne çıkmalı. Sadece onlara karşı değil onurlu bir gelecek için henüz doğmamış gelecek nesillere karşı da sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız. Bu yüzden gençler, öne çıkarak sorumluluğa sahip olmalı ve gelecekle bağ kurmada köprü olmalıdır. 
    Dediğimiz gibi ülkemizde politik ortam halen yaşlı kuşak politikacılarının egemenliğinde.  Ancak gençler, değerli bir varlığa sahip, yaşlı siyasilerin korktuğu bir şeye sahipler: "Gençler, daha uzun yaşayacaklar”. Yani onların fikirleri sonunda ülkeyi yönetecek, bu yüzden önlerini kesmek yerine bugünden onların empatik ve farklı fikirlerini de tartışmak ve uygulamak zorundayız.
    Ancak, Z kuşağına demeliyiz ki: "Gençler, siyasete dahil olmazsanız, hiçbir şey düzeltilmeyecek!"
    Demokrasimize yönelik kaygılarını içselleştirerek gidip oy kullanan ve demokratik sürece katılan gençlere ihtiyaç duymamız, sadece bugüne ait bir gereklilik de değildir. 

    Z kuşağına son söz:  “Asla pes etmezseniz, asla kaybetmezsiniz".