21.yüzyılın ilginç ilk yarısı...
Ekonomik savaşlar, yapay zekâyla taçlanan teknolojik zirve, iklim değişikliği, mikro milliyetçilik ve daha nice çılgınca arayışlar...
Yeni dünya konsepti...
Ahlaki değerlerin, dini değerlerin, hukuksal güvenirliğin kendi ekseninden çıktığı bu yeni süreç, neredeyse dünya savaşlarının öncesinin çağımız versiyonu gibi...
Küreselleşmiş bir dünyada, insani değerlerin ortaklaştığı bir yöne doğru yol almayı düşlerken tüm beklentilerin tersyüz olduğu ve her ülkenin kendi kompartımanına çekildiği bir yöne
doğru gidiyoruz.
Bu iklimin oluşması Rusya, Çin, İran, İsrail düzleminde ve sorunun başat ülkesi Amerika’dan daha çok neşet olan; düşünülmüş, çalışılmış ve stratejik tüm taktiklerin devreye alındığı bir
yolculuğun ilk safhasındayız.
Mezkûr ülkelere göre planlı diğer ülkelere göre meçhul sonuçlar doğuracak bir süreç.daha Trump' un ikinci defa seçilmesiyle çılgınlığın sınırları bile kayboldu. Aklından geçenleri, etrafına topladığı maceraperest ve neofaşist Amerikancı kadroyla dünyaya parmak sallayan
bir liderle karşı karşıyayız.
Gözüne kestirdiği ülkeleri tehdit, şantajla kriminalize ederek kameralar karşısında kararnameler imzalayarak, yarı tanrı edasıyla kimi ülkeyi işgal etme, kimini satın alma, kimini farklı şekilde korkutarak kendine alan açan popülist bir liderin alan tanıdığı kadar özgür olan yeni bir dünya düzeninin tasarlayıcısıyla yola ne kadar devam edilecek sorusu cevabını
arıyor…
Dünyayı ahtapot gibi saran güvenlik ve ekonomik gücüyle Deli Dumrul hikâyelerini andıran davranışlarıyla dünyanın dengesini bozmaya niyetli görünüyor. Oysa Amerika demokrasisi dört temel üzerine inşa edilmişti:
Paylaşılan refah,
Yurttaşlara söz hakkı,
Uzmanlığa dayalı yönetim,
Etkin kamu hizmeti.
Şu andaki Trump yönetimi gün geçtikçe bu yerleşik demokrasi bileşenlerinin altını uymakla mükellef sanki. Her şeye ticari gözle bakan bir yönetim anlayışının ABD' yi ve dünyayı
nerelere sürükleyecek sorusu çok uzun olmayan vadede cevap bulacak gibi...
Ülkeleri kendi sömürgesi gibi gören bu anlayışın yenidünya düzenine belki de olumlu katkısı olacak. Çünkü yanlış ve kendi içinde paradokslar barındıran anlayışlar bazen yeni bir düzeni
de başlatabiliyorlar. Çok kutuplu, çok bileşenli yeni bir dünya şekillenebilir. Tarih, maceraperest liderlerin enkazı ile doludur. Trump da kendine böyle bir