Uygulanan boykotun bıraktığı izler çok sıcak. İktidar başarılı olmadığını, muhalefet ise, başarıya ulaştığını iddia ediyor.
Boykot tüketime ilişkin olunca tam anlamıyla kişisel bir karara dönüşüyor. Bu kişisel kararın güvencesi anayasamız. Madde 25: "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz". Dolayısıyla boykot temel haklardan olup, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Kişi ve kurumları doğrudan hedef almayan, şiddet olgusundan uzak beyan ve uygulamalar, temel haklar kapsamında değerlendirilmelidir.
Boykot konusuna ilişkin olarak 04.05.2025 Tarihli Korkusuz Gazetesinde, İyi Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın konuya ilişkin değerlendirmesini saygıdeğer okurlarımla paylaşmak istiyorum:
“Bir ülkede gerçekten milli ekonomi korunacaksa önce yanlış politika ve uygulamalar sorgulanmalı. Asıl zararı kim veriyor, Türk milleti bunu çok iyi biliyor.” Dedi. Erhan Usta yaptığı açıklamada, “Ülkeyi batıran kim? İşsizlik, yoksulluk, enflasyon, faiz, cari açık…Bunları azdıran halk mı?” (….) “Devlet hazinesini betona gömen, üretimi bitirip ülkeyi ithalata mahkûm eden, dolarla borçlandırıp kuru fırlatan, ‘Nas diyerek dünyanın en yüksek faizini ödeyen siz değil misiniz? Boykotun ekonomiye zarar verdiğini söyleyenler en büyük boykotu yapıyor. Tarımı bitirdiniz, sanayiyi darboğaza soktunuz, yabancı sermayeyi kaçırdınız, kendi milletini açlığa sürükleyen, zenginliği yandaşa, yoksulluğu vatandaşa reva gören bir yönetimden daha büyük sabotajcı olabilir mi? Hükümet bir yandan tüketim kısılmalı yurtiçi tasarruflar artırılmalı diye politika ortaya koyuyor. Ekonomide bir gün harcama olmasın diye boykot yapanlar ise ‘Vatan haini ilan ediliyor.” (FİGEN ÖZTÜRK- KORKUSUZ)
Vatandaşlar yasal ve kurumsal güvenceler içinde ve şiddetten uzak bir eylem yaptığı zaman bunu siyasiler kendilerince değerlendireceklerdir. Hiç kuşkusuz, her iki kesimde kendi çıkarları doğrultusunda çıkarsamalarda bulunacaklardır ki; bu değerlendirmelerinde hakemi vatandaşlardır. Aslında boykot olgusu özünde bir irade beyanıdır. Son belirlemede ise geçerli olması gereken vatandaşların (milli irade) belirlemesidir.
“Boykotun hukuki tanımı, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, genellikle ifade özgürlüğü ve toplumsal bir hareket olarak değerlendirilir. Ancak, bu eylemin suç olup olmadığı, boykotun nasıl organize edildiği ve amacının ne olduğuna bağlıdır. Tıpkı ÜLKEMİZ gibi birçok demokratik ülkede, bireylerin düşüncelerini ifade etme hakkı, anayasal bir güvence altına alınmıştır.
Boykot, bu kapsamda, bir kişinin ya da topluluğun, belirli bir kişi, şirket ya da hükümetin uygulamalarını eleştirebilmek için başvurabileceği meşru bir protesto aracıdır. Bu tür eylemler, genellikle ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilir.
Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesi, topluluklar halinde örgütlenme ve barışçıl protesto etme hakkını güvence altına almaktadır. Bu bağlamda, boykotların ifade özgürlüğü çerçevesinde hukuki olarak korunması gerekmektedir. Boykotlar, çoğu zaman toplumsal bilinç oluşturmayı amaçlar ve bu nedenle demokratik toplumlarda hukuki bir koruma bulurlar.”(hptt://halilkaanemektar.av.tr/boykot-suc-mudur/)