Tamam, şüphe yok; herkes beğenilmek ister.

Övgü hoşa giden bir şeydir. İnsanı motive eder, mutluluk verir.

Ama…“Kişi”nin beğenilmeye giden yolda önüne çıkan hendekleri nasıl atlayacağı da onun kendisine has ahlaksal “bireyliğine özgü” yani oldukça öznel bir nitelik meselesidir.

Cümle uzun oldu, doğru… Ama bu sorunun kendisi de [bilhassa] çok uzun, çetrefilli, ucu açık bir gayya kuyusu…

Çünkü kuyunun dibinde bencillik var.

Ego-hırs-önce çıkma sendromu, beğenilme arzusunun hastalıklı bir seviyeye ulaşmış olması, falan.

Ve filan…Şimdi örneğin… Çevre duyarlılığı taşıyan ve bu alanda aktif bir çaba gösterme sorumluluğunu üstlenmiş “kişi”leri gündemimize taşıyalım.

Bu kişiler dernekler halinde bir araya gelebilirler.

Adına platform denilen “düzlüklerde” yer alabilirler.

Peki amaç nedir?

Çevre değerlerini korumak.

Halkın bu değerlere doğru yönlenmesini, sürdürülen mücadelelere omuz vermesini sağlamak, özendirmek.

Peki, niçin farklı farklı mevzilerdelerdir?

Niçin birbirleri ile [sanki amansız] bir yarış içindedirler?

Rekabet denen [kerameti kendinden menkul] it dalaşı niçin enerjilerinin kaynağını oluşturur?

Bu soruları laf olsun, sayfa dolsun diye sıralamıyoruz.

Sorgulansın, bu soruların [/sorunların] dibindeki bencillik zehrine bir çare bulunsun diye gündeme taşımaya çalışıyoruz.

İçtenlik, özveri, arka çıkma, omuz verme, destek olma, el ele verme ve işbirliği/güçbirliği gibi değerler ahlaki alt yapımıza yerleşsin amacı ve umuduyla bu satırları karalıyoruz.

Umut bu… Kolay kolay söndürülemez.