HÜDA PAR Genel Baş­kan ve­ki­li ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Şah­za­de Demir’in açık­la­ma­sı ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan ol­duk­ça tepki çekti. Şah­za­de be­ye­fen­di TBMM’de ger­çek­leş­tir­di­ği basın top­lan­tı­sın­da ne demiş? "5816 Sa­yı­lı Ata­türk Aley­hi­ne İşle­nen Suç­lar Hak­kın­da Kanun, ifade öz­gür­lü­ğü ve eleş­ti­ri hak­kı­nı kı­sıt­la­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le uzun sü­re­dir tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Bu ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sın­da, eleş­ti­ri ile ha­ka­ret ara­sın­da­ki ayrım gö­ze­til­me­den bi­rey­le­rin yar­gı­lan­ma­sı ve ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı mağ­du­ri­yet­le­re yol aç­mak­ta­dır." Demiş ve söz­le­ri­ne şu ifa­de­ler­le devam etmiş. "5816 Sa­yı­lı Ata­türk Aley­hi­ne İşle­nen Suç­lar Hak­kın­da Kanun, ifade öz­gür­lü­ğü ve eleş­ti­ri hak­kı­nı kı­sıt­la­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le uzun sü­re­dir tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Bu ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sın­da, eleş­ti­ri ile ha­ka­ret
ara­sın­da­ki ayrım gö­ze­til­me­den bi­rey­le­rin yar­gı­lan­ma­sı ve ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı mağ­du­ri­yet­le­re yol aç­mak­ta­dır. Hukuk, in­san­la­rı ‘ide­olo­jik ter­bi­ye’ etme aracı ola­rak değil, özgür dü­şün­ce­nin ve fark­lı bakış açı­la­rı­nın gü­ven­ce­si ola­rak işlev gör­me­li­dir. Tarih, eleş­ti­rel bir yak­la­şım­la in­ce­le­ne­bi­len, öğ­re­ni­le­bi­len ve bi­rey­le­rin yüz­le­şe­bil­di­ği bir alan ol­ma­lı­dır. Ha­ka­ret içer­me­yen fi­kir­le­rin ve eleş­ti­ri­le­rin ta­ki­ba­ta uğ­ra­ma­sı, top­lum­da 'tek tip insan' ye­tiş­tir­me an­la­yı­şı­nın te­za­hü­rü­dür. Böy­le­si bir durum hem bi­rey­le­rin dü­şün­sel öz­gür­lü­ğü­nü hem de top­lum­sal iler­le­me­yi bal­ta­lar.
Hâ­li­ha­zır­da TCK'nın 130'uncu mad­de­sin­de dü­zen­len­miş olan ve ölmüş bir kim­se­nin ha­tı­ra­sı­na ha­ka­ret edil­me­si­ne hapis ve adlî para ce­za­sı ön­gö­ren ka­nu­nun var­lı­ğı ay­rı­ca başka bir ka­nu­ni dü­zen­le­me­ye; hele hele ki­şi­ye özel ola­rak dü­zen­len­miş bir ka­nu­na ih­ti­yaç bı­rak­ma­mak­ta­dır." Demiş.

Ki­şi­ye özel ola­rak dü­zen­len­miş bir ka­nu­na ih­ti­yaç yok­tur diyen Hü­da­Par başka neler söy­le­di ha­tır­la­ya­lım. “PKK'ya ve Hiz­bul­lah'a" terör ör­gü­tü di­ye­me­yiz. Ana­ya­sa'nın 4. mad­de­si ol­ma­sın. Ana­ya­sa'nın 4. mad­de­si­ne kar­şı­yız.” Karma eği­ti­mi ve laik bir dü­ze­ni red­de­den de yine aynı si­ya­si çizgi. Kar­şı­sın­da ol­duk­la­rı o 4.​madde de Ana­ya­sa’ya göre de­ğiş­ti­ri­le­mez ve de­ğiş­ti­ril­me­si tek­lif edi­le­mez.

Hü­da­Par ken­di­ni ta­nım­la­dı­ğı he­def­le­rin­den bah­se­der­ken tam ola­rak he­def­le­ri­ni açık açık yaz­mış si­te­sin­de. Diyor ki “Bu ha­re­ket; ada­le­tin ye­ni­den tesis edil­me­si­ni bi­rin­ci he­de­fi ola­rak ilan eder. Diğer he­def­le­ri­miz; dev­le­ti ve si­ya­se­ti ye­ni­den ta­nım­la­mak, top­lu­mun temel de­ğer­le­ri­ni si­ya­se­te ta­şı­mak ve hâkim kıl­mak, top­lu­mu sis­tem­le değil, sis­te­mi top­lu­mun inanç de­ğer­le­riy­le uyum­lu hale ge­tir­mek, bi­linç­li veya bi­linç­siz bir şe­kil­de içi bo­şal­tıl­mış olan ve as­lın­da bizi biz yapan in­sa­nî ve is­la­mî de­ğer­le­ri ye­ni­den ihya etmek ve ya­şa­nı­lır kıl­mak, can, mal, din, akıl ve nesil em­ni­ye­ti­ni sağ­la­mak, in­sa­ni temel hak ve hür­ri­yet­le­rin ger­çek an­lam­da ta­nın­ma­sı­nı sağ­la­mak, inanç ve iba­det hür­ri­ye­ti­nin önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dır­mak­tır.” Ku­rul­du­ğu gün­den bu yana Hiz­bul­lah ör­gü­tüy­le bağ­lan­tı­lı ol­du­ğu yö­nün­de­ki eleş­ti­ri­ler­le karşı kar­şı­ya kalan Hü­da­Par özet­le ben Ata­türk’ün kur­du­ğu Tür­ki­ye’nin ve la­ik­li­ğin tam kar­şı­sın­da­yım, top­lu­mu sis­tem­le değil, sis­te­mi top­lu­mun inanç de­ğer­le­riy­le yö­net­mek lazım diyor. Din ile dev­let iş­le­ri bir­bi­rin­den ay­rıl­ma­sın dev­let iş­le­ri­ni de dini esas­lar­la yü­rü­te­lim diyor. Yani as­lın­da Ata­türk'ü Ko­ru­ma Ka­nu­nu'nun "Mağ­du­ri­ye­te yol aç­tı­ğı" ge­rek­çe­siy­le kal­dı­rıl­ma­sı­nı talep Eden Hü­da­Par da as­lın­da tam da ken­di­le­rin­den bek­le­ni­len bir tek­lif­te bu­lun­du. Bil­di­ği­niz gibi Hü­da­Par geç­ti­ği­miz 14 Mayıs'taki se­çim­de aday gös­ter­me­ye­rek Cum­hur­baş­ka­nı Recep Tay­yip Er­do­ğan'ı des­tek­le­me ka­ra­rı alıp, se­çim­le­re AK Parti lis­te­le­rin­den gi­re­rek Ga­zi­an­tep, Di­yar­ba­kır, Mer­sin ve Bat­man’dan dört ayrı ve­ki­li ile mec­lis­te tem­sil hakkı ka­zan­mış­tı.
Mağ­du­ri­yet ya­ra­tı­yor de­dik­le­ri Ata­türk Aley­hi­ne İşle­nen Suç­lar Hak­kın­da Kanun olan 5816 sa­yı­lı kanun ya da ka­mu­oyun­da anıl­dı­ğı şek­liy­le Ata­türk'ü ko­ru­ma ka­nu­nu ne diyor ba­ka­lım. 25 Tem­muz 1951'de kabul edil­miş olan ka­nu­nun 1’inci Mad­de­si­ne göre “Ata­türk'ün ha­tı­ra­sı­na ale­nen ha­ka­ret eden veya söven kimse bir yıl­dan üç yıla kadar hapis ce­za­sı ile ce­za­lan­dı­rı­lır. - Ata­türk'ü tem­sil eden hey­kel, büst ve abi­de­le­ri ve­ya­hut Ata­türk'ün kab­ri­ni tah­rip eden, kıran, bozan veya kir­le­ten kim­se­ye bir yıl­dan beş yıla kadar ağır hapis ce­za­sı ve­ri­lir. - Yu­kar­da­ki fık­ra­lar­da ya­zı­lı suç­la­rı iş­le­me­ye baş­ka­la­rı­nı teş­vik eden kimse asıl fail gibi ce­za­lan­dı­rı­lır.” Diyor.

Ata­türk Aley­hi­ne İşle­nen Suç­lar Hak­kın­da Kanun Mad­de­si olan 5816 sa­yı­lı kanun ya da ka­mu­oyun­da anıl­dı­ğı şek­liy­le Ata­türk'ü ko­ru­ma ka­nu­nu hak­kın­da Ada­let Ba­kan­lı­ğı Adli Sicil ve İsta­tis­tik Genel Mü­dür­lü­ğü’nün ya­yın­la­dı­ğı 2023 suç, sanık dava sa­yı­la­rı­na da ba­ka­lım.

2023 Yılı iti­ba­rı ile Ata­türk Aley­hi­ne İşle­nen Suç­lar Hak­kın­da 5816 sa­yı­lı kanun mad­de­si­ne göre 3.813 Şüp­he­li ile 4.381 yeni dava dos­ya­sı açıl­mış. 2022 yı­lın­dan dev­re­den dosya sa­yı­sı ise 4.855. Bu­gü­ne kadar top­lam­da açı­lan dosya sa­yı­sı 9.530 Şüp­he­li ile 9.236. Da­va­sı ka­ra­ra bağ­lan­mış sanık sa­yı­la­rı geç­miş yıl­lar­da açı­lan da­va­la­rın da ka­ra­ra bağ­lan­ma­sı ne­de­niy­le de­ğiş­ken­lik gös­te­ri­yor. Hak­kın­da mah­kû­mi­yet ka­ra­rı ve­ri­len sanık sa­yı­sı 1994-2002 yıl­la­rı ara­sın­da yıl­lık or­ta­la­ma 34 sanık ile top­lam­da 308 iken, 2002-2017 yıl­la­rı ara­sın­da ise yıl­lık 105 sanık ile top­lam­da 1.464 ama Ada­let Ba­kan­lı­ğı’nın diğer suç is­ta­tis­tik­le­ri­ni de in­ce­le­me­ni­zi öne­ri­rim.

Me­se­la Cum­hur­baş­ka­nı­na Ha­ka­ret Da­va­la­rı­na yani Dev­le­tin ege­men­lik ala­met­le­ri­ne ve or­gan­la­rı­nın say­gın­lı­ğı­na karşı suç­lar­la il­gi­li olan TCK Madde 299-301’a de ba­ka­lım. 2018 yı­lın­da ger­çek­leş­ti­ri­len re­fe­ran­dum ile ge­çi­len Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Hü­kü­met Sis­te­mi’nin ar­dın­dan çok sa­yı­da kişi, bu mad­de­ler uya­rın­ca so­ruş­tur­ma ge­çir­di. Yıl­la­ra göre yar­gı­la­nan kişi sa­yı­sı­na ba­ka­lım. 2019’da”13.731 kişi” ; 2020’de “9.560 kişi”;2021’de “12.304 kişi”;2022’de “16.753 kişi” 2023’te “18.866 kişi” ceza mah­ke­me­le­rin­de hâkim kar­şı­sı­na çık­mış. TCK’de, “Dev­le­tin Ege­men­lik Ala­met­le­ri­ne ve Or­gan­la­rı­nın Say­gın­lı­ğı­na Karşı Suç­lar” baş­lı­ğı al­tın­da dü­zen­le­nen ve “İfade öz­gür­lü­ğü­nün önün­de­ki en büyük engel” ola­rak de­ğer­len­di­ri­len bu 299 ve 301’inci mad­de­ler için adeta ik­ti­da­rın mu­ha­lif­le­ri ce­za­lan­dır­ma ara­cı­na dö­nüş­tü­rül­dü­ğün­den şi­kâ­yet eden ki­şi­ler gak dese suç, guk dese dava açı­lır­ken başta Hü­da­Par olmak üzere ik­ti­dar ka­na­dı ve or­tak­la­rı­na cum­hur it­ti­fa­kı­na her yol mübah, her söy­lem hak ve ifade öz­gür­lü­ğü ola­rak gö­rü­lü­yor.
On­lar­da ifade öz­gür­lü­ğü bize ge­lin­ce suç, ha­ka­ret. Bana göre de nor­mal şart­lar­da 5816 sa­yı­lı özel ka­nu­na da ih­ti­ya­cı­mız ol­ma­ma­lıy­dı. “Eleş­ti­ri ile ha­ka­ret ara­sın­da­ki ayrım gö­ze­til­me­den bi­rey­le­rin yar­gı­lan­ma­sı ve ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı mağ­du­ri­yet­le­re yol aç­mak­ta­dır." Der­ken ka­nun­lar­la ve ya­sa­lar­la ko­run­ma­ya ih­ti­ya­cı ol­ma­yan, bu ül­ke­nin ku­ru­cu li­de­ri büyük Ata­türk için değil belki ama eleş­ti­ri ile ha­ka­ret ara­sın­da­ki ay­rı­mın çoğu zaman ye­te­rin­ce gö­ze­til­me­di­ği kıs­mı­na ben de ka­tı­lı­yo­rum. Canı is­te­yen ca­nı­nın is­te­di­ği­ne is­te­di­ği gibi en ağır ha­ka­ret­le­ri eder­ken, me­se­la Cum­hu­ri­yet’e Ata­türk’e ha­ka­ret edip if­ti­ra­lar atar­ken on­lar­da­ki ifade öz­gür­lü­ğü, biz de kimi eleş­tir­sek ifade ver­me­ye gi­de­lim. Ma­ale­sef ifade öz­gür­lü­ğün­de as­ke­ri darbe dö­ne­miy­le aynı se­vi­ye­de­yiz der­sek ya­nıl­mış olmam.

Top­lu­ma, hu­kuk­çu­la­ra ve Türk Ceza Ka­nu­nu madde 125'e göre ha­ka­ret suç­tur. Ha­ka­ret eden suç­lu­dur. Oysa kaba ve ne­za­ket­siz söz ve dav­ra­nış­lar ha­ka­ret su­çu­nu oluş­tur­mu­yor. Me­se­la bed­dua bir te­men­ni­de bu­lun­ma şekli kabul edi­li­yor ve bed­dua ni­te­li­ğin­de­ki ke­li­me­ler de ha­ka­ret suçu ola­rak kabul edil­mi­yor.

Değil bu ül­ke­nin ku­ru­cu li­de­ri büyük Ata­türk'e rahat rahat ha­ka­ret ede­bil­mek için, aynı fi­kir­de ol­ma­dık­la­rı her­ke­se ifade öz­gür­lü­ğü ba­ha­ne­siy­le ha­ka­ret ede­bil­mek öz­gür­lü­ğü için kanun de­ğiş­me­li­dir diyen, ifade öz­gür­lü­ğü­nü, ya­sa­la­rı, ana­ya­sa­yı işine gel­di­ği gibi kul­la­nan, bu ül­ke­yi Ata­türk’ün hayal et­ti­ği çağ­daş me­de­ni­yet­ler se­vi­ye­sin­den uzak­laş­tı­ran, te­şek­kür etmek ye­ri­ne ha­ka­ret eden her kim varsa Allah be­la­sı­nı ver­sin.