Dijital çağ öncesinde, gündem belirleme gücü daha şeffaf bir otoritenin elindeydi. Manşetleri devlet belirler, haber bültenleri resmi açıklamalarla biçimlenirdi. Bu dönemin "toplum mühendisliği" adıyla anılan yapısı, baskıcı olsa da, en azından kimin neyi kontrol ettiğini açıkça gösteriyordu.

Günümüzse bambaşka bir manzara sunuyor. Herkesin her şeyi bildiği sanılan bu çağda, gündemler inanılmaz bir hızla değişiyor. Dün orman yangınları, bugün kadın cinayetleri, yarın büyük bir indirim kampanyası... Bu kaotik akışı yöneten şey ise, artık devletler değil, algoritmalar...

Bu yeni duruma Algoritmik Gündem Mühendisliği diyoruz. Dünlerde neyin konuşulacağını "yukarısı" belirlerken, bugün bu görevi TikTok, Instagram ve Twitter'ın algoritmaları üstleniyor. Önemli bir konu gündeme geldiğinde, hemen ardından duygusal bir video, linç furyası ya da "şok eden" bir haber akışı devreye giriyor. Biz bir seçim yaptığımızı sanıyoruz, ama gerçekte bize; neyi seçeceğimiz seçtiriliyor.

Algoritmik Sansür: Bilgiyi Gizlemek Değil, Dikkati Saptırmak

Geçmişteki sansür, bir kitabın yasaklanması ya da bir yazarın susturulması gibi doğrudan ve kaba bir yöntemdi. Şimdiyse çok daha sofistike ve tehlikeli bir biçimde işliyor. Artık bilgiyi gizlemiyorlar, dikkatimizi başka yöne çekiyorlar.

Bir doğa katliamı mı oldu? Üç saat sonra sosyal medyada bambaşka bir konu trend olur. Bir anayasa ihlali mi yaşandı? Bir gün sonra gündem ünlülerin boşanması ya da bir futbolcunun açıklamaları olur. Bu yeni tür sansür, çoğunlukla neler olduğunun ayırdına var-a-madığımız için çok daha tehlikeli. Biz yalnızca ekranı kaydırır, beğeni tuşuna basar ve her şeyi kolayca unuturuz.

Dikkat Dağınıklığı, Siyasal Felçtir

Günümüzde bilgiye boğulmuş durumdayız ama bir o kadar da anlam yoksulluğu yaşıyoruz. Geçmişte asıl sorun bilgi kıtlığı iken, bugün dikkat kıtlığı yaşıyoruz. Algoritmalar dikkatimizi nereye yönlendirirse, orada önemli bir sorun olduğunu zannediyoruz. Oysa belki de asıl sorun, hiç gösterilmeyen bir köşede unutulmuş durumda.

Çünkü bu dijital düzen, gerçeği göstermek için değil, tıklanabilir olanı öne çıkarmak için tasarlandı. Bu durum, yalnızca bir medya sorunu değil, aynı zamanda demokrasinin de temelini sarsan bir mesele. Zeynep Tüfekçi gibi uzmanların da belirttiği gibi, neye dikkat ettiğimiz, neye tepki vereceğimizi ve neyi talep edeceğimizi belirliyor. Ve bu kararlar artık bizim kontrolümüzde değil.

Uyanık Kalmak Bir Sorumluluktur

Bu çağın en büyük tehlikesi, her şeyi bilip hiçbir şey hissetmemek, her şeyin görünür olup hiçbir şeyin önemsenmemesidir. Dün "toplum mühendisliği vardı" diyorduk ya, bugün de var. Ama gölgelerin arasından, adını koyamadığımız için daha da güçlenerek işliyor: Algoritmik Gündem Mühendisliği.

Bu mühendislik, dikkatimizi istediği gibi biçimlendiriyor ve gerçeği biçimlendirirken bizden gizliyor. Bu durumda en büyük sorumluluğumuz şu: Gözümüz açık olabilir, peki ya dikkatimiz? Dijital çağda bizden kaçırılanlar, belki de en tehlikeli sansür biçimidir.

Sizce bu yeni düzen, bireyler olarak bize hangi sorumlulukları yüklüyor? Yoksa hiç bir şeyi önemsemeyip; algoritmaların oyuncağı mı olacağız? Dünlerde Big Brother korkusuyla yaşarken, bugünlerde de algoritmalar... Yoksa yaşamlarımızı, dikkatimizi, bilincimizi tutsak mı alıyorlar?