Hava mevsim şartları dolayısı ile olağanüstü sıcak, Evden çıkmak zorunda kalanların en büyük beklentisi serin bir ağaç altı bulabilmek, Havanın aşırı sıcak olması sebebi ile çarşıda nerede ise insan görmek mümkün değil, Kafelerde klima var ancak oralarda da bir çayın son zamların gelmesi ile birlikte 20-25 lira olması kafelerinde olabildiğince boş kalmasını mecbur ediyor.
Son bir kaç gündür sıcak nerede ise yakıp kavuruyor, bizde pek dışarıda kalmak istememekle birlikte mecburen dışarıdayız , sıcak havanın en üst noktada olduğu saatlerde çarşıda ayak üstü denk gelen bir dostumuz “-Bizim memlekette içerisinde bulunduğumuz şartlarda ayakta kalan, hayatını sürdüren, var olan sıkıntılara göğüs geren vatandaşımız dünyanın hangi ülkesi olursa olsun oralarda çok başarılı olur zira bizim ülkemizdeki zor yaşam dünyanın pek çok ülkesinde yok” şeklinde bir görüş öne sürünce işin doğrusu ne cevap vereceğimizi bilemedik.
Şartları bizden kötü olan ülkeler ile yarışacak onlara nispet yapacak durumumuz yok zira başkasının başarısızlığından başarı beklemek zaten bize göre bir davranış tarzı değil, dolayısı ile bize düşen bundan 40 yıl 50 yıl önce hayat standartları bizim gibi iken bugün vatandaşlarına olağanüstü bir hayat sağlayan ülkeler ile yarışmak olmalıdır.
Etrafımızda bulunan çok sayıda dostumuz “Son derece zor bir zaman dilimine denk geldik, karşı karşıya kaldığımız zorluklar yüzünden yüzümüz bir türlü gülmedi” fikrinde birleşiyorlar.
Çok uzun yıllardır sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kalan milyonlarca insanımız var, sözünü ettiğimiz bu çalışan kitlenin hayat şartları geçen yıllar içerisinde düzelecekken aksine her geçen gün daha büyük olumsuzluklar ile buluştu.
Son dönemlerde emekli olan EYT' lileride eklediğimizde isek bizim memlekette yaklaşık 14 milyon civarında emekli vatandaşımız bulunuyor,
Bir ömür boyu çalışan, hayatının büyük bir bölümünü çalıştığı kuruma feda eden ve yaşlandığı için emekli olan bu büyük kitle şu sıralar gerçekten sadece ve sadece hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Avrupa’nın pek çok ülkesinden tatil için yurdumuza gelen o ülkenin emeklileri burada krallar gibi bir hayat yaşarken bizim emeklilerimiz maalesef bırakın tatile gitmeyi bir mahalleden diğer bir mahalleye gidemeyecek noktaya geldiler.
Geçtiğimiz kurban bayramı dolayısı ile günü birlik Edirne’ye giden bir arkadaşımız “-Edirne caddeleri, sokakları yabancı turistler ile dolu Türk vatandaşı nerede ise yok gibi, Daha çok Bulgaristan’dan günübirlik olarak gelen turistler araçlarını tepeleme bizim marketlerden aldıkları ürünler ile doldurduktan sonra geri dönüyorlar bunun sebebi de bizim paramızın Bulgar parası karşısında olağanüstü değer kaybetmesinden kaynaklanıyor” şeklinde görüş belirtti.
Vatandaş artık yatırım yapmayı ev almayı, araç almayı çoktan unuttu şu an özellikle bordrolu olarak çalışan milyonlarca vatandaşımızın tek derdi aldığı ve günden güne değerini kaybeden maaşı ile ayın sonunu getirebilecek gıda ürünlerini evine götürebilmek.
İçerisinde bulunduğumuz bu zor koşullardan ne zaman ve hangi şartlarda kurtulacağımızla ilgili siyasetçiler dahil hiç kimsenin en ufak bir fikri yok,
Seçim bitti,
Görevlendirmeler yapıldı,
Seçim öncesi verilen vaatler göre hayatında ekonomik olarak rahatlama bekleyen vatandaşlar 7/24 aralıksız yağan zamlar karşısında ne tarafa gideceklerini şaşırmış vaziyetteler.
Böyle bir durum karşısında karşımıza yıllar yılı hiç değişmeyen “Vatandaş geçim siyasetçi geçim derdinde” söylemi çıkıyor, bu kadar zorluğun içerisinde siyasi fikri dünya görüşü ne olursa olsun tüm vatandaşın ortak kanaati “ Bizim tek derdimiz ekonomi, bizi rahatlatacak, içerisinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılardan bizi kurtaracak vaatleri sunacak partiyi iktidar yapacağız” şeklindeydi ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi iktidar bırakın vatandaşı rahatlatmayı başta milyonlarca emekli olmak üzere herkesin iflahını kesecek hamleler yapıyor.
Bizimde tüm vatandaşlar gibi tek beklentimiz içerisinde bulunduğumuz zor zamanlardan kurtulabilmek.
İki çayın 50 lira olduğu bir süreçte başka ne beklentimiz olabilir ki.?