Artık gına gelen yerel seçimin dengelerini değiştirmek adına 7/24 konuşmalardan bitap düşmüş bir şekilde “Acaba ne yapsak hafta sonumuz biraz olsun huzurlu geçer.?” diye düşünürken birer gün ara ile birbiri ardına gelen şahitler bir kez daha canımızı yaktı, içimizi acıttı.
1983 yılında Eruh’ta başlayan ilk kalkışmanın üzerinden tam 40 yıl geçti geçen bu 40 yıllık zaman dilimi içerisinde “Vatan bölünmesin” diye verilen mücadelede verdiğimiz şehit sayısını ne siz sorun nede biz söyleyelim.
Sürekli belirtiriz, yurt edinmeye çalıştığımız bu coğrafyada tutunabilmek adına verdiğimiz mücadeleyi Allah biliyor, Yurdumuzun doğu özellikle de güneydoğu Anadolu bölgesinde var olan yatırımların bitmemesi adına dört bir taraftan yapılan hücumların tamamı Türkiye’yi zayıf düşürmek adınadır.
Mehmet Akif, Çanakkale destanı isimli şiirinde “Şu boğaz harbi nedir varmı dünyada eşi, Saldırıyor en kesif orduların dördü beşi” diyor.
Akif’in normal şartlarda Çanakkale için kaleme aldığı ifadeler bir noktada tüm Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı hücumlardan başka hiçbir şey olmasa gerek.
Hatırlatmakta fayda var Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü olduğu dönemlerde 28 milyon kilometrekare alana yayılıyordu, Türkiye Cumhuriyetinin var olduğu yani Cumhuriyetin kuruluş tarihi olan 29 ekim 1923 yılı itibarı ile topraklarımız 780 bin 576 kilometre kareye kadar gerilemişti.
Osmanlının bıraktığı topraklarda var olan devlet sayısı aşağı yukarı 30 civarında, doğrusunu söylemek gerekirse bırakın bizim sınırlarımıza çok uzak olan ülkeleri sınırlarımıza yakın ülkelerin nerede ise tamamı bizi düşman olarak görüyor.
Son dönemlerde Türkiye Cumhuriyetinin güvenlik güçlerinin terör örgütü PKK ile mücadelede değişikliğe gittiğini hepimiz biliyoruz, Özellikle güneydoğu bölgemizde profesyonel askerliği doğru geçiş olduğu böyle olunca da mücadelede üstün gelme noktasında daha fazla mesafe alındığı söyleniyor.
Bununla birlikte biliyoruz ki savaşlar artık insan gücünden ziyade teknoloji ile yapılıyor, Yani insan kaybının en aza indiği düşmanın daha harekete geçtiği andan itibaren kontrol altına alınması noktasında çalışmaların yapıldığı söykenip duruyor.
Diğer taraftan yine son dönemlerde ordumuzun envanterine katılan İHA’lar ve SİHA’lar ile daha güçlü bir yapıya kavuştuğumuz ilan edilirken “Söz konusu İHA ve SİHA’lar ile sis dahil her türlü hava şartlarında düşmana göz açtırılmıyor” şeklinde açıklamalar yapılıyordu.
Ancak hafta sonu şehitlerimizin intikamının alınması adına başlatılacağı söylenilen operasyonların belli bir süre sis ve diğer olumsuz hava şartları dolayısı ile akamete uğradığı, hava koşullarının düzelmesi ile operasyonların hız kazandığı haberleri geliyor.
Yurt edinmeye çalıştığımız Anadolu coğrafyasından bizi söküp atmak isteyen emperyal güçlerin hücumu yüzyıllardır devam ediyor, bu noktada maddi manevi verdiğimiz kayıplar bir kez daha belirtiyoruz içimizi acıtıyor, canımızı yakıyor.
Hafta sonu bir gül bahçesine girer gibi toprağın kara bağrına verdiğimiz 12 şehidimize bir kez daha Allah’tan rahmet verilen şanlı mücadelede yaralanan güvenlik güçlerimize de acil şifa diliyoruz.
Ne mutlu Türküm diyene.