Bizim memlekette genel yada yerel seçim süreci başlar başlamaz o ana kadar ortalarda görünmeyen ne kadar STK –Dernek vs. varsa birden bire yerden bitmiş gibi siyasi partilerin kapılarını aşındırmaya başlarlar.
Dikkat edin STK’ların yıllar yılı bir kenarda bekleyen ve yapılmayan özel günleri seçim yaklaştıkça yapılmaya başlanır ve bundan asla kaçış yoktur.
Söz konusu STK’lar milletvekili genel seçimlerinden vekil aday sıralamasını yerel seçimde de belediye başkanları ile belediye meclis üyelerinin sıralamasını bekler, Adeta bir eğitim kulübü gibi seçime katılacak tüm siyasi partilerin aday listelerini ofislerinde biriktirmeye başlarlar.
Aday listeleri netleşip ekipler sahaya çıktıkları andan itibaren sözünü ettiğimiz STK’lar seçim gününden önce yaptıkları “Falanca ilin filanca ilçesinin feşmekanca köy derneğinin gecesine davetlisiniz” ifadelerini içeren davetiyeleri siyasi parti yada dünya görüşü ayırımı olmadan dağıtmaya başlarlar.
Şu sıralar söz konusu STK’ların bünyesindeki görevlileri ellerinde deste deste davetiye ile seçime katılacak siyasi parti adayları tarafından oluşturulmuş SKM’lerde yada adayların uğrayacağı seçim ofislerinde beklerken görebilirsiniz.
Bu STK temsilcilerinin tamamının ortak söylemi “Bizim seçim bölgesinde hatırı sayılacak miktarda oy potansiyeli var, derneğimiz adına düzenleyeceğimiz gecede sizde hazır bulunun dernek yöneticilerimiz ve hemşerilerimiz sizi görsünler tanısınlar ki oylarını sizin için kullanabilsinler” şeklindedir.
Bu yönlendirme yıllar yılı adayların en çaresiz kaldıkları anlardır, Seçimin çok büyük masraflı bir yarış olduğunu bilen adaylar için STK’lar gerçekten aşılması gereken en büyük engellerin başında gelmektedir.
Normal şartlarda adaylar STK’ların artık tabanlarını yönlendirecek güçleri olmadığını çok iyi bilirler, Anadolu’da seçmen sayısı 3 bin 5 bin arasında bulunan seçim bölgelerinde söz konusu STK’lar belki bir seçim daha pirim yapabilirler.
Ancak artık seçmen sayısı yüzbinler ile hatta milyonlar ile anılan seçim bölgelerinde hiçbir STK’nın kendi üyelerini bir adaya kanalize etmelerinin artık mümkün olmadığını hemen hepimiz biliyor kabul ediyoruz.
“Ben falanca STK’nın başkanıyım benim şu kadar oyum var bu yüzden beni listenin ilk sırasından aday göstereceksiniz” şeklindeki söylem bilindiği gibi artık yok, bunun yerine anlatmaya çalıştığımız gibi “Fırsatı ganimet gören” uyanık STK yöneticilerinin işi tamamen ticarete dökmek gibi bir alışkanlıkları kaldı.
Anlatmaya çalıştığımız STK’ların şu sıralar başkan adaylarının ve meclis üyesi adaylarının peşinden koşmaya başlamaları için listelerin YSK’ya teslim edileceği 20 şubat tarihini beklediklerini çok iyi biliyoruz.
Sonrasında STK sorumluları ile adaylar arasındaki o bitip tükenmek bilmeyen kovalamacayı bundan önce olduğu gibi bundan sonrada bol bol takip edeceğiz.
Çare yok.