Sankritçe’de; Prajñā "bilgelik", pāramitā "mükemmellik" anlamına geliyor. Prajnaparamita, bitişik yazılıyor ve Hint felsefesinde “Bilgeliğin Mükemmelliği' veya daha kelimenin tam anlamıyla 'Bilgelik Ötesi-Aşkın Bilgelik' olarak ifade ediliyor.  

Yaşamın; insanı kendine, doğaya ve başka insanlara karşı “kendini iyi, zararsız, daha önemlisi yararlı” hale getirmesi için insanın “bilgelik” için çaba sarf etmeyi  öğrenmesi gerekir, diye düşünürüm. Bilge olamayabilse de insan bu yolda kazanabildiği kadar pozitif haslet sahibi olabilir. 

Bilgi, bilme eyleminin sonucudur, bilgi de düşüncenin öncelidir. Bilgi düne ilişkindir. Düşünce ise an ile beraberdir. Bilgelik ise sonrayı görebilir... 

Sonrayı, olacağı görebilmek, bilebilmek gerçekten işe yarayabilir bir şey, insana hata yaptırmayabilir, iyiyi seçmeyi başarabilir insan... peki bu insanı mutlu eder mi? 
Konfüçyus, “Üç bilge bir posta oturur. İki hükümdar bir dünyayı paylaşamaz” der. Ancak, kendine, doğaya ve başka insanlara “zararsız” ve dahası yararlı olmayı başarabilen bilge bir insan mutlu olabilir mi? 
Eğer bilgelik aktif olarak çabaladığımız şeyse, yakında olabilecek stres ve depresyon çukurlarını öngörü ile en aza indirebilir. Ancak, bilgelik mutluluk ve neşe anlarını en üst düzeye çıkaracak şekilde yaşamın sonrasını düzenleyebilir mi? 
Montaigne, “Bilgeliğin en açık görüntüsü, sürekli bir sevinçtir. İnsan bilgeliğe erse, her şeye hayatına yararlı ve gerekli olduğu ölçüde değer verir. Bilge, kendi mutluluğunun ustasıdır.” şeklinde tanımlama ve açıklamalar getirmiştir. (Motaigne -Denemeler). 
Mutluluk, bilgelikle yakalanabiliyorsa, o halde bilgelik “yaşama sanatı” olarak adlandırılmalıdır. Bu açıdan bakılınca Prajnaparamita, yani bilgelikte mükemmelleşme yaşama sanatını öğrenmek, “hayatın aslında iyi olduğunu fark etmek” olgusunun adı olabilir. 

Psikologlar Philip Brickman ve Donald Campbell, mutluluk arayışının boşuna olduğunu şu sözlerle ifade ediyorlar, “Dış dünyada mutluluk ve haz arayışına çıktığımız her zaman aslında hamster çarkına girmiş gibi oluyoruz. Sahip olduğumuz bir şeyin, daha fazlasını elde ettiğimizde, önce kendimizi mutlu hissediyoruz ancak çok kısa süre sonra elde ettiğimize alışmaya başlıyoruz ve mutluluğumuz sönümleniyor.” 

Kimsek o olmak, insan olmak mutluluğu garanti eder mi? 
Bir sevgili öğretmenim, insanların yaşam amacının “Mutluluk değil, insan olmak” olduğunu söylemişti. Toltek’de bir Nagual (bilge) olan Don Miguel Ruiz: “Bizi kendimize götürecek olan bilgi değil, bilgeliktir” der. Ruiz’e göre; Bir bilgeye dönüştüğümüzde yaşam kolaylaşır. Çünkü bilgeleşince, gerçekte kimseniz o hale gelirsiniz. (Don Miguel Ruiz / Ustaca Sevmek). 

Anlaşılıyor ki; bilge olma çabasıyla kendimiz olmayı başarırsak, insan olma derecemizi arttırırsak yaşam bize yavan gelmez, hayatın aslında iyi olduğunu fark ederiz.