Aka­de­mik ka­ri­ye­ri­min; ne maddi, ne de ma­ne­vi hiç­bir ge­ti­ri­si ol­ma­dı bana… Ter­si­ne "aka­de­mik ka­ri­yer" ya­pı­yo­rum diye bana mob­bing uy­gu­la­yan­lar, da­ha­sı memur si­ci­li­mi bo­zan­lar oldu (üs­te­lik de "aslan sos­yal de­mok­rat" SHP'li­le­rin DYP ile ko­alis­yon yap­tı­ğı dö­nem­de)... Bil­gi­ye ve bel­ge­ye değer ve­ril­me­yen bir top­lum­da ya­şa­dı­ğı­mız ger­çe­ği anım­sa­nır­sa; aka­de­mik ka­ri­yer­den ge­ti­ri bek­le­mek de kuş­ku­suz saf­dil­lik olur. Bu­nun­la bir­lik­te; pek çok yön­tem, yol öğ­ren­dim ken­di­mi bes­le­me, bü­yüt­me, do­nat­ma, ya­pı­lan­dır­ma an­la­mın­da… İşte bun­la­rın en ba­şın­da gelen de “ta­sar­ruf­lu okuma” yön­te­mi­dir ki bir ki­ta­bı eli­mi­ze al­dı­ğı­mız­da, onu in­ce­ler­ken, ir­de­ler­ken; dip, bucak… sayfa, sayfa…satır, satır…ama hiç bir söz­cük­te kal­ma­sın hatır, küs­me­sin, gü­cen­me­sin bana diye… El­bet­te ki konu, konu gö­mül­me­yip içine, de­ri­ni­ne, en di­bi­ne… Önsöz, son­söz, için­de­ki­ler bağ­la­mın­da süz­geç­ten ge­çir­di­ğim­de, o an ki araş­tır­mam­la il­gi­li ola­rak ne varsa alıp, ki­tap­la şöyle bir ta­nı­şıp, sonra onu bı­ra­kı­yo­rum ki­tap­lık­ta­ki ye­ri­ne…

Çünkü aka­de­mik ki­tap­lar; roman değil ki düş­le­re dal­mak için oku­nan… Özel­lik­le yap­tı­ğım araş­tır­mam­la il­gi­li ki­ta­bın içe­ri­ği­dir beni ken­di­si­ne çeken…Yal­nız­ca ken­di­sin­den alın­ma­sı ge­rek­li bilgi bağ­la­mın­da, ye­ter­li bes­len­me­mi sağ­la­yan ki­tap­la­rım içe­ri­ğiy­le; bel­le­ğim­de kalan ni­te­lik­li bir okuma ve de ki­tap­lık­ta, ye­ni­den ge­rek­ti­ğin­de ula­şı­la­bi­lir uzak­lık­ta … Evet, roman değil ki ya da anı­lar ki­ta­bı, ya da şiir ve belli bir öz-ya­şam öy­kü­sü değil ki… Sa­tır­lar ara­sın­da bo­ğul­ma­nın o an için yok­tur önemi…

İçinde var olan baş­lık­la­rı bil­mek, ki­ta­bın genel ola­rak neyi iş­le­di­ği­ni, neyi an­lat­tı­ğı­nı ve o ki­ta­ba neden ya da ne an baş­vu­ru­la­ca­ğı­nı bil­mek için bölüm baş­lık­la­rı­nı ta­ra­mak, in­ce­le­mek ko­şu­luy­la… İşte buna “ta­sar­ruf­lu okuma” de­ni­yor. Yoksa ne öm­rü­müz yeter, ne de sab­rı­mız, ne de göz sağ­lı­ğı­mız; bin­ler­ce, belki de on bin­ler­ce ki­ta­bı oku­ma­ya…

90’lı yıl­la­rın ba­şın­dan anım­sa­dı­ğım bir te­le­viz­yon rö­por­ta­jı var bel­le­ğim­de; bunca yıl­dan sonra bile, geç­mi­şin Baş­ba­ka­nı ve Cum­hur­baş­ka­nı Sü­ley­man DEMİREL’le ger­çek­leş­ti­ril­miş olan… Şu Mo­ris­son nick name’li Is­par­ta­lı adam… ki bu ül­ke­ye ver­dik­le­rin­den çok, eleş­ti­ri­lecek geç­mi­şi olan bir adam olsa da; bu­gün­ler­de ge­len­ler, o gi­den­le­ri "mumla" arat­tır­dı­ğın­dan… Her neyse; si­ya­set şöyle dur­sun bir kı­yı­da, dö­ne­lim okuma ve özel­lik­le de “ta­sar­ruf­lu okuma” ko­nu­su­na…

O gün­ler­de ulu­sal ka­nal­lar­da bu denli dizi film ve ma­ga­zin sal­dı­rı­sı ol­ma­dı­ğın­dan; prog­ram­lar ni­te­lik­li, içe­rik­le­ri do­yu­ru­cu vs. vs… Yan­sı­da genç bir ga­ze­te­ci; De­mi­rel’in ça­lış­ma oda­sın­da söy­le­şi­yor­lar. Ga­ze­te­ci, De­mi­rel’in ça­lış­ma oda­sın­da­ki yer­den, ta­va­na kadar yük­se­len kitap dolu raf­la­rı şaş­kın­lık­la iz­ler­ken so­ru­yor ken­di­si­ne:
- Bu ki­tap­la­rın hep­si­ni oku­du­nuz mu ?...
De­mi­rel ken­di­ne has alay­cı gü­lüm­se­me­siy­le ya­nıt­lı­yor ga­ze­te­ci­yi:

- Bun­la­rı oku­ma­ya ne zaman yeter, ne de zemin bunca yıl­lık si­ya­set­le, dev­let yö­ne­ti­miy­le geçen ça­lış­ma ya­şa­mım bo­yun­ca…Ve baş­ka­la­rı­nın da yet­mez!... Ama o ki­tap­lar­da ne yaz­dı­ğı­nı, hangi ko­nu­la­rın yer al­dı­ğı­nı, içe­rik­le­rin­de ne ol­du­ğu­nu çok iyi bi­li­yo­rum. Hangi ko­nu­da de­rin­le­me­si­ne bilgi almak is­ter­sem; baş­vu­ra­ca­ğım ki­ta­bın da han­gi­si ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. Çünkü iç­le­rin­de hangi ko­nu­la­rın yer al­dı­ğı­nı, hangi ko­nu­da ya­zıl­dı­ğı­nı in­ce­le­me­den, ön­sö­zü­nü, için­de­ki­ler baş­lı­ğı al­tın­da ne­le­rin yer al­dı­ğı­nı oku­ma­dan hiç­bir ki­ta­bı, ki­tap­lı­ğın raf­la­rı­na koy­mu­yo­rum.

Si­ya­set bi­li­mi ala­nın­da ken­di­ni ulus­la­ra­ra­sı alan­da ka­nıt­la­mış de­ğer­li hocam Prof. Dr. Ali Yaşar SA­RI­BAY; ver­di­ği Bi­lim­sel Araş­tır­ma, Yön­tem ve Ana­liz ders­le­rin­de biz­le­re “ta­sar­ruf­lu okuma” kav­ra­mı­nı açık­lar­ken, bir ba­kı­ma Sayın DEMİREL’in uy­gu­la­dı­ğı yolu, yön­te­mi an­lat­mış­tı çok ön­ce­den, henüz bu prog­ram te­le­viz­yon yan­sı­la­rı­na düş­me­den…
Ve bir ki­tap­la nasıl iliş­ki ku­ru­la­ca­ğı­nı “özel­lik­le araş­tır­ma, in­ce­le­me ya­par­ken; roman, şiir ya da öz yaşam öy­kü­le­ri okur­ken değil kuş­ku­suz” De­mir­le’in yön­te­mi­nin bir ben­ze­ri­ni öner­miş­ti biz­le­re, özel­lik­le bi­lim­sel in­ce­le­me ve araş­tır­ma ya­par­ken uy­gu­la­ya­bi­le­ce­ği­miz bir ko­lay­lık ola­rak “ta­sar­ruf­lu okuma” kav­ra­mın­dan söz et­miş­ti. Bunca yıl­lık ya­şa­mım­da, bugün bile do­yum­suz iş­ta­hım­la, aç­göz­lü­lük­le ve diz­gin­le­ne­mez bir obur­luk­la, obez­ce; bir oku­yuş­la ve bir otu­ruş­ta en az 5 ve bazen daha çok sa­yı­da kitap aynı anda, aynı günde olu­yor­sa eli­min al­tın­da, okuma kö­şem­de…Bunun bi­lim­sel yön­te­mi, kolay yolu; budur, pay­laş­mak is­te­dim, saklı kal­ma­sın yal­nız­ca bende…

Ve ken­di­le­ri­ni do­nat­mak, do­yur­mak, bes­le­mek, bü­yüt­mek ve sü­rek­li ya­pı­lan­dır­mak is­te­yip de, za­man­sız­lık kay­gı­la­rı ta­şı­yan­lar varsa diye… Ve de böyle bir oku­yuş­ta; en az 5 kitap okuma obur­lu­ğu, obez­li­ği için­dey­se­niz, sakın kay­gı­lan­ma­yın böy­le­si bir obur­luk, böy­le­si bir obez­lik için, ke­sin­lik­le dok­tor­lar sizi uyar­maz sağ­lı­ğı­nı­zın bo­zu­la­bi­le­ce­ği en­di­şe­siy­le, sakın ola ki kork­ma­yı­nız, ürk­me­yi­niz ! Ter­si­ne çok daha sağ­lık­lı olur­su­nuz, dog­ma­tik, körü kö­rü­ne bes­len­me­ler­le, sağ­lı­ğı bo­zu­lan­la­rın gi­de­rek artış gös­ter­di­ği ül­ke­miz­de… Obur, obez okur­la­rın ço­ğal­ma­sı di­lek­le­rim­le…