14 Mayıs 2023 seçiminde Altılı Masa etrafında; sol-sosyal demokrat Cumhuriyet Halk Partisi, sağ-milliyetçi İyi Parti, din eksenli Saadet Partisi, liberal-muhafazakar Deva ve Gelecek Partileri ve merkez sağ Demokrat Parti toplandı. Bu partilerin görüşleri, parti programları ve özellikle kitleleri çok farklı. Bölgesel politika izleyen ittifak dışı bir parti de aday çıkarmayarak kendi seçmen kitlesini bu masaya kanalize eder durumda.

    Tarihte görülmüştür ki çok farklı özellikteki kitleler bir araya gelip birlik olmuşsa büyük bir kaygı söz konusudur. Kaygının nedeni, ülkenin bekası olabileceği gibi kitlelerin kendi varlıklarını, yaşam biçimlerini, hayallerini kaybetme ihtimali de olabilir. Ortak kaygı çok büyükse en heterojen grupları bile birleştirir, gruplar arasında yakınlık duygusunu oluşturur. Bu gibi durumlarda farklı grupların birlikte hareket edebilme imkanı kendiliğinden oluşur. Ülkemizde yaşanan durum budur. Bu şartlarda değişim için birlik olma fikrinin gelişmesi için bir başlatıcı (ya da kolaylaştırıcı) yeterlidir.

    2001’deki kaygı
    Ak Parti öncesi dönemdeki genç kızların haklı türban eylemleri küçük bir kitleyi kapsıyordu. Ancak Ak Parti türban sorunu ile geleneksel Milli Selamet Partisi tabanını, dini ve mağduriyet söylemleriyle sağ muhafakar kitleyi ve özgürlükçü söylemlerle daha geniş merkez sağ ve laik kitleleri etkileme çabasıyla kullandı ve barajlı seçim sisteminin de yardımıyla seçimde başarılı oldu. O günlerde kitlelerde 2001 ekonomik krizinin neden olduğu beka sorunu temel kaygıydı.
     Haklarını özgürce kullanan bir nesilden ziyade dindar bir gençlik yetiştirme amacı Ak Parti siyasetindeki temel noktalardandı, bu başlangıçta görünen bir durum değildi. Zaman içinde ise genç kadın ve erkekleri ve hatta çocukları dindar bir yaşama çekme çabaları kararlılıkla sürdürülmüş ve söylemlerinde sıklıkla ifade edilmiştir. 

    Son dönemde kaygı büyüdü
    Ak Parti, zaman içinde dindar gelenekten gelen grubun zamanla biraz daha büyüyeceğini, merkez sağ muhafazakar gruptan gelen oylarla beraber iktidarını sürdürebileceğini hesapladı. Bu bugüne kadar gerçekleşti. Ak Parti, merkez sağda güçlü bir partinin yokluğu nedeniyle merkez sağı elde tutulabileceğini düşündü. 
    Ancak, özellikle;
- Cemaatlere angaje olmuş radikal grupları hoşnut etmek için ise yer yer radikal icraatlar yapma gereği doğdu. İktidarın bu strateji ile cemaatlere hoşgörüsü sonucu cemaat ve tarikatlar daha görünür oldular, dikkatler üzerlerinde toplandı, basında yer alan cemaat yurtlarında olduğu iddia edilen olaylar oldu,
- Kadınlar üzerinde etkili olan ve hissettirilen olumlu karşılanmayan uygulamalar, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması tepkilere neden oldu,
- Arap ülkeleri ile tutarlı olmayan ilişkiler, özellikle Suriyeli göçmenlerin çoğalması sosyal bir soruna dönüşmeye başladı, 
- Bazı gruplardaki görünür zenginleşme belirtileri, beşli müteahhitlerin aldığı büyük ihaleler ülke kaynaklarının savrulduğu algısını yarattı,
- İşe girmede ayrımcılık iddiaları ve benzeri durumlar yanında Gülen cemaatinin darbe girişiminin ardından cemaat ve tarikatlara mesafe konulmaması, devlet kurumlarında yeniden cemaat kadrolaşmasına dair gözlemler yoğunlukla dile gelmeye başladı,
- Bazı yargılamalar nedeniyle yargı kararları üzerinde siyasi baskının etkili olduğu algısı yayıldı, 
- Devlet Bahçeli’nin iktidara yaptırmayı başardığı itici işler tepki topladı.
    Sayılan hususlar sadece laik ve lideral gruplar için değil muhafazakar olmakla beraber Atatürk çizgisindeki laikliğe uzak olmayan merkez sağ kitleler için dahi kaygı veren ve geri tepme etkisi yaptı. Bunlara ilave olarak bozulan ekonomiyle beraber kendi seçmeninin dağılmasını önlemek amaçlı muhalefete oy verenleri ötekileştirici  söylemler aşırı seviyeye ulaşınca kaygı büyüdü. Ekonomik krizin derinleşmesi ve uzaması beka kaygısını toplumun çoğunluğunda  belirgin hale getirdi.
    Kısaca; Ak Parti’nin kendi seçmenini konsolide etme gayretinde izlediği riskli politikalar başarısız oldu. Bu politikalar ve icraatların etkisiyle alternatif fikirlerin güçlenmesi olgusu yaşandı. Tüm toplum kesimlerindeki kaygı nedeniyle değişim isteğinin muhalefetteki somut yansıması olarak olarak altı parti bir araya gelerek potansiyel büyük bir güç birliği ortaya çıktı. 

    Gençler arasında kaygısızlık riski
    Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinde hayatında ilk kez oy kullanan bir Türk vatandaşı bugün 35 yaşını geçti. Bu gençlerden hiçbiri Ak Parti hükümetlerinden başka bir iktidar görmedi. Yani, Türkiye'de 35 yaşın altındaki hiç kimse yetişkin hayatında hükümetin seçimle değişimi deneyimine sahip değil. Seçimle yeni bir ortama doğru değişimin gerekliliğini, seçimle değişimi yaşamadığı için bunu pek düşünemeyen, ve bunu kısa zamanda içselleştiremeyebilecek önemli sayıda  apolitik genç insan var. Uzun süreli iktidarların bir sonucu olarak, bu gençler kırklı yaşlara geldiğinde insan doğası gereği değişime daha da kapalı hale gelebilirler. Ülke adına kaygı duyulması gereken durumlarda kaygı duymayabilirler. Bunun sonucunda daha gelişkin ve demokrasisi güçlü bir Türkiye’ye ilişkin ideallere sahip olamayabilirler. 

    Z Kuşağının kaygısı
    Kaygının tüm toplumda hakim olmasının etkisiyle seçimle iktidar değişimi yaşamamış gençler arasında eleştirel ve evrensel seviyede düşünen dijital kültür etkisindeki “daha genç bir nesil” ortaya çıktı. Yeni nesilde (Z kuşağı) iktidar desteği düştü. Bunun sonucu olarak seçimle iktidar değişimini yaşamamış veya ilk kez oy kullanacak olan bu nesil arasında seçimle değişim isteği oluştu. Dijital kültür; bireyi derin bir özgürlükle, sayısız alternatiflerle, arayışlarla, etkilenmelerle kuşatıyor ve istediğini seçmeye itiyor, bunda özgür bırakıyor. Z Kuşağının dijital etkilenimli zihnindeki kaygının bu kuşağı tüm kesimlerden farklı düşünmeye iterek yeni bir arayışa sürüklediği, Altılı Masa’ya da eleştirel baktığı sosyal medya paylaşımlarında görülmektedir. 
    
    Hükümetler, güçlerini sonsuza dek sürdüremezler. Bu mümkün değildir. Bu gerçeğe karşın Altılı Masanın seçmen kitlesiyle genç kuşağın duyduğu kaygının ve seçimle bir an önce iktidar değişiminin gerektiği görüşünün temelinde; ülkemizin bekası, ekonomik krizde güç kaybı algısı, Cumhuriyet bazı kazanımlarının kaybedildiği görüşü, demokraside gerilememiz, eşitlikçi ve adil uygulamaların ortadan kaldırıldığı algısı, yaşam tarzının değiştirilmeye zorlanılabileceği düşüncesi yatmaktadır. Altılı Masanın hazırladığı ortak metin incelendiğinde neredeyse tamamının kaygı giderici, tamir edici üslupla hazırlandığı görülmektedir. 
    Ülke ve toplum için kaygı vatanseverlikle ilgilidir. Bekamız için gereklidir.